Öcalan, Nasıl İmralı’dan PKK’yı Yönetebiliyor?

Hukukumuza göre bir yıldan fazla hapis cezası alan hükümlüler cezaları infaz edilene kadar kısıtlanır. Bu nedenle bu hükümlüler kamu hizmetine giremezler, siyasi hakları kullanamazlar. Hatta, bu hükümlüler kendileri ile ilgili birçok hukuki tasarrufta bulunamazlar. Bu hükümlülerin hukuki işlemlerinin görülmesi için Sulh Hukuk Mahkemesince kendilerine bir vasi atanır.

Abdullah ÖCALAN da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum olduğu için yukarıda açıkladığımız şekilde kısıtlıdır. Bu nedenle ÖCALAN, kamu hizmetlerine giremez, siyasi hakları kullanamaz. Hal böyle olduğu iken ÖCALAN, hiç çekinmeden Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisini muhatap kabul ettiğini söyleyebiliyor. Türkiye’nin kaderi hakkında açıklamalar yapabiliyor. Hatta, cezaevinden örgütünü yönetebiliyor.

Yürürlükteki kanun ve yönetmeliklere göre ÖCALAN’ın cezaevinden örgütünü yönetebilmesi kesinlikle mümkün değil. Peki, ÖCALAN, nasıl oluyor da çok rahat bir şekilde cezaevinden PKK’yı yönetebiliyor. Bu soru genç-yaşlı birçok vatandaşımızın kafasını meşgul ediyor. Bu yazımda bu sorunun cevabını vermeye çalışacağım.
Hükümlülerin cezalarının infazı ile ilgili bir kanun var. Bu kanun, 5275 sayılı CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN’ dur. Bu kanunun 59. maddesinin 4. fıkrası konumuzla ilgili. Madde metni aynen şöyle: Avukatların savunmaya ilişkin belgeleri, dosyaları ve müvekkilleri ile yaptıkları konuşmaların kayıtları incelemeye tabi tutulamaz. Ancak, 5237 sayılı Kanunun 220 nci, İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü ve Beşinci Bölümlerinde yer alan suçlardan mahkum olan hükümlülerin avukatları ile ilişkisi; konusu suç teşkil eden fiilleri işlediğine, infaz kurumunun güvenliğini tehlikeye düşürdüğüne, terör örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık ettiğine ilişkin bulgu veya belge elde edilmesi halinde, Cumhuriyet Başsavcılığının istemi ve infaz hakiminin kararıyla, bir görevli görüşmede hazır bulundurulabileceği gibi bu kişilerin avukatlarına verdiği veya avukatlarınca bu kişilere verilen belgeler infaz hakimince incelenebilir. İnfaz hakimi belgenin kısmen veya tamamen verilmesine veya verilmemesine karar verir. Bu karara karşı ilgililer, 4675 sayılı Kanuna göre itiraz edebilirler.

ÖCALAN’ın PKK’yı avukatları vasıtasıyla yönettiği biliniyor. Avukatlar, ÖCALAN’ın talimatlarını PKK’ya, PKK’nın mesajlarını da ÖCALAN’a getirip götürüyorlar. Yani, avukatlar gerçekte avukatlık değil, ÖCALAN’la PKK arasında kuryelik yapıyorlar. Bu nedenle yukarıda siyah renkle yazılı kanun hükmü uygulanmalıdır. Bu hükmün uygulanmasıyla ÖCALAN’ın avukatları ile yaptığı görüşmelerde bir görevli hazır bulundurulabilecektir. Gene, ÖCALAN’ın avukaktlarına, avukatların ÖCALAN’a verilen belgeler infaz hakimliğince incelenebilecektir. Yapılacak inceleme sonucunda sakıncalı görülecek belgelere elkonulabilecektir. Böylece, ÖCALAN’ın cezaevinden hem PKK’yı yönetmesi, hem de kamuoyuna mesaj vermesi, Devlete tehditler savurması kesin olarak önlenebilecektir.

Ne hikmetse, 2006 yılı sonundan beri yukarıda belirtilen hüküm özellikle uygulanmamakta, bunun sonucunda ÖCALAN, avukatları vasıtasıyla PKK’yı yönetebilmekte, Devlete meydan okuyabilmektedir. Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti adına bir utançtır. Hiçbir devlet, topraklarından bir kısmını bölerek ayrı bir devlet kurmak için kendisine isyan eden, 40 bin kişinin ölümüne sebeb olan bir terör örgütü liderine bu imkanı tanımaz, tanıyamaz. Bir devlet, eğer böyle bir imkanı tanıyorsa devlet olmak iddiasından vazgeçmiş demektir.

Bir terör örgütünün cezaevinden örgütünü yönetmesine ilgili kanun hükmünü uygulamayarak yardımcı olan her seviyedeki kamu görevlisi açıkça suç işlemektedirler. Konumuza gelirsek, yukarıda belirttiğimiz kanun hükmünü uygulamayan cezavi müdürleri, savcılar ve hakimler 2006 yılı sonundan beri suç işlemektedirler. Suç işleyenler sadece bunlar değildir. İlgili kanun hükmünün uygulanmasını sağlamayan, belki de uygulanmasını önleyen Adalet Bakanı  Başbakan da suç işlemektedirler. Kamu görevlilerinin işledikleri suç özel yetkili mahkemelerin yetki alanına giren ağır cezalık suçlardandır. Siyasilerin suçu ise Yüce Divanlık suçtur.

ÖCALAN’ın avukatlarının kuryelik yapması da elbette suçtur. Avukatlık Kanunu’na göre avukatların görevleri ile ilgili suçlarından dolayı soruşturma yapılabilmesi için Adalet Bakanının izn vermesi gerekiyor. AKP’li Adalet Bakanları şimdiye kadar ÖCALAN’ın avukatları hakkında yapılan suç duyurularından dolayı hiçbir şekilde soruşturma izni vermedi. Bu nedenle ÖCALAN’ın avukatları korkusuzca ÖCALAN ile PKK arasında kuryelik yapmaya devam ediyorlar. ÖCALAN’ın avukatlarına soruşturma izni vermeyen AKP’li Adalet Bakanları bu davranışlarıyla da suç işlemiş oluyorlar. Bu suç da Yüce Divanlık bir suçtur.

Bu gerçekleri halkımızın çoğu bilmiyor. Zaten, bilmediği için de seçimler olması gerektiği gibi değil, olmaması gerektiği gibi sonuçlanıyor. Devletin zirvesindeki koltuklarda bir gün bile oturmaması gereken şahıslar maalesef yıllarca o koltukları işgal ederek milletin, memleketin kaderinde söz sahibi olabiliyorlar. Miletin birliğinin, devletin tekliğinin, vatanın bütünlüğünün korunabilmesi için bu durumun mutlaka değişmesi gerekmektedir. Bunu sağlamak için de gerçeklerin halkımıza en ince ayrıntısıyla açıklanması şarttır. Bu görev de herhal ve şartta biz Türk Milliyetçilerinindir.
 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!