Sanatçı Orhan Gencebay, sahne kostümleriyle ilgili yaptığı ‘edep’ açıklamasına şarkıcı Gülşen’in “Namuslu görünmek kimlere kalmış” sözleriyle yanıt vermesi sonrası, özür diledi.
Orhan Gencebay, son dönemin tartışma konularından birisi olan sahne kıyafetleriyle ilgili olarak, “Her şeyin bir dengesi vardır, onu bulmak ve uygulamak lazım. Biz eskiden televizyonlara çıkarken smokinle çıkardık, şimdi zaman değişti. Tabii ki biz mayoyla çıkmıyoruz, biraz daha günlük kıyafetlerle çıkabiliyoruz. Bunların hepsinin düşünerek gereğinin olması lazım diyorum. Bu edeple ilgili, akılla ilgili, eserin yapısıyla ilgili, her şeyden önce insana yakışan olması lazım.” demişti.
Gencebay’ın yaptığı açıklamaların ardından Gülşen de dün akşam sahne aldığı bir mekanda ‘Namus’ şarkısını seslendirdikten sonra “Arkadaşlar, ülkemizin şarkısı bu şarkı, ilan ediyorum. ‘Namuslu görünmek kimlere kalmış!’ diyerek buraya nokta koymak istiyorum.” ifadelerini kullanmıştı.
Konuya ilişkin ‘Söylemezsem Olmaz’ programına konuşan Orhan Gencebay, sözlerinin Gülşen’e yönelik olmadığını belirterek özür diledi.
Gencebay, “Hayatımda kimseye ne kötü bir söz söyledim ne de dedikodu yaptım. Ülkemizde herkes özgürdür. Ben ‘Gülşen Hanım yanlış bir şey yaptı’ demedim, demem de! Yanlış anlaşıldıysam özür dilerim. Gülşen benim evladımdır. Bu söz, ağır bir sözdür bana. Fakat yine de belli bir ölçüde hoş görebilirim. Böyle bir sözle muhatap olmayı kesinlikle istemezdim” ifadelerini kullandı.
Hülya Avşar açıklaması
Orhan Gencebay, “edep” açıklaması sonrası Hülya Avşar ile bir programdaki görüntülerinin sosyal medyada gündem olması hakkında da şunları söyledi:
“Hülya Avşar, 20 yaşında Türkiye Güzeli seçildiği zaman biz o yarışmada izleyiciydik. Güzeller güzeli Hülya’yı o zamandan itibaren çok sevdik ve çok yakın olduk. Bizim evimize sürekli gelirdi. O kadar samimiydik ki, bir baba-kız gibi, ağabey-kız gibi… Beni kızdırmaya bayılırdı. Mesela yanağımdan öpecek sanırdım, gelir ısırırdı beni. Ben de onu dizime yatırır döverdim. Hülya buna bayılıyordu. Yani bir espri bu. Zaten başka ne olabilir ki?”