Rivayet olunur ki, Lokman Hekim dünyayı dolaşırken Diyarbakır’a vasıl olduğunda bir salgınla karşılaşır. Sebebi bilinmeyen ve tedavi edilemeyen salgın hastalık halkı kırıp geçirmektedir. Şehrin uluları Lokman’dan bunu çözmesini isterler. Lokman, şehirde dolaşmaya çıkar ve bir müddet sonra sokakta sümkürmenin ve rasgele tükürmenin yasaklanmasını ister. Yasak uygulanmaya başladıktan kısa bir müddet sonra salgın biter. Hastalık kalmaz.
Sümük insan vücudunun savunma sistemlerinin en harikalarındandır. Vücuda girmeye çalışan mikropları tutar. Bu engeli aşmayı başaranları da yine harika bir savunma sistemi olan balgam dışarı atar.
Uluorta sümkürmek ve tükürmek bu yüzden mikropların yayılması ve muhtemel bir salgın sebebidir. İnsanlar, bu işleri lavabolarda yaparak vücudun kabul etmediği mikropların yayılmadan yok olmasını sağlarlar.
***
12 Haziran seçimlerinde MHP; mensuplarınca istenen ve beklenilenin altında oy alınca; ilgisi olan olmayan, çalışan çalışmayan, bilen bilmeyen herkes parti yönetimine karşı eleştiri oklarını savurmaya başladı. Bu okların öncelikli hedefi Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli idi.
Kimse çıkıp da “niye kaybettik” yerine “neden kazanamadık” demiyor. “AKP neden bu kadar başarılı oldu” diye kafa yoran da yok. Neden kazanamadık sorusu uzun uzun tartışılmalı ve cevabı aranmlıdır.
MHP mensubu veya Ülkücü olduğunu söyleyen bazıları, lideri uluorta eleştirmeye, hakarete varacak sözlerle çekilmesini istemeye başladılar. Kimse kendisinin konumunu, seçimde ne yaptığını, kaç kişiden oy talep ettiğini, niçin MHP’ye oy verilmesi gerektiğini ne kadar anlattığını ölçmeden konuşmamalı.
Seçimde alınan sonuç, bütün olumsuzluklar göz önüne alındığında başarıdır.
Olumsuzluklar nelerdir, peki?
Evvelemirde, referandum süreciyle başlayan ve Türk Milliyetçiliğini tasfiye etmeyi hedefleyen psikolojik saldırılar unutulmamalı. Türk devletinin yapısını değiştirmek, federatif bir sistem oluşturmak, çok dilli, çok bayraklı, bölünmüş bir Türkiye kurmak için MHP tek engel görülmüş; bütün küresel güçler ve Türkiye’deki hempaları MHP’yi meclis dışında bırakmak için adeta savaşmıştır.
Bu saldırılar kapsamında makamını hazmedememiş, Ülkücü ahlak ve seciyeden uzaklaşmış bazı parti yöneticileri uzun süre gözlenerek kasetler tertip edilmiş ve kamuoyuna sunulmuştur.
Uzun uzun MHP’nin barajı aşamayacağı ve ona verilen oyların ziyan olacağı propagandası yapılmıştır.
Bu etkenler mutlaka tesirli olmuştur ama MHP üst yönetiminin de bunlara ilaveten adeta büyümekten korkarcasına tavır takındığı bir gerçektir. Aday listeleri hazırlanırken toplumda kabul görecek, MHP’yi en iyi şekilde temsil etme konumundaki birçok insan ya liste dışı kalmış, ya da seçilemeyecek yerlere konmuştur. Örnekleri söylemek malumu ilan olacağından örnek vermiyorum.
Başkanlık Divanı üyeleri, kendilerini ziyarete gelenlerden sanki kaçmış, ortalarda gözükmemişler, sekreterleri “toplantıdalar” bahanesiyle gelenlerin tamamına yakınını geri çevirmiştir. İnsanları ve yaptıkları işleri küçümsemiş, partililere ve hele Ülkücülere hiç değer vermemişlerdir.
Genel Başkan’ın özel kaleminde randevu talep edenlerin isimleri küçük bir not kağıdına yazılmış, arkasını döndüğünde çöpe atılmıştır.
Basına yeterli ilgi gösterilmemiş, basın mensuplarının bilgi alma talepleri karşılanmamıştır..
Ama asıl etken bunların dışında:
a) Parti mensupları ve Ülkücülerin birbirlerini ve lideri aleni eleştirmeleri;
b) MHP’nin yapmayı düşündüklerinin Türk milletine yeterli olarak anlatılamaması;
c) Türk Milleti ve devletinin içinde bulunduğu tehlikenin millete tam olarak izah edilememesi;
d) MHP üst yönetimindeki bazı kişilerin kendilerini milletten üstün farz ederek, toplumdan kopuk olmaları;
e) Anadolu insanının beklentilerine cevap verilememesi;
f) Bazı illerde seçmenin antipatisini toplamış isimlerin listebaşı yapılması gibi sebeplerdir.
Bütün olumsuzluklara, küresel propagandalara, parti üst yönetiminin yanlış tutumlarına rağmen Bahçeli, yaşından ve sağlığından beklenemeyecek derecede bir performans göstermiş ve etrafına örülen Seddi yıkarak partisini meclise taşımayı başarmıştır.
Seçilmiş bir çok kıymetli vekilin yanında seçilemeyen pek çok kıymetli siyaset ve bilim adamının bundan sonra MHP’yi daha da ileriye taşıyacağı, çalışmalarında Sayın Bahçeliyi yalnız bırakmayacakları kanaatiyle, liderin uluorta eleştirilmesinden vazgeçilmesi ve Türk Milliyetçiliği düşüncesinin karşıtlarının propagandalarına daha fazla alet olunmamasını her Türk milliyetçisinden isteme hakkını kendimizde görüyoruz.
Yukarıda parti üst yönetimi ve özel kalemle ilgili yazdıklarımız, bizim de bizzat yaşadıklarımızdır.
Bir sonraki yazıda Türk Milliyetçiliği ateşini yeniden parlatmak ve canlı tutmak için yapılması gerekenleri dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışacağız.
Vesselam…
