MHP; Tek Başına Yalnızlıkla Savaş!

Milliyetçi Hareket ülkemiz gelişmelerinde, tek başınadır ve sistematik bir şekilde yalnızlaştırılmak istenmektedir. Geniş bir siyaset, sermaye, medya, sivil toplum, bu anlamda ittifak üzeredirler. Türk Milliyetçileri bu yalnızlaştırma kumpasını tek başına yenmek ve milletiyle bütünleşmek iradesini beyan etmiş durumdadır.

Türkiye kesişme ve kırılma noktalarının sahne aldığı bir dönemi yaşıyor. Gelişmelerin bölge değişimlerinden bağımsız olmadığı açıktır. Sınırların masa üzerine konulduğu bir dönemin hedef ülkelerinden oluşumuz perdelense de, tehlike her geçen gün daha yakın hissedilir olmuştur. En önemli meselemiz bölücü terör, müzakere masasına oturmayı başarmıştır. Komşularımızdan iç karışıklıklarla koparılmakta olan parçaların, Türkiye’nin himayesinde birleştirilmesi, ardından “büyük Kürdistan” projesi alenileşmiş durumdadır.

Bölgemizde yenidünyanın kurulmakta olduğu bu kritik zeminde, vazifelendirilmiş aktörlerin güç ve imkânlarına karşı, Türk Milliyetçilerinin tavır, irade ve derinlik üzerine sergileyeceği tutum son derece belirleyicidir.

***
Yüzyılın şekilleneceği kurgulara gebe günümüz coğrafyasında, Türk Milliyetçilerine uygulanan yalnızlaştırma girişimleri son derece yoğunlaşmış olmakla birlikte, on yıllardır uygulana gelen bir hezeyandır.  Tabutluklardan, işkence hanelere, devlet sopasından dış destekli ithamlara, algıda tehdit olarak sunulmak istenmiştir. 12 Eylül darbesinin kahpeliklerine en çok hedef olan yapı Milliyetçi Hareket olmuştur.

Ülkemizin asıl sahipleri, çoğu zaman söz sahibi olamamıştır. Bu durum insanlarımızın milli değerler üzerine iradesi ile yönetim erki arasına kalın duvarlar örülmesi sonucunu getirmiştir. Gündem belirleme yetisine sahip tüm odak ve kuruluşlar bu oyunun her dönem aktörleridir. İngiliz mahreçli “Türkiye Türklere bırakılamayacak kadar önemlidir” sözü bağrımızda vücut bulabilmiş, bu ihanet açıkça ifade edilebilmiştir.

Türk Milliyetçiliği, tüm izm’lere karşı mücadele vermiş ve veriyor oluşu yönü ile tektir. Nüvesi ve ülküsü itibarı ile milleti için ve milletinden başka desteği olmayan hüviyeti ile öne çıkarken, sahip olduğu potansiyel, hedef olmayı beraberinde getirmektedir.

Milli ve manevi değerlerimizin tüketilerek kontrol mekanizması kurulmak istenmesi diğer bir hedef alanıdır. Öncelik karmaşası, ideal yoksunluğu zihinlere musallat edilip, savrulan birey yapısı hedeflenmiştir. Bu sayede yılgın bir toplum yapısı acı gerçeğimiz olmuştur.

Diğer tüm siyasi yapılar bu çürüme halinden beslenir durumdadır. İlan edilemeyen ama geçerliliği kabul gören gayrimeşru çeşitliliklerden hem destek, hem hareket alanı olarak faydalanabilmektedirler. Nitekim iktidar uğruna icazet serenatları, peşkeş sunumlar, anlık savrulmaların etkisi, güce  özenti düşüncesi ülkemizde belirleyici olabilmektedir.

Bu olumsuz durum Milliyetçilerin hareket alanını sınırlar durumdadır. Nitekim çürümek anlamına gelen bu kirlilikleri şiddetle reddetmekte ve düzeltmek iddiasındadır.

***
Cumhuriyet tarihimiz boyunca Türk Milliyetçileri zamanın gereğine göre olması gerektiği yerde olmuş, yapılması gerekeni geçekleştirmek üzere kendini konumlayabilmiştir. Büyük bedeller ödemiş, tarifsiz acılar çekmiş, ama her zaman muktedir olmuştur. Bu kutlu irade destek vermeyenlerde bile bir güvence kaynağı olarak yerini almıştır. Nitekim sırtını dönüp gidenler bile başını çevirip ülkücülerin varlığını görmek istemiştir.

Bugün yine durulması gerekli alan sağlıklı tarif edilmiş, zamanın getirdiklerine uygun konum inşa edilmiştir. Bu yeni durum muktedir olmayı, iktidarda gerçekleştirme halidir ki, başarılması son derece elzemdir.  Muhakkak ki yeni, farklı, ilave gelişimler önemlidir. Üst düzey yöneticilerden en ücra köşedeki ülkücüye, aksakallısından ocaktaki gencine, sanatçısından işadamına, gazetecisinden fikir adamına her katmana yüksek sorumluluk düşmektedir. Mevcut çalışma, gayret ve hedefler yeni kazanımlarla donatılmalıdır.

Dikkate alınması gereken temel hususlardan önemlisi, toplumda oluşturulan yorgunluk ve yılgınlık halini bertaraf etmektir. İnsanımız yaşanan çöküş sürecinin farkında olmakla birlikte karşı tavır göstermekte sıkıntı içindedir. Mesele; algıda karşı konulamaz anlayışının genel kabul görür hale getirilip, dikte girişimlerin yapılabilmesidir.

Terörde teslimiyete; ne yapalım bitirilemiyor acizliği, bölünme tehlikesine; süper güçler istiyor hezeyanı,  yolsuzluklarda; kim yapmadı ki arsızlığı, adalet çiğnendiğinde; onlarda ezilmişti bahanesi, Dış icazet gündeme gelince; her yol meşru, tuzağı kanıksanır olmuştur. Yılgınlık ve yorgunluk, benliğimize özgüven sendromunu musallat etmiş ve gayrimeşruluklar belirleyici olmuştur.

Milliyetçi Hareket bu kirlenmeleri şiddetle dışlamış ve milletinin hakkaniyet üzere değerlerinin şahdamarı olma özelliğini hep taşımıştır. Bu erdem bilinmekle birlikte kimi kesimlerde, sahip çıkılmakta tereddüt yaşanmaktadır. Bu tereddüdün kaldırılmasında günümüz meselelerinde çözüm ve tamir konusunda, güven ve ümit verecek irade beyanı son derece önemlidir. Sahip olunan değerlerin iktidara taşınmasının başarılacağı ümidi ile bu kudretin tüm dayatma kurguları alt edeceği güven duygusunun hissettirilmesidir.

Milliyetçi Hareket vatan-millet sevgisi, idealist yapı, dürüstlük, önce ülkem düşüncesi ile anılır durumdadır. Algıda çaresizliğe mahkûm edilen konularda, çözüm iradesini konuşulur kıldığı zaman, Türkiye üzerine biçilen elbiseyi yırtacaktır. Çaresizliği silerken, kadro-program-proje yönüyle, gündemi belirler konum, sürat ve derinlik kazanacaktır.

Türk Milliyetçileri tek başına, yalnızlığı yenip, milletiyle bütünleştiği gün, devletimiz ve milletimiz tüm zilletlerden kurtulup, geleceğin onur ve erdem üzere inşası gerçekleşecektir.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!