Berat Asa
Sağlık Sen Genel başkanı Sayın Metin Memiş, sendika genel merkezlerinin örgüt bağ sitelerinde yayınlanan “Reaktif Değil, Proaktif Sendikacılık” isimli makalesindeki hem kel, hem fodul tavrına tepki olarak kaleme alınmıştır.
Sayın Başkan’ı daha ilk satırlarından eleştirmek istemezdim. Lâkin AKP hükümetinin kurduğu “Silivri Toplama kamplarını” göz önüne aldığımızda, sendikasını AKP iktidarı ile büyüten bir genel başkandan “insanların eşref-i mahlûkat” olduğu ülküsüne inanan bir anlayış beklemek sanırım boşuna olacaktır. Çünkü Sayın Memiş’in oturduğu koltukta ikna odalarında tehdit edilen sağlık personelinin gözyaşları, toplu görüşme masasında satılan memurun ahları vardır. Üstelik Sayın Başkan’ın övünerek bahsettiği üye sayısını bile gündeme getirmesi artık ne derecede yüzsüz olduğunun ispatıdır. Memiş’e Ankara 12. İş mahkemesinin 08/04/2011 tarihli 2009/713 sayılı dosyasını hatırlatırken, kendilerinin DEVLETİN BAĞIMSIZ MAHKEMELERİNİN kayıtlarına göre 5,333 ÜYELERİNİN “USULSUZ” OLDUĞUNU tekrarlamak isterim.
Sayın Başkan’ın, “İdeolojik sendikacılık sarmalında” sözlerine sanırım en güzel cevap Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun kendilerini konu ederek gönderdiği şu satırlar olacaktır; “Yönetim Kurulumuz, Memur-Sen’in Ağustos 2010’da başvurduğunu ve daha önce de Uluslararası Hür Sendikalar Konfederasyonu ICFTU’ya yapılan başvurusunun 2006 yılında reddedildiğini dikkate aldı. 2006’dan bu yana örgütünüzün yaşadığı gelişmeler, istişare sürecinin olumsuz sonuçları ve Memur-Sen’in bağımsız karakterinin tartışılabilir olması durumu göz önüne alınarak, başvurunuzun dikkate alınmamasına kadar verilmiştir.” Sayın başkan, lütfen söyleyin bana, bir kuruluş kendi devletinin mahkemelerinde “sahtekâr” muamelesi görürken, uluslararası alanda “bağımsız olmadığı” yüzüne vurulurken nasıl “İdeolojik sendikacılıktan” nasıl bahsedebilir? Bahsedemez. Bahsettiğinde belgeler arşivden çıkar insanların yüzlerine vurulur böyle.
Sayın başkan, ”şiirli yollarınız” aydınlık olsun diyeceğim ama ülkede artık şiir okuyan BOP eş başkanlarının samimiyeti sorgulanıyor. Onun karizması artık kendine yetmemeye başladı ki sizin ilacınız olsun. Sahi Mehmet Akif İnan’dan bahsetmişsiniz. Kendinize lider kabul ettiğiniz insanları bile tanımaya çalışmadan sizlere sunulan kalıplarda onları elle alıyor, görmek istediklerinizi görüyorsunuz. Rahmetlinin “Umut Gazeli” şiiri nerede yayınlandı acaba hiç merak edip araştırdınız mı? Bence araştırmadınız. Araştırsanız karşınızda Türk Ocakları’nın yayın organı olan Türk Yurdu’nu bulacak ve “ideolojik sendikacılık sarmalı” kelimelerini kullanamayacaktınız. Gerçi siz Türk Ocaklarını da bilmezsiniz. Bir cümle ile onu hatırlatayım da, ilahi adaletin kaleminizde nasıl tecelli ettiğini görün. Sayın Memiş, Türk Ocakları, Osmanlı İmparatorluğunun işgaline karşı 190 Tıbbiyeli genç tarafından temeli atılan bir İŞGALE KARŞI DİRENİŞ kuruluşudur. Sizlerin beğenmediğiniz ideolojilerden olan Türk Milliyetçiliğinin en önemli yapı taşıdır. Beğenmediğiniz sözlerimden sakın ola alınmayın. Bu sözleri bana söyleten ve yazdıran sizlerin başında bulunduğunuz teşkilatlarınızdır. Yok, beni yalancı çıkarmak adına milliyetçi söylemlerde bulunup, mektuplar okuyarak ağlayacaksanız, bana Batman Şube başkanınızın PKK’lı cesetlere ulaşmak için imza vermediğini, dağlarda leş toplamak için gezmediğini, devletin silahlı kuvvetlerini basın açıklamasında “katil” olarak nitelendirmediğini ispatlayın, ben de sizi çağın Dede Korkut’u kabul edip, baş tacı yapayım.
“Umut kaybetmedik, umut aşıladık” demişsiniz. Nerede yaptınız bunu? Nedense hastane köşelerinde 4/b’li olarak tehdit edildiğimiz günlerde sizleri hiç görmedik. Sizler dost işte görsün hesabınca “deri kaplı makam odalarının” otururken, demirden yapılıp adi vinileksle kaplanan hastane banklarında ellerimizden tutan, bizimle ağlayan, mahkeme koridorlarını bizlerle aşındıran, Ankara’da bizlerin hakkını düzenledikleri eylemlerle adeta savaş vererek alanları vardı. Bizler daha geçtiğimiz mayıs ayının 23’ü gününde kimlerin yanımızda olduğunu, kimlerin “umut aşıladığını” bu aşılama çalışmalarının oksijen yerine biber gazlı havalarda yapıldığını unutmadık!!!
Sayın Başkan, metinler kalemle yazılmaz. Kalemle yazılan metinler yüreğe dokunmaz, yüreğe dokunmayan satırların içeriğini ise siz hesap edin… Sayın Başkan, size son olarak bir kaç soru sormak istiyorum;
- Haklarını savunduğunuzu söylediğiniz sağlık personelleri için Danıştay’a elinizde emsal karar olmadan kaç kez gittiniz?
- Her gün yaşanılan darp olaylarına karşı mecliste ne gibi bir girişimde bulundunuz, önleme konusunda bakanlığa ne gibi talepler ilettiniz?
- Meclis gündeminde hala görüşülmeyi bekleyen MHP’li 21 milletvekilinin 17 Kasım 2011 günü verdiği “araştırma önergesi” için hiç lobi faaliyetinde bulundunuz mu bulunmadınız ise nedeni nedir?
- Kamu Hastane Birlikleri konusunda daha önce televizyon ekranlarında söylediğiniz “devletimiz hayırlı bir iş yapmıştır, bunda kimsenin hak kaybı söz konusu değildir” anlamında toparlanabilecek sözlerinize hala inancınız ve imanınız tam mıdır?
- 170 bin üyeli bir sendika olarak yeni anayasa sürecinde gündeme getirilen yeni 657. Madde konusunda açıklanan görüşlere tepkini nedir, bu görüşler meclis gündemine geldiğinde nasıl bir tepki vermeyi düşünüyorsunuz?