Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları, ABD Donanması’na ait gemiler ile geçiş eğitimi yapılmasına ilişkin, “Ne İsrail’e faydası ne de Filistin’e zararı olan bu eğitim faaliyetini kapsam ve bağlamından koparıp farklı yerlere çekmek doğru değildir. Daha önce defalarca ifade edildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin Filistin halkının zararına o olacak herhangi bir faaliyetin içerisinde olması mümkün değildir” ifadesini kullandı.
Bakanlık kaynakları, MSB Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk’ün gerçekleştirdiği basın bilgilendirme toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
S-400’ler: Yeni bir gelişme bulunmamaktadır
Son dönemde bazı haberlerde, “S-400 Hava Savunma Sistemi’nin kullanılmaması şartıyla F-35 satışının gerçekleşebileceğine” ilişkin iddialara cevap veren kaynaklar, “Ülkemizin hava savunma ihtiyacına yönelik sistem gereksinimi devam etmektedir. Bu kapsamda S-400 Hava Savunma Sistemi Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) envanterinde bulunmaktadır. Mevcut durumda bu konuyla ilgili yeni bir gelişme bulunmamaktadır.” değerlendirmesini yaptı.
ABD Donanması ile geçiş eğitimi
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, TCG Anadolu ve TCG Gökova’nın ABD Donanması’na ait USS Wasp gemisiyle gerçekleştirdiği eğitimlerin bazı basın organları tarafından “İsrail’e destek” gibi haberleştirilmesine ilişkin sorulara şu yanıtı verdi:
“TCG Anadolu ve TCG Gökova ABD Donanma unsurları USS Wasp ve USS Oak Hill ile 13-17 Ağustos’ta Akdeniz’de geçiş eğitimleri icra etmiştir. Geçiş eğitimleri bölgemizde bulunan dost ve müttefik ülke unsurları ile ortak çalışabilirliğin artırılması maksadıyla yapılan fırsat eğitimleridir ve diğer dost-müttefik ülke gemileriyle de yapılmaktadır. Bunlar rutin ve kapsamı itibarıyla kısıtlı eğitimlerdir. Yani tatbikat değildir, iddia edildiği gibi bir yıl önceden planlanmamıştır. Tatbikat ile geçiş eğitimi arasında çok büyük fark vardır. Tatbikatlar belli bir senaryo çerçevesinde icra edilen çok sayıda ve çeşitli unsurun katıldığı faaliyetlerdir ve amacı vardır. Geçiş eğitimleri ise sadece gemilerin orada bulunmasından fırsatla ortaya çıkan sadece usullerin denendiği, ortak çalışabilirlik ve dostluğu geliştirmek dışında farklı bir amacı olmayan eğitimlerdir.
“Ne İsrail’e faydası ne de Filistin’e zararı olan eğitim faaliyeti”
Bu eğitimlere farklı anlamlar yüklemek yanlıştır. İcra edilen benzer diğer birçok rutin faaliyette de olduğu gibi, ABD tarafının da paylaşacağı dikkate alınarak, bu faaliyet ile ilgili bir paylaşım yapılmamış, faaliyet üzerinden bir mesaj verme ihtiyacı da duyulmamıştır. Ne İsrail’e faydası ne de Filistin’e zararı olan bu eğitim faaliyetini kapsam ve bağlamından koparıp farklı yerlere çekmek doğru değildir. Daha önce defalarca ifade edildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin Filistin halkının zararına o olacak herhangi bir faaliyetin içerisinde olması mümkün değildir.”
Suriye ile ikili ilişkiler
Bakanlık kaynakları, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad‘ın son yaptığı açıklamalara ilişkin sorular üzerine şunları anlattı:
“Türkiye’nin Suriye’deki mevcudiyeti, Suriye topraklarının bölünmesine ve orada bir terör koridorunun oluşturulmasına engel olmaktadır. Türkiye olarak, istikrarsızlıklarla uğraşan ve terör örgütlerinin cirit attığı değil demokratik ve müreffeh bir Suriye görmek istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız görüşme ve diyalog konusunda her düzeyde hazır olduğumuzu bizzat ifade ettiler. Sayın Bakanımızın Suriye ile görüşme konusunda daha önce yapmış olduğu açıklamanın etki bulduğu anlaşılıyor. Bizim Suriye konusunda duruşumuz nettir”
TIKLAYIN | Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Suriye ile ilişkilerin normalleşmesi için dört şartı açıkladı
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, geçtiğimiz günlerde Suriye parlamentosunda yaptığı konuşmada, “Bir ilişkiyi yeniden tesis etmek için öncelikle yıkıma yol açan nedenlerin ortadan kaldırılması gerekir” ifadelerini kullanmış; Suriye’nin Türk askerlerinin Suriye’den çekilmesini istediğini ancak bunun görüşmeler için bir ön koşul olmadığını belirtmişti.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, 12 Ağustos’ta İngiliz haber ajansı Reuters’a yaptığı açıklamada, Türkiye ve Suriye’nin ilişkileri normalleştirme çabaları kapsamında bakanlar düzeyinde bir araya gelinebileceğini söylemişti.
Güler, uygun koşulların yaratılması halinde Ankara’nın 2020’de başlattığı “bölgesel cazibe atağının” bir parçası olarak komşuların yeniden bakanlar düzeyinde bir araya gelebileceğini söylemiş; “Kapsamlı bir anayasanın kabul edilmesi, serbest seçimlerin yapılması, kapsamlı bir normalleşme ve güvenlik ortamının yaratılması için elimizden gelen tüm desteği vermeye hazırız ve ancak bunlar yapıldığında ve sınırımızın güvenliği tam olarak sağlandığında karşılıklı koordinasyon yoluyla gerekeni yapacağız” demişti.
TIKLAYIN | Millî Savunma Bakanı Güler’den “Suriye ile normalleşme” açıklaması: Bakanlar düzeyinde bir araya gelinebilir
Katar-Türk Müşterek Kuvvet Komutanlığının bünyesinde Deniz ve Hava Unsur Komutanlığı teşkil edilmesine yönelik sorulara yanıt veren kaynaklar, Katar’da daimi konuşlanmaya olanak sağlayan, “Türkiye Cumhuriyeti ile Katar Devleti Arasında Askeri Eğitim, Savunma Sanayi ile Katar Topraklarında TSK’nın Konuşlandırılması Konusunda İşbirliği Anlaşması”nın 15 Haziran 2015’te yürürlüğe girdiğini hatırlattı.
Bu kapsamda, Katar Türk Müşterek Kuvvet Komutanlığına deniz ve hava unsurlarının da dahil edilmesi kararından sonra 6 adet F-16 uçak ve görevli personelin Katar’a intikalinin 5 Ağustos’ta tamamlandığını bildiren kaynaklar, “Bahse konu filomuz Katar’da askeri eğitim, yardım ve danışmanlık, bilgi ve tecrübe paylaşımı alanında faaliyet yürütecektir. Ayrıca Deniz Unsur Komutanlığında görev yapacak TCG Kuşadası ve TCG Kumkale isimli gemilerimiz Katar’a intikal ettirilmektedir.” diye konuştu.