Haber Türk yazarı Nagehan Alçı, bugün ki köşesinde Ekrem İmamoğlu ve İBB’ye yönelik teftiş meselesi hakkında kaleme aldığı yazısında, yine Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a çattı.
DİAYDER ile ilgili iddianame hakkında “İddianameyi okurken düşündüm… Acaba ülkemizde paralel evrenler mi var? Bu iddianameyi yazanlar bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nın Tayyip Erdoğan olduğunun farkındalar mı? Yoksa Cumhurbaşkanlığı makamına Ümit Özdağ geldi de bizim mi haberimiz yok?!” ifadelerini kullanan Alçı, “sanki bu iddianameyi Ümit Özdağ bizzat yazmış! İddianamenin bazı bölümlerinde Özdağ tarzı faşizan zihniyet adeta fışkırıyor” dedi.
Alçı’nın yazısı şu şekilde;
“Ekrem İmamoğlu ve İBB’ye yönelik teftiş meselesi 1 haftadır çok konuşuluyor. Bana göre de Türkiye’nin 2022’deki politik gidişatı bağlamında çok önemli bir mesele bu.
O sebeple bu girişime esas teşkil eden DİAYDER ile ilgili iddianameyi görmeden herhangi bir şey yazmak istemedim. Önce iddianameyi görmeyi bekledim.
Bugün o iddianameden yola çıkarak Ekrem İmamoğlu ve İBB hadisesini değerlendirmeye başlamak istiyorum.
En baştan tavrımı koyayım… İddianamenin içeriğinde hukuka tamamen aykırı olduğu çok açık bölümler var. Kürt kimliğini ve Kürtçe dilini kriminalize eden bir zihniyeti bu iddianamede gördüm ve çok üzüldüm.
PKK terör örgütü ile Kürt kimlik hassasiyetini özenle ayırması gerekirken ısrarla birleştiren bir arka plan var söz konusu iddianamenin kimi bölümlerinde.
Çok açık söylüyorum… Bu zihniyet yarın Recep Tayyip Erdoğan’ı da TRT Kürtçe kanalını açtığı ve demokratik açılım ile çözüm sürecini yürüttüğü için müebbet ile yargılamaya kalkar.
İroni yapmıyorum, durum aynen bu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müebbet ile yargılanmasını isteyen iddianameyi yazabilir bu kafa.
BU ÜLKEDE PARALEL EVRENLER Mİ VAR?
İddianameyi okurken düşündüm… Acaba ülkemizde paralel evrenler mi var? Bu iddianameyi yazanlar bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nın Tayyip Erdoğan olduğunun farkındalar mı? Yoksa Cumhurbaşkanlığı makamına Ümit Özdağ geldi de bizim mi haberimiz yok?!
Bu iddianameyi hazırlayanların zihniyetine göre tam 13 senedir kesintisiz 24 saat yayın yapan devlet televizyonu TRT Kürtçe tamamen illegal ve derhal kapatılması gerekiyor.
SANKİ ÜMİT ÖZDAĞ YAZMIŞ
Yukarıda belirttiğim gibi, sanki bu iddianameyi Ümit Özdağ bizzat yazmış! İddianamenin bazı bölümlerinde Özdağ tarzı faşizan zihniyet adeta fışkırıyor.
İBB’deki teftişin temelini oluşturan DİAYDER adlı derneğin HDP’nin bir yan kuruluşu olduğu doğru.
Devletin tüm güvenlik, istihbarat ve savunma kurumlarının HDP’yi, Türkiye’ye ait bir siyasi parti değil düşman bir devletin siyasi partisi gibi gördüğü çok açık.
Devletin tüm birimlerine göre HDP=PKK ve Ekrem İmamoğlu da HDP ile çok yan yana görüldüğü için İmamoğlu figürüne çok olumsuz bakılıyor.
İMAMOĞLU’NUN ÇELİŞKİSİ
İşin tuhafı İmamoğlu hiçbir zaman bu devlet zihniyetine itiraz eden bir siyasetçi de olmadı. Tam aksine hep ne kadar milliyetçi bir çizgide olduğunu söyledi durdu. Elbette bu büyük bir çelişki.
Hatta önceden bilmeyen için Ekrem Bey’in CHP’li mi yoksa İYİ Partili mi olduğunu anlamak zor. İYİ Parti’nin kalkınma kongresinde Meral Akşener’e kendi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan çok daha fazla itibar göstermesi de dikkatlerden kaçmıyordu.
İmamoğlu bir yandan “Milleti İttifakı’nın ortak adayı olma” düşüncesiyle İYİ Parti ile sıkı ilişkiler kurarken diğer yandan 2023 Cumhurbaşkanlığı seçim denklemini hesaplayarak HDP çevreleriyle temaslarını da sürdürdü.
Fakat bu iddianame HDP-PKK hadisesinin de çok ötesine geçen bir kafa yapısına sahip. Dediğim gibi Kürtçe dilini kriminalize eden, bir kadının öldürülmesini protesto etmeyi suç sayan, ölenin ardından mevlit okunmasını dahi delil kabul eden bir anlayışla karşı karşıyayız…
Bakın size iddianameden tüylerimi diken diken eden bazı kısımları aktarayım.
Şöyle başlıyor:
“Dernek Başkanı Mehmet Emin Aslan’ın verdiği bir hutbe içerisinde ‘ülkemizde kullanılan Kurmançi lehçesinin içinde bulunmayan yöre halkı tarafından kullanılmayan, sonradan PKK/KCK terör örgütü tarafından kullanılıp benimsenen Civak (topluluk, cemaat), Bawermend ( İnananlar), Heja (Değerli), Jiyan (Yaşam), Henber (Karşı), Rümet (Onur, Şeref), Parastın (Savunma), Armanç (Amaç), Navent (Orta), Taybet (Özel), Astengi (Sıkıntı), Aşiti (Sulh, Adalet), Ol (Din), Cüda (Ayrı), Davi (Son), Wekhavi ( Benzerlik, Eşitlik) Bersıw (Cevap) ve Rojihilat ( Doğu) Kürtçe terminolojileri kelimeleri kullanıldığı…”
Ve bu kelimelerle ilgili şu ithamda bulunuyor:
“Ülkemizde kullanılan Kurmançi lehçesinde bulunmuyor, Kürtçe kelimeler arasında yer alıyor. Bunlar PKK’nın kelimeleri”. Akıllara ziyan bir izahat bu!
Lütfen hemen şimdi TRT Kürtçe’yi açın… Birkaç dakika içinde fark edeceğiniz gibi resmi Kürtçe’de kullanılan kelimeler bunlar.
AK Parti’den meşhur bir Kürt siyasetçimize de açtım sordum. “Hepsi Kürtçe’de olan kelimeler” dedi.
İSTİKLAL MARŞIMIZIN ŞAİRİ MEHMET AKİF ERSOY’U DA SUÇLAYIN TAM OLSUN!
En çok da ‘Cüda’ kelimesinin bölücü yapılmasına ve PKK jargonu gibi değerlendirilmesine ne diyeceğimi bilemiyorum. Hakikaten şok oldum.
Bu mantık İstiklal Marşı’mızdaki “Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda” dizelerini de kriminalize edebilir!!
Oldu olacak İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u da suçlayın!
Vallahi bu iddianame zihniyeti büyük şairimiz Mehmet Akif’i “Aslen Arnavut olduğu ve özbeöz Türk olmadığı için” dahi suçlayabilir.
Gerçi maalesef Cumhuriyet tarihimizde Ersoy’un resmi ağızlardan Türk olmadığı şeklinde suçlandığı ve ayıplandığı dönemler de oldu. Şaşırmam buna.
Bu konuya devam edeceğim…”