Ertuğrul Özkök Hürriyet’te, hepimiz biliyoruz diyerek, o taraflarda kimsenin söyleyemediği asıl hedefi ifşa etmiş. Şöyle diyor.
…………………..
“İŞTE ayna, işte halimiz. Birlikte bakalım.
— Hepimiz biliyoruz ki:
Mutlaka çözmemiz gereken Kürt sorunumuz var.
— Hepimiz biliyoruz ki:
Bu sorunun çözümü tarihi bir “şarta” bağlanıyor.
— Hepimiz biliyoruz ki:
Bu sorunu çözmek istiyorsak, rejimi de değiştirip başkanlık sistemine geçirilmek isteniyoruz.
— Hepimiz biliyoruz ki:
Kanı, gözyaşını durdurmak için, başkanlık sistemine “Evet” dersek, nur topu gibi otoriter liderimiz olacak.
— Hepimiz biliyoruz ki:
Kanı durdurmak için başkanlık sistemine evet dersek, “bir” değil “iki” otoriterimiz olacak.
— Hepimiz biliyoruz ki:
Kürtlerin başına bir otoriter “önder” oturacak, Türkiye’nin geri kalanının başına da otoriter bir “başkan” getireceğiz.
— Hepimiz biliyoruz ki:
Bunun adı “iki başkanlı sistem”dir.
— Hepimiz biliyoruz ki:
Bir ipte iki cambaz oynamaz, bir Misak-ı Milli’ye bir önder ve bir başkan sığmaz.
— Hepimiz biliyoruz ki:
Bir mutlak başkan ve bir mutlak önder, iki ayrı “varlık” demektir.
— Hepimiz biliyoruz ki:
İki ayrı varlık, adı konulmamış bir federasyondur.
— Hepimiz biliyoruz ki:
Onun sonu da iki ayrı devlettir.”
Süslü sunumlarla perdelenen kahpe oyunu apaçık sızdırmış!..
***
Yazının dilek-temenni anlamı taşıyan devamında ise bol soslu umut tacirliği dikkat çekiyor.
“Eğer devlet gibi devletsek, lider gibi lidersek…
Ayrılma fikri dahil her şeyi açık açık konuşalım.
Tam zamanıdır.
Geride bunca kan varken…
Önümüzde bunca karabulutlar dolaşırken…
Ve hepimiz çok iyi biliyoruz ki…
Bu kan davasını topla tüfekle bitirmek mümkün değilken…
Kamuoyu bunca hazır, vicdanımız bunca amadeyken…
Bu işi, ne vicdana, ne ahlaka sığacak adi bir başkanlık pazarlığına dönüştürmeden çözelim.
Bırakın, hepimizin içine sığacak muazzam bir toplumsal kontrat imzalayalım.
Altına hepimiz göğsümüzü gere gere imza atalım.
Bu, hepimizin cesaretinin, hepimizin ruhunun, hepimizin azminin, arzusunun ve birlikte yaşama ihtirasının ürünüdür diyebilelim.
Şerefi Başbakan’a ait olsun.
Hatta İmralı’dakine de ait olsun.
Ama hepimiz için de şerefli olsun… “
***
Soruyorum yazılanları; memleket üzerine ilgi kırıntısı taşıyanlara… Yorumlar benzer.
— Alıştırılıyoruz!.. Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek meselesi!.. Cesurca yazmış işte!..
Bir diğeri izansız.
— Tecavüz kaçınılmazsa, …..! demekte, diyor.
***
Süreç dedikleri bir çürüme halinin getirdikleri yaşanıyor.
Eli kanlı bölücülere, özde tek olduğumuz Kürt kökenli insanımızın temsilcisi sıfatı verilip çözüm aranır oldu….
Beşikteki bebekten kanla “vatan” isteyen canide şeref, terör karşısında diz çökmekte umut aranır oldu.
Terörist elebaşından medet umup masaya oturanlarda kudretbeklemek ise, indirgenmiş vicdanlara sığınak oldu.!..
Tüm bu çöküşleri pervasızca ilan etmenin, vatanı peşkeşçekmenin adı ise cesaret!
Zulümdür bu!..
Türk Milletini zulümle imtihana kalkışanların akıbeti ile doludur, tarihin tozlu sayfaları!..