On binlerce insanımızın kanına giren bölücü terör, müzakerelerin başlatılmasıyla birlikte yeni bir konum kazandı. İnanılamaz bir umut havası oluşturulurken, terörün alçakça hedeflerinin, kabul edilebilir kimi temennilere indirgenmesi son derece şaşırtıcıdır. Çözüm-barış-demokratikleşme-özgürlük-yerinden yönetim gibi kavramlar hınzırca, perde olarak kullanılır olmuştur.
Türk düşmanı tüm devletlerin desteğinde palazlanan, uyuşturucu ve insan kaçakçılığından, beşikteki yavruyu katletmeye kadar kahpeliklerin merkezi örgütün, nerdeyse mazlum ve mağdur ilan edilme aşamasına gelinmiştir. Böylesi vahşet ve kan üzerine kurulmuş ihanet şebekesinin meşrulaştırılması, basit birkaç düzeltmeyle bitirileceğine inanılması için ne gerekiyorsa yapılmaktadır.
Kendi bölge insanlarından on binlerce kişiyi maraba olarak kullananların demokrasi- özgürlük gevelemeleri ne kadar inandırıcıysa, sözde aydınların bu kan gölünde insani hedefler türetmesi o kadar inandırıcı olabilecektir.
Gündem belirleyen tüm mahfillerde, gazeteci, yazar, aydın kesiminin tamamına yakınının da, meselenin asıl yüzünün göz ardı edilerek, ufak rötuşlarla çözüm üzerine ahkâm kesiyor oluşları, tehlikenin ne kadar planlı, büyük ve yakın olduğunun işaretidir.
Terörü destekleyen tüm iç ve dış yapıların bugün müzakereleri desteklemesi açık mesaj niteliğindedir.
***
Israrla göz ardı edilip gizlenmeye çalışılan iki husus, meselenin şah damarıdır.
Ülkemizin merkezinde bulunduğu coğrafyada Büyük Kürdistan hedefi yüzyılı aşkın süredir sürdürülürken, zamanımızda yakın hissedilir olmuştur. Özellikle son yıllarda Irak, Suriye üzerindeki gelişmeler, İran’a yapılan dayatmalar bizleri bu konuda çok daha hassas kılması gereken gelişmeler olmakla birlikte, tam tersi hava oluşturulmaktadır.
Türkiye de milli birlik federatif yapıyla gevşetildiğinde, büyük Kürdistan hedefinin en zor aşaması gerçekleşmiş olacaktır. Komşularımızdan koparılan parçalar Türkiye hamiliğinde federal yapıda birleştirilip, ardından büyük kopuş son merhale olacaktır.
İşte bugün alçakça gizlenen, Türkiye’yi kapsayan bu en zor aşamanın gerçekleştirilmekte oluşudur.
PKK terör örgütünün ülkemize musallat edilişinin tek ve temel sebebi budur. Bugün sonuç alır konuma ulaşmaktadır.
………………
Diğer önemli husus; bölücü terör örgütünü muhatap alıp masaya oturmak ve barış demek, onları Kürt kökenli insanlarımızın temsilcisi kabul etmektir. Özde farklı olmadığımız insanlarımızın terörle özdeşleştirilmesi, vahametin başlangıcı olacaktır. Türkiye’nin her kesiminden insanlarımız birbirleri ile aile olup, iş kurup, beraber yaşarken bu yeni çöküş durumu her türlü tehlikeyi açık hale getirir olacaktır. Bölücü teröristlerle bölge insanını büyük bir ferasetle ayrı tutmayı başarmış milletimiz gelinen noktada kahrolmaktadır.
Geleceğin karanlık dehlizlere terk edilişi, bu kutlu sağduyunun bertaraf edilişi ile kaçınılmaz olacaktır.
***
Eli kanlı cani örgütü, devlet ve millet olarak her kesimde PKK olarak telaffuz edilirken, terörün siyasi uzantıları ve bu mahfilden beslenen sözde aydınlar, ısrarla Pekeke ifadesini kullanmayı seçmişlerdir.
PKK ifadesi ayrılıkçı terörün marjinal oluşu anlamında kullanılırken, bölücü ve uzantılarının Pekeke demesi, terör örgütüne Kürt kökenli insanlarımızın temsilcisi ve hareketi anlamı vermek üzere, kasıtlı bir seçim olarak kullanılagelmiştir.
Bugün gelinen aşamada kahreden gerçeğimiz;
Pekeke diyenler, PKK diyenleri “bugün itibarı” ile yenmiştir!
Şımarıkça, pervasız meydan okumalar bunun eseridir!..