12 Şubat 2011’de Fetullahçı Terör Örgütü’nün Balyoz kumpasıyla tutuklanan ve 3.5 yıl hapis yatan Tümamiral Cem Gürdeniz Mavi Vatan’ın karşı karşıya kaldığı tehlikeyi anlattı.
Aytunç Erkin köşe yazısında Cem Gürdeniz’in, Fransa’nın etkili düşünce kuruluşlarından Institut d’Études Politiques (Sciences Po Aix) yani Siyasal Araştırmalar Enstitüsü’nden 10 Ağustos’ta bir panel daveti aldı. Ancak, Tümamiral Cem Gürdeniz’in yurt dışı yasağı vardır ve avukatlarına panel davetini iletir. Avukatları da mahkemeye başvurur ve 3-4 Aralık’ta düzenlenecek panel için izin isterler. Mahkeme “104 amiral süreci devam ettiği için” talebi reddeder. Gürdeniz’in avukatları bu kez üst mahkemeye başvurur o da reddedilir.
Panelin diğer konuşmacıları da şu isimlerden oluşmaktadır; Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Shoukry, Franda Dışişleri Bakanlığı Kuzey Afrika ve Ortadoğu Direktörü Christophe Farnaud, NATO Savunma Yatırımlarından sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Camille Grand…
Gürdeniz konuyla ilgili; “Mavi Vatan konusunda yedi kitap, 500’e yakın makale, yüzlerce Youtube çekimi, konferans veren Gürdeniz’e bu yapılanı anlayamıyorum. Sonuçta devlet jeopolitiğini anlatacağım ve Türkiye’nin tezlerini dünyaya anlatacağım. Hem de küstah Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın gözlerinin içine bakarak… Ama mahkeme izin vermedi.”
DENİZDEKI MISAK-I MİLLİ
Cem Gürdeniz durumu şöyle ifade ediyor;
“2006 yazında Mavi Vatan kavramını ilk kez kullandığımda Türkiye’yi Anadolu’ya sıkıştıran Sevilla haritası uygulamaya konulalı iki yıl olmuştu. Deniz Kuvvetleri söz konusu jeopolitik alanlarda çıkarlarımızı korumak için Mavi Vatan sahiplenmesini başlattı. Karadeniz Uyumu Harekâtı, Akdeniz Kalkanı Harekâtı, Ege’de temposu ve çapı artan tatbikatlar, MİLGEM başta olmak üzere milli savunma sanayiinde kendine yeterlilik hamleleri ardı ardına geldi. Ancak… FETÖ, onu destekleyen iktidar ve muhalefet dahil hemen her kesim, Deniz Kuvvetleri’ni resmen budadı. Kumpas davaları, başta Balyoz davası olmak üzere donanmanın üzerinden silindir gibi geçti. Mavi Vatan’ın sahiplenilmesinin ikinci safhası Hasdal ve Silivri hapishanelerinden başladı. Mavi Vatan, 2011 baharında Silivri’deki mahkeme salonunda telaffuz edilmeye başlandı. Atatürk ve Mavi Vatan için 3.5 yıl hapis yatarak bedel ödeyen bizler, çıkar çıkmaz yazmaya, konuşmaya, konferanslar vermeye başladık. Hükümetin, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Mavi Vatan’ın farkına varması, 2020 yazına kadar başta gambot diplomasisi olmak üzere çıkarlarımızı aktif olarak koruması, sahiplenmenin dördüncü safhasını başlattı. Ancak bu safhanın sahadaki aktif uygulaması gerileme içine girdi. Sismik ve sondaj faaliyetlerimiz durdu. Mavi Vatan aleyhinde konuşanların teori ve pratikleri yoktur. Emperyalizm adına konuştukları açıktır. 2006 sonrası bir sembol, bir kavram, bir doktrin haline gelen Mavi Vatan, sadece Türkiye’nin değil, Türk dünyasının da okyanus ve denizlere çıkış alanıdır. Mavi Vatan denizdeki Misak-ı Milli’dir.”