ABD’nin amacı 2001’de Kuzey Irak’ta yaptığını 2018’de Kuzey Suriye’de gerçekleştirmektir. Körfez harekâtı sırasında Türkiye’nin aleyhine Türkiye ile birlikte oluşturduğu “Çekiç Güç” ihanetinin kara gücü versiyonunu ABD bu kez Suriye’de Türkiye’nin düşmanı PYD ile birlikte oluşturmuş bulunmaktadır.
ABD bu tavrıyla Kuzey Suriye’de bir devletçik kurdurarak bunu Şam’ın egemenlik alanı dışına çıkarmak ve bu devletçiğin üzerinden ABD varlığını bölgede sürekli kılmayı amaçlamaktadır. Böylece İran’ın nüfuz alanı daraltılacak, İsrail’in güvenliği ise artırılacaktır.
ABD, bölgede İsrail’den sonra ikinci bir iyi dostu PYD ile oluşturacağı bir devletçikle sağlayabileceğini düşünmüştür ve yanılmıştır.
Türkiye’nin teröre karşı işbirliği önerisini küstahça "sizin ordunuzun gücü ve generallerinizin yeteneği yetersiz" diye reddeden ABD’ye Türkiye, Zeytin Dalı harekâtıyla tarihi bir ders vermiş bulunmaktadır.
Türkiye’nin Afrin’de yürüttüğü Zeytin Dalı harekâtı başta ABD olmak üzere bölgedeki dengeleri ciddi bir biçimde sarsmıştır. Bu harekâtla Türkiye milli güvenliğini her şeyin üstünde tuttuğunu ortaya koymuş bulunmaktadır.
TSK durdurulmaya çalışılıyor!
Sırtını ABD’ye dayayarak devlet olacağının hesaplarını yapan PYD, Afrin’den başlayarak aldığı ve alacağı dersle emperyalistlere uşaklık yaparak devlet olmak bir yana bölgede var oluşunu bile tehlikeye attığını öğrenecektir.
PYD’nin geldiği bu aşamada canhıraş bir şekilde Beşar Esad’a “Sınıra asker gönder, sınırı koru” diye çağrı yapması da karşılık bulmamıştır.
Tillerson, “Irak’ta yaptığımız hatayı yapmayacağız, Suriye’den çekilmeyeceğiz” diyerek Türkiye’yi temkinli olmaya zorlaması da netice vermeyecektir.
Merkez Kuvvetler Komutanı Votel ise ABD’nin Türkiye’nin operasyon düzenlemeyi düşündüğünü söylediği Menbiç’ten çekilme planının olmadığını açıkladı… “Türkiye bizim güçlerimizin nerede olduğunu biliyor.” Diyerek TSK’yı Menbiç’ten uzak durmaya çağırıyor.
Türkiye’nin kararlılığı karşısında ABD’nin Afrin için geri adım atmaktan başka çaresi kalmamıştır. Nitekim Pentagon sözcüsü Adrian Rankine-Galloway “Afrin’deki Kürt gruplar DEAŞ ile mücadele küresel koalisyonunun bir parçası değil. Biz ABD olarak oradaki Kürt güçlerle çalışmıyoruz… Afrin’de Türk askerleriyle karşı karşıya gelen Kürt güçlerinin küresel koalisyon ile herhangi bir bağı yok.”
Aynı şeyi Menbiç için söylemiyor. Diplomatik dille Türkiye’nin Menbiç’e müdahale etmemesini söylemiş oluyor.
Halbuki, ok bir kez çıkmıştır yaydan. TSK harekâtına kararlılıkla devam edecektir. Menbiç bir yana Fırat’ın doğusu da bundan böyle TSK için en büyük hedeftir.
ABD’nin ihaneti ve Türkiye!
Sırtını PYD’ye dayayanlar da PYD’yi sırtına alanlar da Türkiye’ye ihanet etmiştir. Türkiye bunun farkına vardığında Suriye’de harekâta geçmiştir. Fırat Kalkanı’yla başlayan Afrin’le devam eden harekâtın nedeni budur.
Böylece ABD’nin Türkiye’nin hayati çıkarları aleyhine bölgeyi ABD/İsrail ihtiyaçlarına göre dizayn etme girişimi ilk kez Türkiye engeline çarpmıştır.
Bölgedeki yetmiş yıllık müttefikini küçümseyerek ABD, büyük bir hesap hatası yapmıştır.
ABD, Türkiye’yi gibi bir müttefikini hafife almanın ve Türkiye’nin çıkarlarına ihanet etmenin bedelini ağır biçimde ödemek tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.
ABD’nin Türkiye aleyhtarı tutumu doğal olarak Türkiye’yi Rusya’ya daha çok yaklaştırmış, ABD’den uzaklaşmasına neden olmuştur.
Türkiye yeni tavrıyla müttefiklik ilişkisini tarihi değil coğrafi yakınlığa göre inşa etmenin ne kadar önemli olduğunu hissetmiştir.
Türkiye, Irak ve İran’la işbirliği yaparak Kuzey Irak’taki Barzani oldubittisini tarihin derinliklerine gömmüştür.
Türkiye, İran ve Rusya doğrudan Soçi süreciyle inisiyatif alarak ABD’nin etkisini ciddi biçimde sınırlamıştır. Başlayan Soçi konferansında ve buna paralel giden Viyana görüşmelerinde Amerika ile Rusya ve tabii ki Türkiye tamamen karşı karşıya gelmiş durumdalar. Şam yönetimiyle doğrudan kuracağı ilişki Türkiye’nin yapacağı en etkili ve son stratejik hamle olacaktır.
ABD bu tavrıyla Kuzey Suriye’de bir devletçik kurdurarak bunu Şam’ın egemenlik alanı dışına çıkarmak ve bu devletçiğin üzerinden ABD varlığını bölgede sürekli kılmayı amaçlamaktadır. Böylece İran’ın nüfuz alanı daraltılacak, İsrail’in güvenliği ise artırılacaktır.
ABD, bölgede İsrail’den sonra ikinci bir iyi dostu PYD ile oluşturacağı bir devletçikle sağlayabileceğini düşünmüştür ve yanılmıştır.
Türkiye’nin teröre karşı işbirliği önerisini küstahça "sizin ordunuzun gücü ve generallerinizin yeteneği yetersiz" diye reddeden ABD’ye Türkiye, Zeytin Dalı harekâtıyla tarihi bir ders vermiş bulunmaktadır.
Türkiye’nin Afrin’de yürüttüğü Zeytin Dalı harekâtı başta ABD olmak üzere bölgedeki dengeleri ciddi bir biçimde sarsmıştır. Bu harekâtla Türkiye milli güvenliğini her şeyin üstünde tuttuğunu ortaya koymuş bulunmaktadır.
TSK durdurulmaya çalışılıyor!
Sırtını ABD’ye dayayarak devlet olacağının hesaplarını yapan PYD, Afrin’den başlayarak aldığı ve alacağı dersle emperyalistlere uşaklık yaparak devlet olmak bir yana bölgede var oluşunu bile tehlikeye attığını öğrenecektir.
PYD’nin geldiği bu aşamada canhıraş bir şekilde Beşar Esad’a “Sınıra asker gönder, sınırı koru” diye çağrı yapması da karşılık bulmamıştır.
Tillerson, “Irak’ta yaptığımız hatayı yapmayacağız, Suriye’den çekilmeyeceğiz” diyerek Türkiye’yi temkinli olmaya zorlaması da netice vermeyecektir.
Merkez Kuvvetler Komutanı Votel ise ABD’nin Türkiye’nin operasyon düzenlemeyi düşündüğünü söylediği Menbiç’ten çekilme planının olmadığını açıkladı… “Türkiye bizim güçlerimizin nerede olduğunu biliyor.” Diyerek TSK’yı Menbiç’ten uzak durmaya çağırıyor.
Türkiye’nin kararlılığı karşısında ABD’nin Afrin için geri adım atmaktan başka çaresi kalmamıştır. Nitekim Pentagon sözcüsü Adrian Rankine-Galloway “Afrin’deki Kürt gruplar DEAŞ ile mücadele küresel koalisyonunun bir parçası değil. Biz ABD olarak oradaki Kürt güçlerle çalışmıyoruz… Afrin’de Türk askerleriyle karşı karşıya gelen Kürt güçlerinin küresel koalisyon ile herhangi bir bağı yok.”
Aynı şeyi Menbiç için söylemiyor. Diplomatik dille Türkiye’nin Menbiç’e müdahale etmemesini söylemiş oluyor.
Halbuki, ok bir kez çıkmıştır yaydan. TSK harekâtına kararlılıkla devam edecektir. Menbiç bir yana Fırat’ın doğusu da bundan böyle TSK için en büyük hedeftir.
ABD’nin ihaneti ve Türkiye!
Sırtını PYD’ye dayayanlar da PYD’yi sırtına alanlar da Türkiye’ye ihanet etmiştir. Türkiye bunun farkına vardığında Suriye’de harekâta geçmiştir. Fırat Kalkanı’yla başlayan Afrin’le devam eden harekâtın nedeni budur.
Böylece ABD’nin Türkiye’nin hayati çıkarları aleyhine bölgeyi ABD/İsrail ihtiyaçlarına göre dizayn etme girişimi ilk kez Türkiye engeline çarpmıştır.
Bölgedeki yetmiş yıllık müttefikini küçümseyerek ABD, büyük bir hesap hatası yapmıştır.
ABD, Türkiye’yi gibi bir müttefikini hafife almanın ve Türkiye’nin çıkarlarına ihanet etmenin bedelini ağır biçimde ödemek tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.
ABD’nin Türkiye aleyhtarı tutumu doğal olarak Türkiye’yi Rusya’ya daha çok yaklaştırmış, ABD’den uzaklaşmasına neden olmuştur.
Türkiye yeni tavrıyla müttefiklik ilişkisini tarihi değil coğrafi yakınlığa göre inşa etmenin ne kadar önemli olduğunu hissetmiştir.
Türkiye, Irak ve İran’la işbirliği yaparak Kuzey Irak’taki Barzani oldubittisini tarihin derinliklerine gömmüştür.
Türkiye, İran ve Rusya doğrudan Soçi süreciyle inisiyatif alarak ABD’nin etkisini ciddi biçimde sınırlamıştır. Başlayan Soçi konferansında ve buna paralel giden Viyana görüşmelerinde Amerika ile Rusya ve tabii ki Türkiye tamamen karşı karşıya gelmiş durumdalar. Şam yönetimiyle doğrudan kuracağı ilişki Türkiye’nin yapacağı en etkili ve son stratejik hamle olacaktır.