CHP, iyiden iyiye her katında ayrı bir dilinkonuşulduğu Babil Kulesi’nebenzemeye başladı. Partide her kafadan, her genel başkan yardımcısından ayrıbir ses çıkıyor. Kimin neyi, hangi amaç için dile getirdiğini çok da fazladüşündüğü yoktur. Normal şartlarda çok seslilik, farklı görüş ve düşünce ortayakoymak her kurum için yararlıdır. Ancak CHP’li yetkililerin son zamanlardasöyledikleri sözler demokrasiye ve partiye katkısı olacak türden şeylerdeğildir. Aksine CHP’li yetkililerin son zamanlarda söyledikleri sözler “bumerang” etkisi yaratıyor ve rakipleritarafından CHP’nin yıpratılmasında kanıt olarak kullanıyor. CHP kendi aleyhinemuhalefet yapan bir parti görüntüsü veriyor. Anlaşılan Baykal sonrası CHP’ninbütün akortları bozulmuş.
Şimdi düşünelim bir CHP Genel Başkan Yardımcısınınyaptığı bir toplantıda “Kürtler enindesonunda kucağımıza oturacak” dediği iddialarıyla basında yer alıyor. İlgiligenel başkan yardımcısı ise böyle bir söz etmediğini söylüyor. Vatandaş ise buduruma “ateş olmayan yerden dumançıkmaz!” anlayışıyla yaklaşıyor.
AKP’yeilaç gibi gelen sözler!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl BatumZonguldak’ta “Koca bir askeri yıktılar,meğer kâğıttan kaplanmış, biz bunu asker zannedermişiz. Meğer ABD içini oymuş.Ancak CHP’yi yıkamadılar”, demiş. Batum’un sözleri kızılca kıyametinkopmasına yetti. Başbakan Erdoğan Batum üzerinden CHP’ye verdi, veriştirdi.Başbakan “Ana muhalefet partisini “darbeşakşakçılığı”yla suçladı. Batum’a da “Seninher tarafın anayasa hukukçusu olsa ne yazar. Bu kişiler hukukçu da olamaz. Bukişiler sadece kitabı ezberlemiştir”, dedi. Kısacası AKP’ye Batum’unsözleri ilaç gibi geldi. AKP’liler yer yerden Batum’un bu sözlerine sarıldılar.Bu sözleri bir çeşit “darbe çağrısı”,“askeri vesayet talebi”, “asker kışkırtıcılığı” ve CHP’nindemokrasiden nasibini almamış bir parti olduğunun kanıtı olarak propagandaetmeye başladılar. Baykal’da bu yana CHP’nin unvanı “Ergenekon’un avukat”lığıydı. Buna Kılıçdaroğlu döneminde bir de “asker tahrikçiliği” eklenmiş oldu.
Öcalan’ınistekleriyle ortaya çıkmak!
CHP’nin insan haklarından sorumlu Genel BaşkanYardımcısı Sezgin Tanrıkulu daterörist Abdullah Öcalan ve BDPlilerin de önerdiği hakikatleri araştırma komisyonunun kurulmasını talep etti.Tanrıkulu Diyarbakır Baro Başkanı olduğu dönemde Güney Afrika’daki komisyonbaşkanını getirerek deneyimlerini paylaşmıştı.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da kısa süre önce ‘Kürt sorununu çözmek içinHakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmasını şu sözlerle talep etmişti: “Kim devlet adına, kontrgerilla adına, PKKadına canice suçlar işlemişse, ne yapmışsa ortaya çıkarılsın. Hepsini ortayaçıkaralım. Toplum tarihiyle yüzleşsin, sorunlar ancak bu şekilde çözülür”. Teröristbaşı Öcalan, hiç kuşkusuz İmralı’dakihücresinden taleplerinin CHP Genel Başkan Yardımcısı tarafından dilegetirilmesini ellerini ovuşturarak seyrediyordur. Bu durumu Türk halkının nasılseyrettiğini ise CHP düşünecek durumda bile değildir.
Sezgin Tanrıkulu, Habur’dan giriş yapan PKK’lılarınavukatlarındandı. Bu arada CHP’li Muharrem İnce’nin, AKP’li Ahmet İyimaya’yıdarbeci Evren’in avukatlığını yaptığı için “darbeci” ilan ettiğini de not etmiş olalım.
Yeni, yepyeni CHP’nin CHP’yi düşünecek zamanınınolmadığını bir başka CHP milletvekilinin sözlerinden anlıyoruz: CHP, ArdahanMilletvekili Ensar Öğüt CHP’nin “Kürt Sorunu”nu nasıl çözeceğini şöyleanlatıyor: “Türkiye’nin yapacağı işsilahı bırakacak. Örgüt de silah bırakacak, asker de bırakacak. Siyasetmekanizması, hükümet diyalogla bu işi çözecek”. Bir yandan PKK’ya diğeryandan da TSK’ya silah bıraktırarak sorunu bir çırpıda nasıl çözüleceğini EnsarÖğüt böylece ortaya koymuş oluyordu. Bu aynı zamanda TSK ile PKK’yı aynı statüvermek anlamına geliyordu. CHP’nin Parti yöneticilerinden olan Binnaz Toprak ise “DTK” toplantısına katılıyor, iki dilli eğitimi savunuyor, Ruhbanokulu açılsın! Vb. diyor. AKP malum,CHP’nin ise kafası karışıktır. MHP’nin işi şimdi daha zor!