Millet Her Zaman Doğru Kararı mı Verir?

Evet, dünden beri devamlı kendi kendinize sorduğunuz soru bu değil mi? Özellikle muhalefet tarafındaysınız bu soru aklınızdan, zihninizden çıkmıyor değil mi? Kafanıza çakılmış gibi değil mi? Yakınlarının aktardağına göre, Atatürk zor bir problem karşısında derin bir tefekkürden sonra probleme çözüm bulursa, “kafamdaki çiviyi söktüm attım!” dermiş. Biz de kafamızdaki çiviyi söküp atalım.
  Soruyu açalım: Millet her zaman doğru kararı mı verir? Milletin her tercihini beğenmek ve saygı duymak zorunda mıyız? Milletin tercihini beğenmemek milliyetçilikle çelişir mi? Yoksa bazen milletin tercihinin yanlış olduğunu göstermek mi milliyetçiliktir? Soru budur!
  İlk önce milletin her zaman doğru kararı verip vermediğini sorgulayalım. Her millet, her zaman, her şartta, doğru kararı verir demek eşyanın tabiatına aykırı bir ifade olacaktır. Sosyal olaylar, pozitif bilimler gibi bu şekil kesin ifadeleri kaldırmazlar. Bu ifadenin felsefî ve sosyolojik boyutlarına girmek bu yazının boyutlarını aşar ama dünyada bu ifadeyi doğrulayacak bir örnek bile gösterilemez. İnsanlık tarihi ortadadır. Örnek verelim, en açık örneğimiz peygamberlerdir. Peygamberler kendi topluluklarının yanlış kararlar verdiklerini, yanlış yolda olduklarını gösteren, insanlık tarihinin en önemli şahsiyetleridirler. Kutsal kitaplar toplulukların nasıl yanlış karar verdiklerini, nasıl yanlış yola düştüklerini ve bu yanlış kararların toplumları nasıl felaketlere sürüklediğini ve bu felaketlere yeniden sürüklenmemek için çözüm yollarını anlatan en önemli ilahî vesikalardır. Eğer benim gibi inançlı bir insansanız da kutsal kitaplar toplulukların zaman zaman yanlış kararlar verdiklerini anlatan ilahiî vesikalardır veya inançsız bir insansanız da kutsal kitaplar bu bağlamda sosyolojik ve tarihî vesikalardır.
  Kutsal kitapları bırakalım başka örnekleri inceleyelim. Milletimizin çoğunluğu millî mücadeleye karşıydı. Milleti yanlış karar verdiğine ikna eden ve harekete geçiren bir avuç aydın ve askerdi. Kemal Tahir’in “Yorgun Savaşçı”sı bunu çok güzel anlatır. Amerikan bağımsızlık savaşını da organize eden bir avuç liderdi. Amerikan toplumunun bazı rahatsızlıkları olsa da İngiltere’ye karşı isyan etmeyi düşünmüyorlardı. Daha sonra Amerikan Kuzey-Güney iç savaşında da Amerikan toplumunun büyük çoğunluğu köleliğin kaldırılmasına karşıydı. Bir avuç lider, Lincoln’ın “Eğer kölelik yanlış değilse, dünyadaki hiçbir şey yanlış değildir” bayrağı altında bunun ahlakî bir tavır olmadığını söylemiş ve toplumu bu kararının yanlış olduğuna ikna etmişti.
  Tarihi incelediğimizde görülecektir ki, bu örneklerden de görüldüğü üzere, toplumlar zaman zaman yanlış kararlar verebilirler. Bu yanlış kararı verdikleri zaman o toplum içinden toplumu seven, toplumuna saygı ve şefkatle bakan liderler çıkmış toplumu yanlış karar verdiğine ikna etmiştir. Tarih bu tezi doğrulamaktadır.
  Diğer soruya gelelim: Milletin her tercihini beğenmek ve saygı duymak zorunda mıyız? Hemen kendi adıma cevap vereyim: Hayır! Babamı çok severim ve ona çok saygı duyarım ama babam da zaman zaman yanlış kararlar verir ve ben onun bu kararlarını beğenmem ve onun bu tür kararlarına saygı duymam. Babamın karakterini ve bazı verdiği yanlış kararları birbirinden ayırmasını bilirim. Bu onu aşağıladığım anlamına mı gelir? Babamı aşağılamaya kalkacak adamı dünyaya geldiğine pişman ederim. Dramatikleştirmeye gerek yok. Bu sadece babamın bazı kararlarını onaylamadığım anlamına gelir o kadar! Onun bu kararları vermesine çok üzülürüm ve bunu kendisine söylerim de. Bu tercihini beğenmiyorum, bu tercihine saygı da duymuyorum baba derim ama babam ona bir baba olarak, bir insan olarak çok saygı duyduğumu, belki de kendisinin hayatta en saygı duyduğum insan olduğunu bilir. Dolayısıyla, babamı çok sevmem ve saygı duymam, onun her kararınını beğenmem ve her kararına saygı duymam anlamına gelmez. Bu kadar basit. Bunu dramatikleştirmeye hiç gerek yok.
  Son sorular: Milletin tercihini beğenmemek milliyetçilikle çelişir mi? Yoksa bazen milletin tercihinin yanlış olduğunu göstermek mi milliyetçiliktir? Milletin her tercihini beğenmek kelimenin en doğru anlamıyla eyyamcılıktır. Konformizmdir! Konformizmin ise liderlikle, entelektüellikle ve milliyetçilikle hiçbir alakası yoktur! Eğer milletin yanlış karar verdiğine inanıyorsak ve buna rağmen milletin tercihini beğeniyor gibi yapıyorsak bu sadece karaktersiz bir adam olduğumuzu gösterir. Elbette ki siyasilerden bu tür bir davranış beklemiyorum ama aktif siyaset dışındaki bir adam, karakterli bir adam, milliyetçi bir adam, milletin yanlış karar verdiğine inanıyorsa bunu ona söyler, bu kararını beğenmiyorum der ve onu bu yanlış kararından kanunlar çerçevesi içerisinde döndürmeye çalışır. Benim anladığım milliyetçilik budur!
  Bir kişi yanlış bir karar vermişse ve yüzbin kişi de düşünmeden bu kişinin peşinden gitmişse gerçek ve doğru değişir mi?
  Doğru bir aritmetik meselesi midir?
  Bence değildir!
 
 
 
 
 
 
 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!