Mecburi İniş Yasaktır

Yıllar önce Ankara da eğitim uçaklarıyla havalanan pilotlar, köylerin yakınlarına inerek yerel ürünler almayı alışkanlık haline getirirler. Haliyle sıkça yapılan bu kaçamaklar sonucu engebeli zemine inen uçakların özellikle iniş takımlarında arızalar çoğalır. Raporlarına da tamamında mecburi iniş diye mazeret belirtirler. Komutan olayı kavramakta gecikmez, bir emir çıkarır. “Mecburi iniş yasaktır.”

Pilotlar şaşkın hemen komutana çıkarlar; arıza diyecek olurlar. Komutan güler, yaptıkları sorumsuzluğu itiraf ettirir ve emri kaldırır. Artık mecburi iniş, sorumsuzluğu meşrulaştırmak için kullanılmayacaktır.

***

Toplum dokumuza son zamanlarda sirayet eden bir hastalık geleceğimizi tehdit eder konumdadır. Bu hastalık, güçlü olan yapının karşısında aczi yet kolaycılığını seçip, mecburiyet duygusunun esiri olmaktır. Ülkemin güç ve imkânlarını, daha önemlisi tarih şuur ve onurunu yok sayıp, dışarının lütuf ve dayatmalarına kulak kabartmak genel kabul durumuna gelmiştir.

Türkiye, “arızalı uçak” yaftasıyla mecburiyetlere/mecburi inişe mahkûmdur maskelemesi, zihinlerimizi işgal eder durumdadır. Aksi takdirde milli hassasiyet en büyük korkularıdır.

“Büyük güçler böyle istiyor, dünyanın gidişi böyle, onlar isterlerse yaparlar, nasıl karşı gelelim ki, küreselleşme sonucu ” gibi garabetlerin peşin kabulünü; bu mecburiyet duygusunun inşa ettiği kaçınılmaz gerçektir. Bu sayededir ki yapılan tüm ihanet girişimleri meşruluk kazanabilmektedir.

Nitekim son yıllarda dünyanın en sıcak gelişmelerinin yaşandığı bölgenin merkezindeki Türkiye’mizde vahim olan husus şudur. Gelişmeler bizzat ülkemiz kadro ve imkânları üzerinden  yürütülürken, bu gelişmelerin nihai yıkımı yine Türkiye’miz üzerine olmaktadır.  

Irak’ın kuzeyinde bugün bağımsızlık kararını dillendirecek kadar palazlanan Peşmerge oluşumu, Türkiye sayesinde gelişip, serpilmektedir. Bugün mevcudiyetini yine bizim kanatlarımız altında durarak sürdürebilirken, aynı zamanda bizleri küstah ve alçakça tehdit etme şımarıklığını gösterir hale gelmiştir.
Suriye’de üstlendiğimiz rol Irak’ın kuzeyindekinden daha uçlarda bir davranış gösterir durumdadır. Yaşanılan sıcak gelişmeler kesinlikle Türkiye’nin öngöremediği değil, bizzat dayatmalar sonucu üstlendiği, acılarla dolu yeni tehdit alanımızdır.

Her iki ülkede gelinen durumun, yıllar önce batı tarafından ilan edilmiş hedefler olduğu göz ardı edilemeyecek ihanet tablosudur. Bugün medyada yavaş yavaş vitrine çıkarılan “100 yıllık büyük Kürdistan projesi gerçekleşiyor” ifadeleri her şeyi açık seçik ortaya koymaktadır.

Aynı şekilde tohum yasası, vakıflar yasası, ikiz yasalar, eyalet sistemi hazırlıkları, yabancı uzmanların kilit noktalarda görev alışı, füze-kalkan sistemi, yabancı elçilik görevlilerinin sınırsız hareket tarzı gibi çöküşler, işte bu “mecburiyet duygusunun boşalttığı alanda” vücut bulabilmektedir. Türkiye iç siyasetinin şekillenmesi konusunda da bu mecburiyet duygusu, icazet alma rezilliğini meşru kılan husustur.

Bu anlamda ülkemi arızalı uçak konumunda ele alıp, bölgemizde süper güçlere rağmen bir şey yapmak mümkün değil çürümüşlüğüne karşı; “ nasıl ki süper güçlere rağmen bir şey yapılamaz diyorsanız, bölgemizde bize rağmen de hiçbir güç hiçbir şey yapamaz” diyen gür sesi mutlaka duymak elzemdir.

Geleceğimizi sağlam temel, yüce idealler, mefahir değerler üzerine şekillendirmek niyet ve gayretimiz varsa, toplum olarak mecburiyet/mecburi iniş duygusunun oluşturduğu çaresizlik olgusunu yıkmak temel önceliğimiz olmalıdır.

Yıkılan çaresizlik olgusu gidişin çözülme-bölünme-tükenme üzere olduğunu tüm çıplaklığıyla anlaşılır kılacaktır.

Milli şahlanış işte o zaman vücut bulacak, üzeri örtülen cevher nihayet günışığına çıkacaktır.
Ülkem artık; “mecburi iniş yasaktır” diye haykıracak iradeyi beklemektedir.

“Arızanın” ülkemde olmadığının idrak edileceği gün o gündür…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!