Sayın Cumhurbaşkanı, kendisinin Cumhurbaşkanı olmasını sağlayan Anayasayı “bekleme odasına” koyarak, ettiği yemini çiğneyerek, tarafsızlığı ihlal ederek fiili durum yaratmıştır. Fiilen siyaset yaparak, miting düzenleyip halktan iktidar partisi için dört yüz milletvekili isteyerek, devleti siyasete sokarak sistemin demokratikliğini tartışılır hale getirmiştir.
Ne Başkanlığa ne de Parlamenter Sisteme uyuyor!
Anayasa‘nın 103. maddesine göre Cumhurbaşkanı sıfatıyla “…Anayasa’ya, hukukun üstünlüğüne…” bağlı kalacağına Türk milleti ve tarih huzurunda namusu ve şerefi üzerine and içmiş olan Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bir kararla ilgili olarak “kabul etmek durumunda olmadığını”, bu karara “uymadığını”, “saygı da duymadığını” açıkça ifade etmiştir.
Cumhurbaşkanı, parlamenter sistemi tanımadığını zaten söylüyor. Ancak takındığı tutumun karşılığı başkanlık sisteminde de yeri yoktur. Sonuçta aynı Cumhurbaşkanı kendisinin tanımadığı ve uymadığı anayasaya ve yasalara halkın ve muhalefetin uymasını istiyor.
Her şeyden önce şunu ifade etmek gerekir ki halk tarafından seçilmek, anayasa ve yasa tanımazlığın gerekçesi değildir!
Bahçeli’nin tespiti doğru vardığı sonuç ise yanlıştır!
Sayın Bahçeli, “Başkanlık sistemine geçme arzusu taşıyanlar bir fiili durum yaratmışlardır. Bu fiili durum, bu şekliyle devam ederse Türkiye, bir kriz ve kaos ortamına sürüklenebilir”. Bu kaostan çıkmanın yolunun da Bahçeli, ‘fiili durumun hukuki bir çerçeveye oturtmaktan’ geçtiğini söylüyor.
Bunun için MHP’nin TBMM’de bu çalışmalara katkı sağlayacağının teminatını veriyor.
Bu yaklaşım doğru tespitten yanlış sonuç çıkarmaktır.
Mevcut şartlarda Başkanlık tartışması açmanın zamanlamasının fevkalade yanlış olması bir yana MHP tarafından gündeme taşınması ise facia ölçüsünde yanlıştır.
MHP’nin ya da muhalefetin görevi birilerinin bilinçli olarak meydana getirdiği fiili durumlara anayasal zemin yaratmak değil, fiili durumları anayasaya uygun hale getirmektir.
Referanduma evet demek başkanlığa evet demektir!
TBMM’de ülkeyi referanduma götürecek şartları yaratmak başkanlığa evet demektir. MHP’nin TBMM’de başkanlığı içeren bir anayasal değişikliğe evet demesi başkanlık sistemine evet demesi anlamına gelir.
“Halka gitmekten korkmamak lazım” sözü popülizmdir. Elbette demokraside son sözü halk söyler. Ama eşit şartlar söz konusu olması şartıyla! Türkiye’de asimetrik bir siyaset var. Demokratik şartlar eşit değildir. Demokrasi şartların eşit kılınmasıdır.
Unutmamak gerekir ki, darbe döneminde yapılan anayasa da halktan %92 oy almıştı. Halk Kenan Evreni çok takdir ettiği ya da benimsediği için oyunu kullanmadı. Darbe şartlarını bir an önce normalleştirmek için oyunu kullanmıştır.
Bugün de referanduma gidildiğinde halk oyunu, bitmek-tükenmek bilmeyen başkanlık tartışmalarını bitirmek için kullanacaktır. Sonuçta Erdoğan %60’ın üzerinde bir sonuçla başkan olacak AKP’nin ise sürekli iktidar olacak şekilde önü açılacaktır.
Bahçeli, bu tutumunu sürdürürse ‘Türk Milliyetçiliğini ayağının altına aldığını’ söyleyen “Türk Milleti” diyemeyen bir zihniyeti başkan yapmış olacaktır.
Bu da MHP’nin varlık sebebini inkâr anlamına gelir!
Daha da önemlisi tarih önünde bu vebalin altından kalkamazsınız!
TBMM’de Evet, Sokakta Hayır demek!
MHP yetkilileri “Başkanlık referandumunda ‘hayır’ diyeceğiz” diyorlar. Referandumun sonuçları zaten bellidir. MHP’nin sokakta hayır ya da evet demesinin bu bağlamda önemi de yoktur. MHP’lilerin yöneticilerinden beklediği TBMM’de referanduma giden yolu açmamasıdır.
Herşey açıktır MHP’nin referandumda hayır demesi hiçbir anlam ifade etmeyecektir.
Şark kurnazlığı yapmanın mantığı da yoktur.
Yaşanan süreçte sokakta Erdoğan’ın sesini kısacak bir mekanizma henüz icat edilmiş değildir.
Yeni Anayasada MHP’nin hassasiyetleri dikkate alınsa bile Başkanlık sistemi geldikten sonra bu hassasiyetlerin tamamı aşama aşama aşılacaktır. Bunu bugünden görmek lazımdır.
İkaz ediyorum: Titreyin kendiniz olun ve kendinize gelin!