Özrü kabahatinden büyük açıklamalar

Ahlak ötesi ilişkiler ile yasa dışı işler karanlık iklimleri sever. Bu yüzden rüşvet, iltimas ve torpil daha çok açık toplum haline gelemeyen ülkelerin sorunudur. Yolsuzluk, yoksulluk ve yağma ile rüşvetin yaygınlığı arasında birebir bir ilişki vardır.
Bilindiği gibi kamu görevlilerinin görev ve yetkilerini kötüye kullanarak ayrıcalıklı iş yapmaları karşılığında çıkar sağlamalarına rüşvet denilmektedir. Rüşvetin, irtikâbın ya da yolsuzluğun kol gezdiği bir toplumda insanlar hak, hukuk ve adalet kavramlarını unuturlar. Yolsuzluğu önleyemeyenler onu meşrulaştıracak söylemlere sarılırlar. Bu durum rüşveti ve yolsuzluğu normalleştirir. Toplum süreç içerisinde “Çalıyor ama iş de yapıyor!” türünden bir aşamaya gelir. Türkiye’de rüşvet giderek normalleşme işaretleri veriyor. Yolsuzluk konusunda devletin çivisi çıktı dense abartı yapılmış olmaz.

Adil sınav yapamayan iktidar
Bırakın ihaleleri, özelleştirmeleri ve yandaş kollamalarını sınavlarını bile dürüst yapamayan bir yönetimle bugün Türkiye karşı karşıyadır. Polis koleji sınavlarından KPSS’ye, oradan da YGS’ye uzanan yolsuzluk iddiaları ve sızlanmalar her yanı sarmış durumdadır. Bu iddialar karşısında iktidar yetkililerinin “Tatmin oldum” tavrı dışında bir yaklaşımı da yoktur. Sınavlarda kopya çekilmesi, soruların sızdırılması ya da son YGS’de olduğu gibi şifre iddiaları açıklanmaya muhtaç bir manzara ortaya koymaktadır.
İktidarın yolsuzluğa ve sahteciliğe yaklaşım biçimi ‘Benim yolsuzum iyidir’ mantığıyla olunca, sorunun çözümlenmesi mümkün olmamaktadır. Kendi hırsızını, yolsuzunu ve sahtekârını koruyan iktidarların sorunun çözümünün önündeki en büyük engel olduğunu tecrübeler söylemektedir.

Görüntülü rüşvet iddiaları!
Şu hale bir bakar mısınız? Sınavlarla ilgili haksızlık, yolsuzluk ve kopya iddiaları birbirini kovalarken, aniden gündeme kamera ile rüşvet tespitli görüntüleri düşüyor. Bir AK Parti Milletvekili, bir ilçe belediye başkanının makam odasında poşet içindeki parayı alırken görüntüleniyor. Bu milletvekili parayı aldığını kabul ediyor ancak bunun rüşvet olmadığını, ‘mağdurlara verilen para olduğunu’söylüyor.
Hiçbir rüşvet ya da toplum tarafından aşağılık olarak nitelenen işlem yoktur ki yapanlar tarafından rasyonelleştirilmiş olmasın. Bu defa da öyle oluyor: Poşet içindeki parayı alırken görüntülenen milletvekili, ‘Kendi kamerası önünde rüşvet alan bir ahmak olabilir mi? Kamulaştırma bedeli alamayanlar için dilencilik yaptım. Müteahhitten yardım istedim. Şu kadar para aldım ve dağıtması için de tutanakla muhtara ilettim’türünden açıklama yapıyor.
İşin en ilginç yanı da müteahhitlik firmasının sahibi olan kişinin “CHP’li Kırklareli Belediyesi’ne de 2 vatandaş için para vermiştik. Bunlar hep oluyor” demesidir. Müteahhit, durumun normalleştiğini söylemiş oluyor.
Bir milletvekili, bir belediye başkanının odasında bir firmanın temsilcisinden poşet içinde para alıyor. Doğruysa o da muhtara veriyor. Bir girişimciden bir milletvekili yasal dayanağı olmayan bir parayı nasıl alır? Kamulaştırma bedeli alamayanlar için müteahhitten para tahsil etmek ne zamandan bu yana milletvekilinin görevleri arasına girmiştir? Niçin müteahhit parayı doğrudan hak sahibi olanlara dağıtmıyor da araya milletvekili giriyor? Müteahhidin “Biz bunu hep yapıyoruz” demesi kapalı kapılar ardındaki kirli ilişkileri temize çıkarabilir mi?
YGS’deki şifre sonrası yapılan açıklamalardan “tatmin olanlar”, milletvekili/müteahhit ikilisinin açıklamalarından da tatmin olabilir! Ancak bunların kamu vicdanında karşılığı yoktur. Bu açıklamaların halk nezdinde özrü kabahatinden büyük denilecek türden olduğu açıktır.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!