Seksen iki anayasası halktan %92 evet oyu almıştı. Bu anayasaya göre Tayip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi. Tayip Erdoğan bu anayasaya göre yemin ederek görevine başladı. Mevcut anayasaya göre Cumhurbaşkanı tarafsız olacak, partisiyle ilişkisi kesilecek ve devletin birliğini temsil edecekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, halkoyuyla seçildiğini, parlamenter sistemi “bekleme odasına aldığını”, kendisinin terleyen bir cumhurbaşkanı olacağını söyleyerek kendisini mevcut anayasayla bağlı saymadığını açıklamıştır.
Nitekim Cumhurbaşkanı sıfatıyla Erdoğan, 7 Haziran seçimleri sırasında AKP’ye dört yüz milletvekili istedi ve partilerden daha çok miting düzenledi. Muhalefet partilerinin liderleriyle söz düellosuna girişti.
Kendisini mevcut anayasayla bağlı görmediğini her fırsatta ortaya koymaktan geri kalmadı. Anayasaya karşı fiili durum yarattı.
Ortada kendisini Cumhurbaşkanı yapan anayasayı “bekleme odasına koyan” bir cumhurbaşkanı var. Yarın kendisini “Başkan” yapacak bir anayasaya bağlı kalacağını kim, nasıl garanti edebilecek belli değildir.
Bahçeli: MHP’nin Başkanlık konusunda tutumu nettir!
24 Mayıs 2016 tarihinde Binali Yıldırım’ın AKP’nin genel başkanı seçilmesi üzerine Devlet Bahçeli aynen şunları söylüyor: Sayın Yıldırım konuşmasında “Bugün yapmamız gereken en önemli iş fiili durumu yasal hale getirmek, anayasayı ve bu kafa karışıklığına son vermektir. Bunun yolu yeni anayasa ve başkanlık sistemidir”.
Genel başkan Bahçeli, bu sözleri eleştirmeye şöyle devam ediyor: “Yıldırım’a bakılırsa milletimizin her ihtiyacı karşılanmış, geriye sadece başkanlık sistemi kalmıştır. Başkanlık sistemi yeni anayasanın ta kendisi olarak değerlendirilmektedir. Şayet bu amaç gerçekleştirilmezse, partili cumhurbaşkanlığı yedekte tutulmaktadır. MHP’nin hem başkanlık, hem partili cumhurbaşkanlığı konusundaki yaklaşım ve tutumu nettir. Defalarca paylaştığımız bilinen bir husustur. Başkanlığın bize göre mahsurları çoktur. Türkiye’nin temel ihtiyacı yeni sistem değil, var olanı verimli ve etkin bir şekilde çalıştırmaktır”.
Bahçeli: Başkanlık sistemine kimse tevessül etmesin!
Şu sözler de Bahçeli’ye aittir: “Cumhurbaşkanı sistemin fiilen değiştiğini söylemiştir. Bu sözler kendi içinde tutarlı olsa da kendi görüşüdür. Kahramanlıklarla temelleri kazınmış bir sistemi itibarsızlaştırmak görevi ve makamı ne olursa olsun kimseye yarar sağlamayacaktır”.
Genel Başkan sözlerini daha da sertleştiriyor ve ‘başkanlık sistemini aklı başında olan kimse istemez’ diyor. Sözlerini şöyle sürdürüyor: “Milletin başkanlık gelsin dediğine aklı başında kimse şahitlik etmemiştir… Ancak başkanlık sistemi gibi dibi görünmeyen kuyudan su içmeye ne irademiz, ne de isteğimiz vardır. Bunun aksine bizi zorlamaya, yönlendirmeye, baskı altına almaya kimse tevessül etmemelidir. İlkelerimizi ve sözlerimizi yutmamızı kimse beklememelidir”.
Sayın Genel Başkan şu haklı soruyu soruyor: “Türkiye uzaya mekik göndermek istedi de buna parlamenter sistem mi engel çıkardı?”
Yine şu sözler de sayın genel başkana aittir: “Parlamenter sistem revize edilmelidir. Başkanlık sistemi ile demokrasi ararken despotizm bulunması kaçınılmaz olacaktır. Bizim AK Parti’ye desteğimiz terörle sınırlıdır. Partili cumhurbaşkanlığı konusunda vereceğimiz destek sunacağımız katkı yoktur”.
Bu sözler, yenilir, yutulur sözler değildir. Nitekim sayın genel başkan da haklı olarak “İlkelerimizi ve sözlerimizi yutmamızı kimse beklememelidir” diyor.
Gelinen aşamada “Geleceği düşünelim, nesilleri güvenceye alalım, uzlaşıp konuşalım; gerekirse millete gidelim diyorum… MHP, Anayasa değişikliği prosedürü çerçevesinde Meclis’teki çalışmalara katkı sağlayacaktır” diyor. Sonra da “Bahçeli diyorlar, yeni ne oldu da farklı bir pozisyon aldı? Hece hece anlatacaktım, vazgeçtim kara tahta başına geçip tek tek izah edeceğim” diyor.
Sayın Genel Başkanın sözleri kamuoyunun kafasını karıştırmıştır. Söylediği gibi “hece hece” anlatmasında yarar vardır. Ancak önce hecelemeye “ilkelerimizi ve sözlerimizi yutmamızı kimse beklememelidir” cümlesinden başlamasında yarar vardır.