Yeniçağ Gazetesi yazarı Mehmet Faraç, bugün ki köşesinde Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın uyarılarını gündeme taşıdı.
AKP’nin ”vatandaşlık” kuşatması!!! başlığı ile yayınlanan Mehmet Faraç’ın yazısı şöyle:
“Şiddetin kan gölüne döndürdüğü coğrafyada, tozu dumana katan bir öfkenin sınır boylarına savurduğu yüzbinlerce insanın, tel örgüleri parçalarcasına yaşattığı o devasa “göç” unutulmadı!..
Her yerde patlayan bombalar, işgal edilen şehirler, yerle bir olan yaşam alanları, havada çatışan uçaklar, kurşun yağmuru altında bir işgal provası ve her tür terör örgütünün cirit attığı bir coğrafyanın kan ve korku saçan günleri mazide mi kaldı?..
Türkiye’nin Suriye sınırı 2011 yılından itibaren emperyalizmin böl- parçala-yönet stratejisinin hedefi olduğunda, tüm dünyayı dehşete düşüren manzaralar başkent Şam dışında, neredeyse ülkenin bütün kentlerini kan gölüne çevirmişti…
Bir yandan IŞİD, bir yandan Ensar, bir yandan rejim karşıtı muhalifler, bir yandan Esad güçleri ve tüm bunların dışında bölgede kendine alan yaratmaya çalışan PKK ile dinci örgütler ve bu örgütlerle Türk ordusu arasındaki çatışmalar büyük korku yaratmıştı…
İşte bu dehşet tablosunu tüm dünya, televizyon ekranlarından ürkerek izledi ama olayların en büyük travmasını hiç kuşkusuz Türkiye yaşadı…
Ancak sınırda yaşananlar; sokaklarda insanların ellerini- kollarını- kafalarını kesen, gencecik insanları ya binalardan aşağı ya da kafeslere koyarak canlı canlı nehirlere atan ve yüzlerce insanı çöllerde yüz üstü yatırarak katleden IŞİD’in yaratığı dehşetten ibaret değildi…
Suriye üzerinden sinsi oyun!..
Suriye’nin işgali kışkırtıcılığı tam 10 yıldır travma üzerine travma yaratıyor Türkiye’de… Devletin bu ülkedeki terörü önleme çabaları bir yana, sınır boyundan Türkiye’ye sızmaya çalışan terör unsurlarının sığınmacılar arasında yaydığı sinsilik de bir başka tehlikeyi gündemde tuttu…
Suriye’den sızan teröristler
Urfa’dan İstanbul’a, Antep’ten Ankara’ya, Konya’dan Adana’ya kadar birçok kentte bombalı saldırılardan suikastlara kadar yüzlerce eyleme imza attılar…
Ancak Türkiye’nin tek derdi Suriye’den Türkiye’ye kaçan terör örgütlerinin eylemleri değildi…
5 milyona ulaşan sığınmacıların devlete vurduğu sosyo-ekonomik darbeler var ki, Türkiye bunun acısını son aylardaki döviz sarsıntıyla daha da çok çekmeye başladı…
Peki; ABD ve ortaklarının “Arap Baharı” kapsamında Suriye’deki işgal yüzünden en az 90 milyar lira zarar verdiği Türkiye’deki asıl tehdit güvenlik meselelerinin yanısıra, sosyo-ekonomik yıkımlar mı?.. Ne yazık ki dahası da var!..
Özdağ’ın ürkütücü iddiası!..
Türkiye; önce Koronanın dehşetini, daha sonra da ekonomik çıkmazın döviz sarsıntıyla büyümesinin ardından, yaşamsal birçok konuyu unutmaya başladı…
İşte unutulan bu konuların başında Türkiye’ye güvenlik sorununun yanı sıra sosyal- siyasal ve ekonomik sıkıntılar da yaşatan sığınmacı meselesi var…
Akdeniz Bölgesi ile Türkiye’nin Güneydoğu’sunda sığınmacılar neredeyse kentteki yerel nüfusa ulaşmaya başladı…
Kilis bu konuda en büyük sıkıntıyı yaşıyor. Çünkü kentte, Türklerin sayısı kadar Suriyeli de yaşamaya başladı.
Urfa, Antep, Hatay, Adana ve Mersin gibi kentlerin her birinde neredeyse 500’er bin Suriyeli yaşıyor…
İstanbul’daki Suriyeli sayısının ise bir milyona yaklaştığı tahmin ediliyor…
Güneydoğu’da ve büyük kentlerde asayiş açısından sıkıntı yaşatmaya başlayan Suriyeli sığınmacılar bir yandan kendi ekonomik çarklarını kurarken, diğer yandan da hızlı doğum artışı nedeniyle nüfus patlaması yaşıyorlar…
MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter başkanlığında hazırlanan “Sınır aşan göçler” başlıklı raporda sığınmacılar için,
“Türkiye’mizin demografik yapısından ekonomisine, siyasetinden kültürüne, hayat tarzları arasındaki farklılıklara kadar birçok alan yönetilebilir ve hazmedilebilir kapasiteyi aşmaktadır” saptaması yapılmış…
Ancak AKP ile muhalefet arasında kaç sığınmacıya “vatandaşlık” verildiği soruları da net olarak yanıtlanmıyor!..
Bakanlıklardan zaman zaman yapılan açıklamalara bakılırsa bu rakam 220 bin civarında…
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın açıklamasına göre ise “AKP iktidarı en az 900 bin Suriyeliye vatandaşlık verdi.”
Bu ürkütücü açıklama bile; bir yandan Korona, diğer yandan da döviz sarsıntısı nedeniyle kendi derdine düşen Türkiye kamuoyunun dikkatini çekmedi…
Oysa Özdağ’ın iddiası Türkiye’nin geleceği açısından gerçekten çok ürkütücü…
Nasıl yani; AKP iktidarı nüfusu bir milyondan fazla en çok 24 kentin bulunduğu Türkiye’de, 900 bin Suriyeli’yi vatandaşlığa mı geçirdi?.. Yani 1 milyonun altındaki 57 kentin her birinin nüfusundan fazla sığınmacıya Türk kimliği mi verildi?..
O halde ne yapmaya çalışıyor AKP?.. Türkiye’de demoğafik yapıyı kökünden sarsacak bu vatandaşlık furyası aslında neye hizmet ediyor, ardında nasıl bir strareji ya da beklenti bulunuyor?..
Asıl konu; daha kaç Suriyeliye vatandaşlık verilecek ve bu kitle hangi amaçla kullanılacak?.. Muhalefet, ilk seçimde AKP safında oy kullanacak bu devasa vatandaşlık furyasının perde arkasını sorgulamayı düşünüyor mu acaba?..”