Muahafazakâr Devrimci AKP

Muahafazakâr Devrimci AKP

 

 

Uzun bir aradan sonra, merhaba diyerek sözümüze başlayalım.

Nerede kalmıştık? AKP’nin en güçlü olduğu günlerde… Hani şu “İki Ayyaş” gibi benzetmelerinin olduğu zamanlarda… Hani şu Atatürk’ün “CHP zihniyeti”, ”İnönü” üzerinden eleştirildiği dönemler… O zamanlarda AKP en güçlü yıllarını yaşadı. Dini istedikleri gibi siyasete alet ettikleri, güya halktan yana olan bir iktidar görüntüsü verdikleri yıllar…

CHP’nin bir tek dikili taşı yok diyenler, o dönemin fabrikalarını ve edinimlerini elden çıkarıp ceplerini doldurdular. O da yetmedi “ülkenin genç kuşaklarını zorla İmam Hatip Liselerine” gitmeye zorladılar. Kendi istedikleri “Biatçı Gençlik” yaratmaya çalıştılar. Din kisvesi altında kendi çıkarları neyi gerektiriyorsa yaptılar.

Demokrasi onlar için “Ilımlı İslâm” sistemine ulaşmakta araçtı. O araca bindiler, halkımızın din duygularını istismar ederek iktidarlarını sağlamlaştırdılar. Tabii bu yolda en önemli aşama; Demokrat parti yıllarında “Siz isterseniz halifeliği bile getirirsiniz” sözünün temelleri olmuştur. Bugün yaşananlar, Demokrat Parti’nin ve devamı olan sağ iktidarların “Siyasal İslâmcılara” verdiği desteklerin sonucudur.

AKP iktidarı döneminde “Atatürk’e Dil Uzatmak” serbest oldu. Muhalifleri susturmak için yapılanlar, “Devlet ve Atatürk Düşmanlarına” asla yapılmadı. FTÖ belasını başımıza saranlar bugün “FTÖ Terör Örgütü” diyor. FTÖ belasından AKP’yi yine “Sevmedikleri Kemalist Komutanlar ve Subaylar” kurtardı.

Sadece FTÖ mü? Biraz daha geri gidelim, karşımıza “Çözüm Süreci” gelecek. Arkadaşlar Diyarbakır’da “PKK Terör Örgütü Teröristleri” için “Devletin Yargıcını ve Savcılarını” getirtti. Teröristlere “Pişman mısınız?” diye soran Yargıçlara, Teröristler “Hayır” dese de “Evet” demişler gibi yazıldı. Diyarbakır’ın Sur İlçesi’ne “Teröristler silah sokarken”, “Devletin Valisine karışmayın” emri verildi. Sonra… Maalesef Askerimiz ve Polislerimiz şehit oldu.

AKP icraatlarını anlat anlat bitmez. FTÖ üzerinden birçok devlet kuruluşu yeni baştan kuruldu. Pardon bozuldu…! Başkanlık Sistemi adı altında “Devlet Kavramı Hükümet” ile aynı düzeye indirildi. Bugün en büyük tehlikenin “Devlet Kavramının içinin boşalmasıdır.” Maalesef halkımız kötü bir işte “Devlet yaptı” diyor. Oysa ki, “Devlet değil AKP rejimi” yapıyor. Devlet kavramının daha çok yıpranmaması gerekmektedir. Herke şunu iyi bilmelidir “AKP Yönetimi asla Devlet değildir.” AKP İktidarının yaptığı yanlışlar, Devlete fatura edilemez… Bu arada eskiden “Devlet Baba” kavramı vardı. Bugün o anlayış 20 yılda AKP tarafından yok edildi. Acilen “Devlet Baba” yeniden devreye girmelidir. Çok sayıda yurttaşımız zor günler geçiriyor. Bu durum ancak “Devlet Baba” anlayışıyla çözülür…

Sadece Devlet kavramı mı? Say say bitmez. Bugün her yerde “Üniversite” kurduk diyorlar. Üniversite manav mıdır da her yerde kurulsun? AKP için “Evet…” Bugün adına ister “Z Kuşağı” deyin ister “Başka bir harfle” belirtin, bu ülkede maalesef “Kaliteli Üniversite Mezunu” çok çok azdır… Kimse itiraz etmesin. Durum çok net böyledir. Peki AKP bundan memnun mu? O zaman ben size hemen anımsatayım, bir AKP Milletvekili ne demişti; “Bizim düşünen insana ihtiyacımız yok…” Durum budur maalesef. AKP ”Düşünen, yorumlayan ve bilimsel kafa” istememektedir. Onlar “Biat eden, aklını kullanmayan ve her yaptıklarının doğru olduğunu söyleyecek kafalar” istemektedir.

Gelelim “Muhafazakâr Devrimcilik” kavramına. Sayın Başkan Tayyip Erdoğan geçen günlerde “Muhafazakâr Devrimci” olduğunu söyledi. Tabii yandaş medya hemen bu söylemi kabul etti. Muhafazakâr ile Devrimci arasında ne ayrımlar vardır? Temelde “Devrimci yenilikçidir”, Muhafazakâr ise koruyucudur ve yenilik karşıtıdır. Şimdi bu iki kavramında kendisinde birleştiğini belirten biri nasıl biridir? Yanıt çok kısa “Duruma göre davranır.” AKP asla ideolojisi olmayan, demokratik değerlere inanmayan ve ABD’den ithal ettiği “Ilımlı İslamcı” bir partidir. Diyebilirsiniz ki, “Ilımlı İslamcılık” bir ideolojidir. Bu söylem yanlış değildir, ancak “Demokrasi içinde” asla kabul edilemeyecek bir görüştür. Niye? Çünkü “Ilımlı İslam’ı” kabul etmek demek, “Kışlaya, Okula ve Camiye” siyaset sokmaktır. Bu yönetim anlayışında “Ateist, laik ve farklı düşünceler” asla itibar görmez. Siz AKP’nin “Biz herkese eşit yaklaşıyoruz” sözüne kanmayın. Öyle bir şey yok. Sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan, her Cuma günü “Cami önünde” niye açıklama yapıyor? Açılışlarda Diyanet İşleri Başkanı niye sürekli ön planda? Ne yapılmak isteniyor? Diyanet İşleri Başkanı “Şeyhülislam mı?” her konuda fetva veriyor? Bunlar ülkeyi “Dini kurallarla yönetme” amacının birer adımlarıdır.

Kimse kusura bakmasın laiklik bu ülkenin birleştirici unsurudur. 12 Eylül Askeri Cuntası “Dini birleştirici” olarak ele aldı. Kimin emriyle “ABD’nin…” Sonuç açıktır. AKP öncesi “İslâm Dini” toplumumuzda ortak nokta sayılabilirken, bugün İslami kesim kendi arasında bölünmüştür. Bunun böyle olacağını AKP görememiştir. Göremez de, çünkü onlarda hangi tarafta olacaklarına karar veremiyorlar. “Ehl-i Sünnet mi, Ehl-i Kur’an mı, yoksa farklı yollar mı?” Bugün İslâmcıların kendi içinde beş gruba ayrıldığı gerçeğini herkes görüyor. Bu ülkeyi ve dini kim bu hale getirdi? İŞİD ortaya çıktı, bu örgütün teröristleri “Hatay’da, Gaziantep’te tedavi gördü.” İŞİD ile kol kola iş yaparken, birden İŞİD’in terörist bir yapılanma olduğu ortaya çıktı. İŞİD ile en büyük mücadeleyi biz yaptık dendi! Güler misin, ağlar mısın? Komedi o kadar çok ki…

Muhafazakâr Devrimci görüş “Suriye’de namaz kılacaktı”, “Esad Esed oluverdi…” Sonuç Suriye’nin ABD denetimindeki bölgede “PKK-YPG” devlet kuruverdi. İçişleri Bakanı sayın Soylu’da Türkiye’de yüzün altında terörist kaldı diyor, sakın diğerleri Suriye’ye kaçmasın… Ne dersiniz?

Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına alan “Muhafazakâr Devrimci AKP”, bugün Türk Milliyetçisiyim diyor. Her yazımda belirttiğim bir konu vardır “MHP” bu ülkeye en gerekli partidir. Bugün AKP ile ortak gibi görünse de, bu parti sayesinde, AKP “Türk Milliyetçiliğine” inanmadığı halde “Türk Milliyetçisi” olduğunu söylüyor. Daha geçen günlerde, TRT Spikerinin “Atatürk’ün ülke insanını Ümmetçilikten kurtardığını” söylemesine tepki ne oldu? AKP’liler “Ümmetçilikten kurtardı ne demek?” diye tepki gösterdi. Bu bir komedidir. Atatürk bu halkı “Ümmetçi anlayıştan Milliyetçi anlayışa geçirmiştir.” Bu gerçeği değil AKP, Dünya bir araya gelse değiştiremez. Türkiye Cumhuriyeti “Ümmetçi değildir, Şeriat yönetimini reddeder…” Türkiye Cumhuriyeti “Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir.” AKP yönetimi seçimle gittikten sonra, bu ülke daha rahatlayacak ve kamplaşmalar bitecektir. AKP’nin Atatürk ve Atatürk Devrimlerini inkâr siyaseti bozguna uğramıştır. Bunun en güzel örneği Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın “Harf Devrimini ve Türkçenin dil zenginliğini inkâr eden ve eleştiren” konuşmasından sonra görevinden alınması ya da istifa ettirilmesidir. Sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan yıllarca önce, Mahir Ünal’ın söylediğinin aynısını söylemiştir. Ama o dönem AKP iktidarı güçlü olduğu için bir şey olmamıştır. Ama artık pabuç pahalıdır. Bir oy bile değerli olduğu için sayın Mahir Ünal istifa ettirilmiştir. Yoksa AKP’nin “Türk, Atatürk ve Atatürk Devrimleri alerjisi” asla bitmeyecektir. Onlar Vahdettin yandaşıdır. Bunların kaçtıkları ülke her zaman İngiltere olmuştur. Bugün Kılıçdaroğlu İngiltere’ye gitti diye eleştiren yandaş medya, Türk Devrimine karşı çıkanların ve Türk düşmanlarının yegâne sığınma yerlerinin İngiltere olduğunu unutmaktadır. En çok sahip çıktıkları Sultan II. Abdülhamid Han “İngilizler bizim baş düşmanımızdır” derken, İngilizlerden yardım isteyip, İngiliz zırhlısıyla kaçan hain Vahdettin’i, yine Atatürk düşmanı olup, İngiltere’ye kaçan Fesliyi unutmamalıdır…

“Muhafazakâr Devrimci AKP” bugün oy alma uğruna herkese mavi boncuk dağıtmaktadır. Ama kimseye bu inandırıcı gelmemektedir. Alevi açılımı deyip, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda Daire Başkanlığı açması gözümü yaşarttı. Ama aklıma hemen şu soru geldi; “Alevi İnancı” eskide kalmış bir kültür mü, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda yer buluyor? Böyle yaparak, kendi yandaşlarına “Aleviliği bir inanç olarak değil de, eski bir kültür varlığı olarak tanıyorum” mesajı verilmiştir. Eğer tersi olsaydı, yani “Aleviliği inanç” hatta “İslâm Dini İçinde” görüyor olsalardı, Alevilik konusunda “Diyanet İşleri Başkanlığı’nda” daire başkanlığı açarlardı. Cemevlerini ibadethane olarak görmüyorlar ve göremezler… Bunlar “laik olmadıkları” için, Alevi inancını kabul edemezler. Ama unutulmaması gereken bir gerçek vardır; “O da Alevi yurttaşlarımızın, “Laik ve Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin çimentosu” olduğu gerçeğidir…

“Muhafazakâr Devrimci AKP” koltuğun sallandığının artık farkında. Artık “Bize kimse seçenek” olamaz düşüncesi mazi oldu. Yüzde 1 oyun ne kadar gerekli olduğunun bilincinde. Bundandır ki, “Türkiye Yüzyılı” adını verdikleri, içerik olarak maalesef boş bir vaatler yığınını geçen günlerde açıkladılar. Bu vaatlere baktığınızda sanırsınız ki, “Ülkeyi 20 yıldır CHP (CEHAPE) anlayışı” yönetmektedir. Sanırsınız ki, bu ülkeyi “AKP’li olanlar vatansever, olmayanlar teröristtir” diye CHP (CEHAPE) anlayışı bölmüştür. Karşılarında gördükleri en küçük muhalefete “Yargı Kılıcını” kullanmaya kalkmıştır. Kendi dediklerinin doğru olmadığını bile bile, karşısındaki muhalif görüşe suç isnat edenler başkasıydı sanki. Muhalefete kalkmışlar “Gelin bir olalım” demekteler, oy oranınız düşünce mi aklınız başınıza geldi?

Soma Maden faciasının sorumlularını nasıl serbest bıraktınız? Soma’da vatandaşa tekme atan soytarıyı nereye atayıp onore ettiniz? Şimdi Amasra’da olan kazada “Hesap soracağız” diyorsunuz? Oy oranınız düşünce mi aklınıza geldi, o yetimlere sahip çıkmak? Bir de yasa çıkarırken “Soma mağdurlarını yasa kapsamına almıyorsunuz?” Niye?

Bugün bu ülkede yaptığınız tek olumlu iş “Savunma Sanayidir.” Bunun dışında maalesef doğru yoktur. Dış politikada “Patinaj yapıyorsunuz?” Zafer Partisi Başkanı sayın Ümit Özdağ’ın belirttiği gibi, “Yunanistan’a göstermelik tehditler savrulacağına”, kendi adalarımızı önce bir alsanız… 20 Yıldır “Yunanistan Adaları silahlandırıyor” ya siz ne yapıyordunuz şimdiye kadar? Kimse kusura bakmasın da, şu aldığınız S-400 füzeleri nerede? Hani güçlü Türkiye diyorsunuz ya, bir görsek artık… S-400’leri yerleştirin ve kullanıma sokun. ABD ile hâlâ F-16 pazarlığı yapacağınıza Rusya ya da Çin’den 5. Nesil Savaş Uçağı alsanız nasıl olur? Ben güçlüyüm diyorsanız alın. İngiltere ve Fransa’dan niye uçak alınıyor? ABD Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi ve Adalar üzerinden Türkiye’yi tehdit ediyor, siz ne yapıyorsunuz? Kuru laf kalabalığı… Unutmayın icraat laftan güçlüdür… Güçlü ülke, lafla değil, yapılan icraatlarla olur.

Kısaca ülke “Muhafazakâr Devrimci AKP anlayışından” kurtulmalıdır. Önümüzde yapılacak seçim, “Devletin Bekası” için son derece önemlidir. Olmak ya da olmamak…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!