Milliyetçilik ve millet olma duygusu bütün milletlerin aidiyet duymasıyla eşdeğer bir durum arz eder.
Milliyetçilik Fransız ihtilalinden itibaren ulusların kaderini belirlemiş, uluslara önderlik etmiş ulusların gerek ekonomik, gerek kültürel, gerekse sosyolojik olarak geleceğini belirlemede önemli bir parametre olmuştur.
Her milletin kendine özgü bir milliyetçiliği vardır. Bugün Fransa’da Fransız milliyetçiliği, Almanya’da Alman milliyetçiliği vardır. Bir Alman ben Almanyalıyım, bir Fransız ben Fransalıyım demez çünkü onlarda milletleşme olgusu vardır. Demek istese de yasalar izin vermez, adamı linç ederler. Nedense Türkiye’de Türk’üm demek suç oldu. Türkiyeliyim safsatası ile Türk insanı kültürel erozyona uğramaktadır.
Emperyalizm her nedense, bu ülkelerde etnik gurupları gündeme getirmez. Milliyetçilik, Türk milliyetçiliği olunca emperyalizm müdahale ediyor. Türk Milliyetçiliğini ırkçılık olarak görüp çifte standart uyguluyor. Türk Milliyetçiliği bir ideolojidir. Kökeni Orhun kitabelerine dayanır. Medeniyetler çatışmasında Samuel Hungtington ne diyor: “yeni dünyada çatışmaların sebebi ideolojik değil din eksenli olacak”. ABD 11 Eylül saldırıları sonraası Türkiye’de huzur barış getirme bahanesiyle, Ilımlı İslam projesini gerek Türkiye’de gerek Ortadoğu’nun ülkelerine angaje etmesi Emperyalizmin yeni bir versiyonunu gözler enine seriyor. Hungtinton’un tezi, gereke 11 Eylül saldırıları sonrası gerekse BOP projeleri ile doğrulanıyor.
Soğuk Savaş dönemi Marksizm ile Ortadoğu’yu şekillendiremeyen ABD hegemonyası, Ilımlı İslam projesiyle toplumlara model aşılama sistemi ile kalmamış, insanların gerek kültürel gerek ekonomik olarak erozyona uğramasına sebep olmuştur. Gerek açılım projeleri, gerek Habur’da yaşanan rezalet, gerekse 12 Haziran 2011 seçimleri sonrası yeni anayasa tartışmaları, ABD hegemonyasının Türkiye’yi bölme projesinin bir parçasıdır. ABD emperyalizmi şunu biliyor ki, Türkiye’de üniter yapının bozulması, Anayasadan Türklük ifadesinin çıkarılması Suriye, Mısır, Tunus, Libya, Irak ülkelerine yapılan Arap Baharı operasyonun bir versiyonudur.
Son olarak şunu söyleyebiliriz ki, Türkiye’deki Türksüz Anayasa yapma çalışmaları Arap Baharının bir devamıdır.