Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, Türkiye’nin çıktığı İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin olarak, “Usulen ve esasen tekrardan gözden geçirilip, Sayın Cumhurbaşkanımız ve yüce Meclis tarafından konu değerlendirilmeli, yeniden imzalanması yoluna gidilmelidir.” Şeklinde açıklama yaptı.
Feyzioğlu, TBMM Kadına Şiddetin Sebeplerinin Araştırılması Komisyonu’na katılarak Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin olarak açıklama yaptı.
Feyzioğlu, “Sözleşmeden Türkiye’nin imzasını çekmesinin usulen ve esasen yeniden değerlendirilmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Usulen ve esasen tekrardan gözden geçirilip, Sayın Cumhurbaşkanımız ve yüce Meclis tarafından konu değerlendirilmeli, yeniden imzalanması yoluna gidilmelidir. Rahatsızlık duyulan maddeler varsa yorum şerhi koyup Türkiye’nin duyduğu sıkıntı, o maddeleri nasıl anlaması gerektiği beyanı yapılabilir. Böylece hem iç hem de dış kamuoyuna şiddetle mücadelede çok kararlı bir mesaj vermiş oluruz kanaatindeyim” dedi.
Televizyonlardaki dizilerde yer alan ayrımcı dilden kurtulmak gerektiğini de söyleyen Feyzioğlu, kadın-erkek eşitliğinin temel alınması gerektiğini ifade etti.
Feyzioğlu, ilk şiddet fiilinden itibaren sistemin müdahale etmesi gerektiğine işaret ederek, “Bakanlıklar ve uygulamacılar arasında şiddeti küçümseyen sistem yerine gereğini yapan, karşılığı veren, şiddetin bir daha olmaması için tedbirler alan bir sistem kurmalıyız. O anda kol kanat gerecek bir yapıya ihtiyaç var” şeklinde konuştu.
Eğitimin sadece okullarda verilmediğine ifade eden Feyzioğlu, toplumsal eğitim ile kadın erkek eşitliğini içselleştiren, iliklerine kadar hisseden bireyler yetiştirmek durumunda olunduğunu vurguladı. Ayrıca şunları ekledi:
“Büyük sözler ilham verir ama hedefe götürmez. Hedefe ulaştıran, küçük ama kararlı adımlardır. Dolayısıyla, hedefe yönelik hiçbir adımı, büyük sözleri kendimize rehber edinip de küçümseme hakkımız yok. O kararlı adımlar bizi hedefe ulaştıracak. Bu da doğru tespitler ve teşhisler yapılmasını zorunlu kılıyor. Bazen çözüm inanılmayacak kadar basittir, yeter ki birisi görsün, söylesin. Çözüm istiyorsak akılcı olacak yoksa teorik pek çok çözüm üretebiliriz ama hayata geçirilebilir, sahada karşılığı olan çözümleri üretmek için bunların akılcı olması gerekir.
İlk şiddet fiilinden itibaren sistemin müdahale etmesi lazım. Bir tokattan ne olurun cevabını daha sonra gazetelerin orta sayfalarında görüyoruz. Bir tokatla başlayan şiddet geri dönülmez vahşete dönüşebiliyor. O tokadı, o şiddeti küçümseyen, görmezden gelen bir sistemin yerine o tokadın gereğini yapan, karşılığını veren ve bir daha olmaması için de tedbir alan bir sisteme ihtiyacımız var. Bunun için bütün aktörlerin birbiriyle iletişim içinde olması lazım ve sisteme bunun düşmesi gerekiyor, sistemin bilgi sahibi olması gerekiyor.”
Feyzioğlu, cezaevine gönderilen failin çıktıktan sonra daha hiddetli bir şekilde evine döndüğüne ve bu defa şiddetin daha ağır sonuçlar doğurduğuna da dikkati çekerek, “Cezaları artırmak tek başına iş olsaydı sorun bir günde çözülürdü. Unsurları hapse atalım demiyorum, rehabilite edelim diyorum. Ayrıca çekişmeli boşanma davalarında eşlerin çocuk üzerinden intikam almaması hususu da eşlere öğretilmelidir. Bugün velayet kimde kalırsa kalsın çocuğun bir intikam aracı yapılmaması noktasında eğitim verilmelidir. Bu iş gönülden gelirse olur” dedi.