Osmanlı ordusu çekilirken yağmanın engellenmesi için Kudüs’te 53 askerden oluşan bir birlik bırakır. Iğdırlı Onbaşı Hasan da bu birliktedir. Osmanlı Devleti’nin dağılmasından sonra da Kudüs’ü terk etmeyerek vefatına kadar Mescid-i Aksa’daki nöbetini devam ettirir. 1917’den vefat ettiği tarih olan 1982’ye kadar Kudüs’te kalır.
Ömrünün büyük bölümünü Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya adayan Onbaşı Hasan’ın hayatını kaybettiği bu kentte nereye gömüldüğünü bilinmiyor.
Türk yetkililerin Onbaşı Hasan’ın defnedildiği yeri bulmak için çalışmaları sürüyor. Ayrıca bulunması halinde kendisine bir anıt mezar yapılması da düşünülüyor.
Türkiye, Onbaşı Hasan’ın ismini ilk olarak gazeteci İlhan Bardakçı’dan duymuştu.
1972 yılında Kudüs’e düzenlediği bir ziyarette Mescid-i Aksa’da rastlamıştı ona. Ve ilk karşılaşma anını şöyle anlatıyor:
“(Mescid-i Aksa’da) Avlunun kenarında biri dikkatimi çekti. Doksan yaşlarında bir adam. Üzerinde kendinden daha yaşlı bir asker üniforması; her yanı yama içinde, hatta bazı yamaların bile tekrar yamanmış olduğu bir elbise… Asırlık ağaçların gövdesindeki halkalar misali yamaları yaşını göstermeye çalışıyordu sanki. Orada ayakta bekliyordu, sırtına zorla yapıştırılmış gibi duran hafif kamburu da olmasa dimdik duracaktı. İki metreye yakın boyu ile yaşlıydı ama bir o kadar da vakur. Şaşırmıştım. ‘Acaba bu adam bu sıcakta güneş altında neden dikilip duruyor’ dedim içimden. Bizi gezdiren rehbere sordum; ‘Ben kendimi bildim bileli her gün buraya gelir. Akşama kadar bekler. Ne kimseyi dinler, ne de kimseyle konuşur’ dedi.”
IĞDIRLI ONBAŞI HASAN KİMDİR?
Bardakçı Onbaşı Hasan’ın hikayesini dinlediğinde ise gözyaşlarına boğulmuştu.
“Ben, Osmanlı Ordusu, 20. Kolordu, 36.Tabur, 8. Bölük, 11. Ağır Makineli Tüfek Takımı Komutanı Onbaşı Hasan’ım. Ben Iğdırlı Onbaşı Hasan’ım. Bizim bölük Cihan Harbi’nde Kanal Cephesi’nden İngiliz’e saldırdı. Cânım ordu Kanal’da yenildi. Artık geri çekilmek elzem idi. Ecdat yadigârı topraklar bir bir elden gidiyordu. İngiliz, sonra Kudüs’e dayandı, şehri işgal etti. Biz de Kudüs’te artçı bölük olarak bırakıldık. Bizim artçı bölük 53 neferdi. Mütarekeden (Mondros Ateşkesi) sonra ordunun terhis edildiği haberi geldi. Başımızda kolağamız (yüzbaşı) vardı. ‘Aslanlarım, devletimiz müşkül vaziyettedir. Şanlı ordumuzu terhis ediyorlar, beni İstanbul’a çağırıyorlar. Gitmem gerek, gitmezsem mütareke emrini çiğnemiş, emre itaatsizlik etmiş olurum. İçinizden isteyen memleketine avdet edebilir, ama beni dinlerseniz sizden tek isteğim var: Kudüs bize Sultan Selim Han Hazretleri’nin yadigârıdır. Siz burada nöbeti sürdürün. Sonra halk ‘Osmanlı da gitti, bundan sonra bizim halimiz nice olur!’ demesin. Fahri Kâinat Efendimiz’in ilk kıblesini Osmanlı da terk ederse gâvura bayramdır. Siz, İslam’ın şerefini, Osmanlı’nın şanını ayaklar altına aldırmayın’ dedi. Bölüğümüz Kudüs’te kaldı. Sonra upuzun yıllar bir anda bitiverdi. Bölükteki kardeşler teker teker Cenab-ı Hakk’ın rahmetine kavuştu. Düşman değil de yıllar biçti geçti bizi. Bir ben kaldım buralarda. Bir ben, koca Kudüs’te bir Onbaşı Hasan.”
VEFAT HABERİ NASIL GELDİ?
Bardakçı, Onbaşı Hasan’ın vefat haberini aldığı anı da anlatıyor:
“1982’de bir gün ajansa geldiğimde bir telgrafım olduğunu söylediler. (Kudüs’teki) Rehberden gelen bir tek cümle yazılıydı: Mescid-i Aksa’yı bekleyen son Osmanlı askeri bugün öldü.”
FOTOĞRAFI YILLAR SONRA ORTAYA ÇIKTI!
Iğdırlı Onbaşı Hasan’ın fotoğrafı, İsrail’in işgal ettiği Batı Şeria’nın Tulkerm şehrindeki El-Mintar Müzesi’nde bulunuyor.
Fotoğrafı ilk fark eden kişi Yunus Emre Enstitüsü Kudüs Türk Kültür Merkezi Müdürü Reha Ermumcu, fotoğrafın yer aldığı kişisel müzeyi tesadüfen bulduklarını belirtti.
Fotoğrafın bir kopyasını Doğu Kudüs’te Onbaşı Hasan’ı tanıyan kentin ileri gelenlerine gösteren Ermumcu, onlardan da onay almış.