Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Teoman Aydın, “kemik erimesi” olarak da bilinen osteoporoz hakkında açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Teoman Aydın, yapılan bilimsel araştırmalarda erkeklerin yaklaşık üçte birinin yaşam boyunca osteoporoza bağlı kırık riski taşıdıklarının ortaya çıktığını belirtti. Osteoporoza bağlı tüm kırıkların üçte birinin 50 yaşın üzerindeki erkeklerde görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Teoman Aydın, osteoporoza bağlı kırık ve kırıkla ilişkili ölüm riskinin, yine 50 yaş üstü erkeklerde, kadınlara oranla 2-3 kat daha fazla gözlemlendiğini ifade etti.
Prof. Dr. Teoman Aydın, erkeklere osteoporoz hastalığının risk faktörlerini, “Genetik faktörler, ileri yaş, ince vücut yapısı, hareketsiz yaşam biçimi, hormonal faktörler, alkol ve sigara kullanımı, kortizon ve tiroid ilaçları başta olmak üzere bazı ilaç tedavileri, prostat kanseri olup antiandrojen (testosteron bastırıcı) tedavi alıyor olmak, beslenme yoluyla yetersiz kalsiyum alımı, mide ve bağırsakları ilgilendiren bazı ameliyatlar” olarak sıraladı.
Prof. Dr. Teoman Aydın, “Osteoporoz açısından risk faktörlerine sahip bireylerin değerlendirilmesi için bazı kan testleri, kalsiyum ve D vitamini düzeylerinin ölçülmesi, kemik yoğunluk ölçümü (Dual Enerji X-Ray Absorpsiyometri-DEXA) gerekir” diye konuştu.
Prof. Dr. Teoman Aydın, osteoporoz tedavisi için ise, “Osteoporoz ve buna bağlı kemiklerde kırık gelişme riskinden korunma ve tedavi için diyette yeterli kalsiyum alımı, özellikle 55-60 yaş sonrasında D vitamini desteği, ömür boyu düzenli egzersiz, varsa testosteron hormonu eksikliğinin tanısı ve etkin tedavisi, alkol ve sigara tüketiminin önlenmesi son derece önemlidir. Altta yatan soruna ve hastaya uygunluğuna göre seçilmesi gereken ve kemik dokusu kaybını önleyen ilaç grubu olan bisfosfonatlar, kemik yoğunluğunu artırıcı teriparatid, stronsiyum, testosteron ve denosumab gibi medikal tedavi seçenekleri, hekim kontrolünde olmak üzere osteoporozu olan erkek hastalarda kullanılır” açıklamalarında bulundu.
Tedavi ve kontrollerin aksatılmaması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Teoman Aydın, hastaların her 1-2 yılda bir kemik yoğunluk ölçümüyle takibine devam edilmesi gerektiğini belirterek sözlerini noktaladı.