Türkiye’nin Mısır ile olan ilişkilerinin geçmişini Türklerin Anadolu’ya gelişine kadar uzatmak mümkündür. Anadolu’nun Türkleşmesini takiben Mısır ile olan ekonomik ve siyasal ilişkiler iki devlet için son derece önemlidir ve bölgedeki siyasi denklemin tahlil edilmesi açısından kritik bir değere sahiptir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşundan 1952 yılında Mısır’da gerçekleştirilen Cemal Abdunnasır darbesine kadar olan süreçte, Mısır İngiltere’nin kontrolünde ve sömürüsünde olan bir devlet konumundadır. Nasır’ın 1952 yılında gerçekleşen askeri darbe ile Mısır’ın yeni lideri olmasıyla birlikte Mısır uluslararası arenada ve Ortadoğu coğrafyasında adından bahsedilen bir devlet olmuştur.
Nasır dış politikada batı karşıtlığını merkeze alan ve sömürü düzenine başkaldıran bir yol izlemiştir. Özellikle Filistin davasında önemli roller üstlenmiş ve Arap dünyasının lideri olma gayesiyle Arap milliyetçiliğini savunmuştur. Nasır’ın iktidarda olduğu yıllarda Türkiye NATO üyesi olmuş ve kendisini batı bloğunun yanında konumlandırmıştır. Bu süreç ve denklem çerçevesinde Nasır, Ortadoğu’daki İsrail tehdidine karşı Sovyetlerden askeri malzeme yardımı almış ve bu durum NATO başta olmak üzere batı bloğunu dolayısıyla da Türkiye ile Mısır birçok defa karşı karşıya getirmiştir.
Nasır’ın ölmesiyle Mısır’ın yeni lideri Enver Sedat olmuştur. Enver Sedat 1978 de İsrail ile anlaşma yapmış ve batı bloğuna kayarak Mısır’ı ABD şemsiyesi altına sokmuştur. Enver Sedat’ın iktidarından ölümüne kadar Türkiye-Mısır ilişkileri olumlu düzeyde gelişme göstermiştir. Hüsnü Mübarek’in iktidarında ise Türkiye-Mısır ilişkileri olumlu yönde seyretmese de aynı eksende devam etmiştir.
Arap Baharının ortaya çıkmasıyla Türkiye, Hüsnü Mübarek’in devrilmesini desteklemiş ve batılı devletlerle aynı tarafta yer almıştır. Mübarek’in devrilmesinin ardından Mısır’da ilk kez demokratik bir seçim yapılmış ve Mursi, Mısır’ın yeni Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Mursi, 2013 yılında gerçekleşen askeri darbe ile iktidarını kaybetmiş ve birçok İhvan üyesi tutuklanmıştır. Türkiye bu gelişmelerin ardından Mursi’nin yanında yer almış ve darbeci yönetim ile tüm siyasi ilişkileri kesmiştir.
Mısır-Türkiye ilişkileri sekiz yıl boyunca diplomatik ve siyasi bir takım kesintilere uğramıştır. Bu kesintiye paralel olarak iki ülke başta Doğu Akdeniz, Libya, Körfez Krizi ve Suriye konularında sürekli olarak karşı karşıya gelmiş ya da getirilmiştir. Aradan geçen sekiz yılın ardından Ortadoğu’daki denklemler önemli ölçüde değişim göstermiştir, hal böyleyken Körfez Krizi’nin sona ermesi, Libya’da demokratik sürece geçiş ve Mısır’ın da içinde yer aldığı blokun Yemen Krizinden başarısızlıkla çıkması, Mısır’ı Türkiye ili ilişkilerini düzeltme yoluna itmiştir.
Bu noktada Doğu Akdeniz’deki gelişmelere ayrıca parantez açmak ve değinmek yerinde olacaktır. Mısır’ın Doğu Akdeniz özelinde Hidrokarbon ihalesi açması ve açtığı ihalede Türkiye’nin kıta sahanlığına uygun sınırlar çizmesi Mısır tarafının Türkiye’ye bir mesajı olarak değerlendirildi ve ilişkilerin yumuşamasına ve diyalogun oluşmasına zemin hazırladı. Bu gelişme Yunanistan basının da ciddi bir endişeye neden oldu. Mısır, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de ilan ettiği MEB sınırlarına göre Yunanistan ve GKRY ile imzaladığı anlaşmaya nazaran daha çok alan elde etmektedir. Bu durum Fransa, Yunanistan ve GKRY ittifakının Doğu Akdeniz’de oluşturulmak istediği ve Türkiye’yi Seville haritasına mahkum etmek isteyen denkleme aykırılık oluşturmaktadır. Ayrıca Mısır, Meis adasının Yunan tarafınca anakara gibi gösterilmesine karşı çıkmış ve Libya ile Türkiye’nin imzaladığı MEB sınırının baltalanmasına itiraz etmiştir. Mısır’ın Doğu Akdeniz’deki bu tavrı ve olası Türkiye-Mısır MEB ilanı Fransa, Yunanistan ve GKRY ittifakını uluslararası hukuk bağlamında zora sokacaktır.
Mısır’ın Türkiye ile ilişkilerini yumuşatmasının bir diğer nedeni de Etiyopya’nın Nil Nehri üzerine inşa ettiği Rönesans Barajıdır. Mısır’ın tarımda ve içme suyunda kullandığı Nil Nehri’ne önemli bağımlılığı bulunmaktadır. Mısır’ın kullandığı su miktarının azalması sağlıktan tarıma kadar birçok alanda sorunlara neden olacağı ön görülmektedir. Türkiye’nin Etiyopya ile olan iyi ilişkilerinden ve arabulucu rolünden yararlanmak isteyen Mısır, barajın ekonomi üzerinde yaratacağı olumsuz etkiyi bu sayede minimize etmek istemektedir.
Türkiye ile Mısır arasında gerçekleşen istikşafi görüşmelerde tarafların birbirlerine karşı ön şart sunmamaları ve görüşmelerin olumlu bir havada sürmesi son derece önemlidir. Türkiye ve Mısır arasındaki dış ticaret hacminin ilişkilerin kötü seyreden sekiz yılında bile düşüş göstermemesi karşılıklı bağın bir göstergesidir. İki devletin ilişkilerini yeniden güçlü bir zemine oturtması karşılıklı ekonomik menfaatler için çok önemlidir.
Kaynak: 21YYTE/Barış Yüksel