Meclis’tekii Canlı Bomba!

Kamuoyunda iç güvenlik paketi olarak bilinen kanun tasarısı iki ertelemeden sonra bu hafta görüşülecek. İktidar, terörle mücadele iddiasını öne sürerken, MHP, milletle mücadele için korku devleti oluşturma düşüncesi olarak nitelendiriyor. Başbakan Davutoğlu, meseleyi ısrarla, “molotof atanları, maske takanları tutuyorsunuz” söylemine indirgeyip,  MHP’yi hedef alırken, “uzun namlulu silahlarla yol kesip, kantonlar ilan eden canilere, aylardır neden müdahale edilmediği” sorusu cevapsız kalıyor!

Tasarı topyekûn incelendiğinde; yargıyı bertaraf edip, keyfiliklerin önünü açarak, sınırsız yetkilerle donatılan yandaş kadroların tesisini mümkün kılarken, İnsan hak ve hürriyetlerinde telafi edilemez yaralar açıyor. Jandarma kuruluşundan bugüne, Türkiye’nin en güzide kuruluşlarından biri iken, siyasi kapıkulu anlamı taşıyan düzenlemelere maruz bırakılıp, etkisizleştiriliyor. Doğu ve Güneydoğu’da eli kanlı terör örgütünün korkulu rüyası olan Jandarma, PKK’nın talepleri doğrultusunda terörle mücadele edemez bir hale getiriliyor.

Bir rejim değişikliği kapsamında ele alınacak kadar önemli maddeler barındıran pakette öne çıkan hususlara bakacak olursak;

–  Mülki idare amiri (Vali-Kaymakam) yargı kararı olmadan 48 saat gözaltı yapabilecek, telefonları dinleyebilecektir.

–  Polis, hakim/savcı kararına ihtiyaç duymaksızın makul şüphe ile doğrudan arama yetkisine sahip olacak. İfade alma işlemi müşteki, mağdur veya tanıkların ev veya işyerlerinde yapabilecek, bu da  “itibarsızlaştırmaya” yol açacaktır.

–  Polis koleji kapatılacak, Polis akademisi ise kapatılıp, yeniden açılacak, böylece kadro istenildiği gibi değiştirilecektir. “İhtiyaç halinde” merkez emrine alınabilecekleri maddesi keyfiliği getirecektir. İktidarın sırf kendisine yakın olanları daha ileri rütbelere yükseltmek için düzenlenen, polis amirleri arasında A ve B gibi ayrımlar yapılması çalışma barışını ve hiyerarşi ilişkisini bozacaktır. Yine; geçici madde eklenerek birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf emniyet müdürlerinden belli görevlerde bulunmayanların Bakan onayıyla resen emekliye sevki düzenlenmektedir.

–  Toplumsal olaylarda boyalı su kullanımı,  olaylara müdahale değil tam anlamıyla bir fişleme yöntemi şeklinde düzenlenmektedir. Ayrıca Tasarı ile gösteri yürüyüşünde, belki de biber gazının etkisini azaltmak için yüzünü gizleyene ceza alt sınırı 2 yıl 6 ay olmasına karşın yasadışı örgütlerin üniformalarını giyenlere verilecek ceza alt sınırının 6 ay olması çelişkinin ötesinde ironidir.

–  Geriye dönük, zamanaşımına bakmaksızın Disiplin cezası verilebilecek olması tek tip yapı için zemin oluşturmakta, tüm kamu görevlileri için büyük tehlike oluşturmaktadır. Bu şekilde memur kıyımlar meşru hale getirilmektedir.

–  Jandarmanın görev yeri belirlenmesi uygun görülen yerler gibi muğlâk bir ifadeyle idari makamlara bırakılmaktadır. Jandarma generallerinin atamaları eski usulde devam ederken albay ve altı rütbelerdeki personelin atamasının İşçileri Bakanı tarafından yapılması generallerle diğer subaylar arsında hiyerarşik, disiplinel ve duygusal bir kopmaya sebep olacağı açıktır. Yine İl ve İlçe Jandarma komutanları İçişleri bakanlığınca yapılacak siyasileşmenin önü açılacaktır. Yine gizli sürgün anlamı taşıyan düzenlemeyle siyasi irade istediği görevden alma ve değiştirmeyi yapabilecektir. İzin, terfi, ödüllendirme, denetim ve soruşturma gibi hususlarda mevcut bir iç disipline sahip jandarma teşkilatının yerine İçişleri Bakanı ve Valinin yetkili kılınması bu yapıyı tam anlamıyla siyasallaştırıp iktidar ordusu haline getirilecektir.

– Sahil Güvenlik Komutanlığı için de aynı düzenlemeler geçerlidir. Sınır kaçakçılığı ve yurt savunması görevlerini üstlenen askeri nitelikli bu kurumumuzda siyasallaştırılacaktır.

– Kimlik paylaşım sisteminin özel ve tüzel diğer kişilere açılırken, finansal hizmet veren kuruluşların tamamı vatandaşlarımıza ait kimlik, adres, nüfus bilgilerine ulaşabilecektir.

–  Disiplin soruşturması yürüten görevlilere hukuk devletinde hiç kimseye tanınmayan bir zırh imkânı sağlanmaktadır. Denetim elemanlarının kişisel kusur, haksız fiil ve diğer sorumluluk halleri de dâhil olmak üzere yaptıkları işlemlerden dolayı sorumsuz olması bu denetim elemanlarını iktidarın sopasına dönüştürecektir. Dahası bu görevlilerin kişisel hırs, kin ve garezle yaptığı işlemlerde bile idare aleyhine dava açılması hazine kasasındaki paraların iktidarın sopası için harcanması anlamına gelecektir.

Görünen odur ki;

Bu anlayış toplumsal hayatı yeniden dizayn etmeyi amaçlarken, biat kültürünü hâkim kılmayı hedeflemektedir. Temel hak ve özgürlükler konusunda ülkemizi ve milletimizi ne denli geriye götüreceğini tahmin edemeyeceğimiz bu Tasarı, hükümet emrinde bir kolluğun yalnızca hükümetin menfaatini gözetecek bir düzlemeye sahiptir. Hak ve hürriyetler çerçevesinde yapılacak gösterilere tahammülsüzlüğü madde metinlerinden anlaşılan Tasarının iç güvenlik konusunda bölücü terör örgütüne yönelik önlemlere yer vermiyor olması ise başlı başına bir ironidir. 

Düzenlemelerinin nihayetinde İran Devrim Muhafızları benzeri bir “AKP REJİM POLİSİ”  ya da kendi tabirleriyle “AKPOLİS” yaratmak istedikleri inkâr edilemez, acı gerçektir.

…………….

Milletten alınan güç, millete karşı baskı aracı haline getirecek, insanlığı hiçe sayan bu pervasızlık püskürtülmelidir.

İç Güvenlik Şemsiyesi altında bağrımıza yerleştirilmek istenen bu canlı bomba kesinlikle bertaraf edilmelidir.

  

(Not: Paketi sağlıklı değerlendirebilmek adına, son derece aydınlatıcı çalışmalara imza atan MHP Milletvekilleri Sn. Mehmet Erdoğan, Sn. H. Hüseyin Türkoğlu’na ve ilgilerini esirgemeyen H.K. Kürşat Gönül’e teşekkür ediyorum.)

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!