Zafer Partisi’nin kurulduğu günden bu yana parti mensuplarının oluşturduğu internet sayfalarında eleştiriler okuyoruz. Partinin adından amblemine, kadrolarına, kurucu genel başkanına kadar her alanda eleştiri yapılıyor ve bunlar yapılırken öncelikler sıralamasıyla çok önemli birkaç husus göz ardı ediliyor. Ben konuya kendi penceremden bakıyor ve görüneni paylaşmak istiyorum.
Atatürk’ten sonra Türk siyasi hayatında, Alparslan Türkeş ve dönemi hariç, Türk kimliğini öne çıkararak, Türk Milleti adına ve Türk Milleti için siyaset yapacağını söyleyen ve yapan hiç bir siyasi lider ve parti olmamıştır.
İlk defa Ümit Özdağ, kafasında Türk tamgalarıyla “Türk” yazan bir şapkayla toplum önüne çıkmış, “Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliğini esas alan bir siyaset izleyeceğini/ oluşturacağını duyurmuştur. Bu, öncekilerle ve mevcutlarla kıyaslandığında çok önemli bir farklılık, bir devrimdir.
Atatürk’te Türk Milleti tanımı, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” şeklindedir ve her türlü ayırımcılığı reddeder. Bu görüşün devamı, yine Atatürk’ün ifadesiyle, “Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir milletin evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır”. Bu temel görüşlerin Anayasadaki ifadesi, “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür”.
Özetle, Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliği birleştiricidir, bütünleştiricidir, her türlü bölünmeyi reddeder.
Ümit Özdağ da; parti, mezhep, tarikat, soy, bölge esasına dayalı bölünmeleri reddetmekte; “Türk Milletiyle ittifak yapacağını” ifade ve taahhüt etmektedir.
Ülkemizde, Türk Milletinin tamamını kapsayan “Türk” adı belirginsizleştirilmiş, Atatürk çizgisine ve Anayasa hükmüne rağmen “Kürt, Ermeni, Roman ve benzeri açılımlarla alt kimliklerin öne çıkarılmasını hedefleyerek bütünlüğümüze kasteden siyasi cinayetler işlenmiştir. Bununla da yetinilmemiş, Türk toprakları; Iraklılar, Suriyeliler, Afganistanlılar, Ermeniler, Orta Afrika ülkelerinin vatandaşları için serbest sığınmacı/ göçmen kampı haline getirilmiştir. Her sığınmacı/ göçmen ülke kaynaklarına çökmekte; Türk insanının ekmeğine, işine, aşına ortak olmaktadır. Sonuçta, demografik yapımız, ekonomimiz, güvenliğimiz ciddi yaralar almakta ve Türk toprakları savaşsız bir istila hareketiyle karşı karşıya bulunmaktadır.
Bütün bunlara karşı Ümit Özdağ’ın başlattığı hareket, geç kalmış bir “Türk açılımı”dır. Karşı karşıya kalınan kitleler, örgütler, bunların yarattığı tehlikeler ve eldeki imkansızlıklar göz önüne alındığında, çağdaş bir Kür Şad hareketidir.
Hep birlikte destek vermek ve başarılı olmak zorundayız. Aksi takdirde bizden sonrakilere bir millet, bir devlet ve bir ülke bırakma hedefi hayal olacaktır.
Zafer Partisi Kurucular Kurulu Ve Genel İdare Kurulu Üyesi Dursun Dağaşan