Meral Akşener: Saray’a Girdiler İnsanların Sesini Duymuyorlar

Meral Akşener: 30 Ağustos’u Olması Gerektiği Gibi Kutlayamadık

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, KRT TV Özel yayınında Çiğdem Akdemir’in sorularını yanıtladı.

Akşener, Ülke gündemini meşgul eden ve merak edilen tüm soruları değerlendirdi, önemli açıklamalarda bulundu. Akşener’in açıklamalarının satır başları şöyle:

SAĞLIK BAKANI’NA TEŞEKKÜR EDERİM

Ben iki kez karantina uyguladım. Test sonuçlarım negatif çıktı. Biz, 26 Mart’ta vatandaşlarımıza ne söylediysek onu uygulama mecburiyetinde olduğumuz için gerçekten 14 gün boyunca iki kere herhangi bir kişi ile dışarıdan kimseyle görüşmeden karantina uyguladım. Daha sonra Sağlık Bakanı Fahrettin Koca beni aradı, ‘Geçmiş olsun’ dedi. Daha sonra da Sağlık Bakanlığı’nın doktorları polis arkadaşımızı takip etti. Sağlık Bakanı’na teşekkür ederim.

Biz şimdi farklı bir muhalefet anlayışına sahibiz diyoruz. Sonra diyoruz ki, doğrusu bu. Buyurun bizim önerdiklerimizi yerine getirebilirsiniz. Biliyoruz ki o fayda siyasi iktidara olsa bile önce, millet. Sadece eleştirip gagalayarak gezmiyoruz. Yani biz, daha çok faydalı olur bu durum millete diyoruz. Bazı şeyler üç hafta ya da iki hafta en başında yapılabilseydi, bu sınırların kapatılması, İran ve diğer ülkelerde yapılabilseydi, Umre’ye gidecek olan insanlarla ilgili alınan önlemler… Şimdi bunlara bütün olarak baktığınızda bazı kararları hızlı almanız gerekiyor.

ÇIĞ GİBİ BİR İŞSİZLİKLE KARŞI KARŞIYAYIZ

Hangi erkek berberine girdiysek söylenen şu: ‘Müşteri çok düştü. Herkes makine aldı evde yapıyor diyorlar.’ Şimdi esnafları geziyorum, esnaf yanıyor. Durum pandemi öncesi de aynıydı. Şimdi diyorlardı ki o zaman, ‘Elektrik paraları çok yüksek geliyor. İşin içinden çıkamıyoruz kışın. Doğalgaz parasında felaket zorlanıyoruz. Kiraların stopajlarıyla ilgili bu iktidar bir şey yapsın. Yanımızda çalıştırdığımız insanların sigorta yatırdığımız 1160 lira.’ Yani çalışan kişinin maaşını düşürmek istemiyor. Çünkü maliyet çok arttı buna karşılık, müşterinin alım gücü düştü ve çığ gibi bir işsizlikle karşı karşıyayız. Sanayi bölgesi diye bilinen, ben daha önce zengin il ve ilçeleri dolaştım Sanayi bölgesi olarak tanımlanmış ilçelerimizde işsizliğin çığ gibi olduğunu gördüm. Mesela Afgan ve Suriyelilerin çalıştırıldığını ve biraz daha maaşı artmış kişilerin işten çıkarıldığını öğrendik ve bunları işte grup konuşmalarımızda ortaya koyduk. Bunun adını da bir ‘Memleket Meselesi’ diye koyduk.

SARAY’A GİRDİLER İNSANLARIN SESİNİ DUYMUYORLAR

Şimdi bu seferde pandemi geldi Meclis’te ‘Milletin Kürsüsü’ diyerek toplumun çeşitli kesimlerinin partimizle ilgisi olmayan sözcüleri çıkarıp, gerçek kişilerle o olayı öğrenmelerini sağlamaya çalışıyor. Mesela medyanın problemini konuştuğumuzu varsayalım sizi çağırdım veya bir başka arkadaşı acı çeken bir gazeteci bir medya mensubunu çağırdım. Siz içerden bilerek birebir yaşayarak anlattınız. Dolayısıyla orada her çıkan arkadaşımız mutlaka ‘Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Cumhurbaşkanım’ diyerek seslendi. Saray’a girdiler çıkış yok.. O insanların sesini duymuyorlar. Şimdi ilçeleri geziyorum Çiğdem Hanım ağlarsınız. Bakın çok genç bir kadınla karşılaştım. Eşine iş istedi 9 aydır kocası işsizmiş. ‘Nasıl geçiniyorsunuz kızım?’ diye sordum. ‘Geçinemiyoruz’ dedi. Gündelik işleri gidiyormuş. Bebekleri de var. ‘Et alıyor musunuz?’ dedim bunlar böyle kulaktan kulağa konuşuyoruz. Dedi ki, ‘Çocuğuma haftada 2 kere 50 gram et alıyorum.’ Böyle şeyler, böyle hayatlar var.

DOLAR ARTTIKÇA PARA HALKTAN ÇIKIYOR. BUNU BİLMEYEN BAKAN, EKONOMİ BAKANI OLMUŞ.

Berat Albayrak’ın açıklamalarını ciddiyetsizlikle karşılıyorum. Dolarla maaş alan adam, doların artmasından niye endişe duysun, bir kamyon para alıyor. Türk parasının değeri düşüyor. Peki siz doların inmesiyle çıkması ile ilgili olarak yani sizi beni ilgilendirmediğini, yani bizim dolarla işimiz olmadığı için söylüyor: Derdimiz yok, peki ama benim aldığım deterjanın fiyatı artıyor. Benim aldığım günlük ihtiyaçlarından bahsediyorum. O elektrik parasının uçması sebebiyle diyelim ki toruna bir dondurma aldık, onun da fiyatı uçuyor. Türkiye’nin özellikle kobilerin ihracat yapsın veya yapmasın bütün hammaddelerinin çoğunluğu ithal. Siz bir üretim modeli geliştirmemişsiniz yani sürdürülebilir kalkınma diye bir vizyonunuz dahi yok. Dolar arttıkça para halktan çıkıyor. Bunu bilmeyen Bakan, Ekonomi Bakanı olmuş.

AYASOFYA’YI İBADETE AÇIN AMA SİYASETE AÇMAYIN

Cumhur İttifakı’nın, Muhalefet Ayasofya’nın cami olarak açılmasını karşısında duruyor gibi bir tavır var. Biz daha önce gündeme getirince, ‘Böyle bir adım atılabilir diyerek biz bir araştırma önergesi verdik.

Yani bu konuyu daha açılması gerektiğini yanında durduğumuzu ama yolunu yöntemini tespit etmemiz gerektiğini söyledik. Çok ilginçtir ki Cumhuriyet Halk Partisi ile milletvekilleri de ‘Evet’ oyu verdi. AKP reddetti. HDP çekimser kaldı. Meclis’in durumunu söylüyorum. Şimdi bireysel olarak birileri birkaç kişi çıkış yapmış olabilir. Ben ‘Ayasofya’yı ibadete açın ama siyasete açmayın’ dedim.

BAHÇELİ’NİN SÖZLERİNİ BENDEN ÇOK ERDOĞAN’A PARMAK SALLAMA OLARAK ALGILADIM

Sayın Bahçeli aslında 6 ayda bir bizim partimize davet çıkarıyor. Ama hep beni hariç tutardı ilk defa beni davet etti. Fakat ben o mesajı benden ziyade Sayın Erdoğan’a yönelik bir parmak sallama gibi algıladım. Dün mü önceki gün mü yapılan açıklamanın da aynı şekilde yapıldığını düşünüyorum. Parlamenter sistemle ilgili aynısını düşünüyorum. Çünkü, ben de cevap olarak dedim ki Sayın Erdoğan’a, ‘Ya ortağınla biraz ilgilen, biraz ilgisiz kalındığı zaman dönüp her seferinde bize bir şey söylüyor.’ Erdoğan benim mesajımı algıladı. Benim eve dönme çağrısını tercüme etti. ‘Eve dön’ çağrısında evi MHP olarak değil Cumhur İttifakı olarak tanımladı. Sayın Bahçeli’nin neyi kastettiği meçhul kaldı.

Biz İYİ Parti’yi kolay şartlar altında kurmadık. İYİ Parti’yi bir ev olarak düşünürsek son derece zorlukla kurulmuş, helal lokma yediğimiz bir ev. Bizim evimiz 83 milyondur. Milletimizin sinesidir. Benim partimin HDP ile herhangi bir bağı yoktur. Tekrardan söylüyorum. Benim partimin HDP ile herhangi bir teması, görüşmesi yoktur.

SAYIN İNCE’DEN BİR TELİF HAKKI İSTİYORUM

Önce Sayın İnce’den bir telif hakkı istiyorum. Memleket Masası, Memleket Meselesi… “Memleket” genelde bizim tabirimiz.

Evet Sayın Davutoğlu ve Babacan ne yaptılar. Önce kendi partileri bünyesinde bu yanlıştır şöyle olsun böyle olsun dediler, sonra ayrıldılar ve parti kurdular. Ben kendilerine başarılar diledim. Bizim partimize de herkes bir şey söylüyor da bu ahlaki tutumu göstermek lazım. Dolayısıyla bugün itibariyle Muharrem İnce konusu da Cumhuriyet Halk Partisi’nin iç işidir. CHP’den ayrılıp parti kurarsa, ‘Hayırlı olsun’ derim.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!