Yolsuzluğun, rüşvetin, dolandırıcılığın ve kitabına uydurulması kaydıyla her türlü sahtekârlığın normalleştiği bir ülkede yaşıyoruz. Son zamanlarda Türkiye’de ahlak gücün, manevi değerler paranın karşılığında büyük bir yenilgiye uğramıştır. Para her türlü değerin ölçüsü haline gelmiştir. Türkiye’de “her insanın bir fiyatı vardır” sözü giderek bir gerçek halini almıştır.
Mahremi dinlemek, sırları satmak!
Bu ülkede köşe dönmek, köşe tutmak ve köşe olmak değerler hiyerarşisinin en üstüne çıkmıştır. Çalmak, çırpmak, satmak ve güce tapmak en geçerli değer olmuştur. Vatan ve namus kavramlarının içi boşaltılmış, milli şuur ise yok mertebesine indirgenmiş, ülkeye bağlılık gereksiz ayrıntı olarak nitelenir olmuştur.
Bu şartlar ülkesinin en mahrem yerlerini dinleyen, en gizli belgelerini sızdıran, en stratejik silahının sırlarını satan insanların sayısının artmasına neden olmuştur. Mahremi dinlemek, sırları satmak sıradan olgu halini aldı. Bunun son örneği MKEK’de yaşanan casusluk skandalıdır.
ABD’de silah ticareti yapan Türk kökenli şahıs, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun başındaki zat MP5 ve MPT76 marka silahların çizim ve üretim planlarını satma ısrarıyla karşı karşıya kalır.
ABD’li Türk asıllı iş adamı bu konuda şunları söyler: Makine Kimya Endüstrisi Kurumunun başındaki zat, ‘ABD’de silah fabrikan var, bu bilgileri orada kullanırsın’ diyor… Özellikle MPT-76 marka silahı, NATO standartlarındaki en çok testi geçebilen ve dünyada birinci sırada yer alan bir silah… Ülkemin bütün büyük buluşlarının yurt dışına çıkarılmasından rahatsızım. Vatanım için şüpheli hakkında ihbarda bulunmaya karar verdim.
Onun verdiği 2 flash disk içinde verdiği bilgiler, benim için yüz milyon dolar değerinde olan bilgilerdi. Devlet söz konusu proje için 20 milyon dolar para harcadığı ifade ediliyor.
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Türkiye’nin en stratejik kurumlarından birisidir. İşte bu kurumun başındaki zat, kendi namusuna emanet edilen silahların çizim ve üretim planlarını üçyüz bin dolara satmak isterken suçüstü yakalanır.
MKEK’de yaşanan ve vatana ihanet anlamına gelen bu casusluk olayı ne ilk ne de sondur.
Türkiye vatandaşlarının kimlik bilgilerinin satıldığı, devletin en mahrem makamları olan Dış İşleri Bakanlığı ve Genel Kurmay gibi kurumlarının bile dinlenip servis edildiği bir ülke konumuna düşürülmüştür. Silah sırlarının para karşılığı satışının rutin bir işlem muamelesi görmesinin nedeni budur. Son zamanlarda ülkede milli güvenlik kevgire dönmüş durumdadır.
Parayla vatanını satmak!
Yakalananların bir yana bir de yakalanamayanlar düşünüldüğünde insanın tüyleri ürpermektedir.
Acaba bu ve benzeri şahıslar yakalanmadan önce başka hangi silah ya da silah sistemlerinin sırlarını kime, ne karşılığında pazarladığı, üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir husustur.
Hayati derecede önemi olan bir silahın çizim ve üretim planlarının bir kişinin uhdesine nasıl verildiği de kamuoyunun merak ettiği bir husustur.
MKEK’de son otuz yılda otuzu aşkın patlama meydana gelmiştir. Bu kurumda geçmişte meydana gelen birçok patlama ve kazanın bu tür zayıf karakterli etki ajanı niteliğindeki şahıslarla ilgisi olup olmadığının ciddi biçimde irdelenmeye ihtiyacı vardır.
Bunlardan daha önemlisi Türkiye’nin en stratejik kuruluşunun başına bu zayıf karakterli, milli duygudan yoksun ve zaaf içinde olan bir kişinin nasıl getirildiği, hususu cevaplanması gereken bir başka sorudur.
MKEK gibi bir kurumun başına parayla devlet sırlarını satacak karakterdeki kişiler gelebiliyorlarsa diğer stratejik kurumların başına da bu tür insanlardan olup olmadığı araştırılması gereken bir başka husustur.
Zayıf karakterli, milliyetsiz ve ruhsuz kişilerin stratejik makamlara getirilmesi bu sonucu doğurmuştur.