Geçen yıl İstanbul’da asayiş kontrolü yapan mahalle bekçileri daha önce uyuşturucu kullanmak suçlamasıyla kaydı bulunan ama ilk kez yakalandığı gerekçesiyle 5 yıllık denetim şartıyla hakkında dava açılmayan Ö.K’yı durdurdu.
Üst aramasında herhangi bir suç unsuru bulamayan bekçiler, Ö.K’nın sol elinin sıkılı olduğunu ve elinde bir şey sakladığını fark etti.
Elini zorla açtırdılar ve avucunun içinde 0.7 gram uyuşturucu madde sakladığını gördüler.
Durum, tutanakla kayıt altına alındı.
”Delil tartışması”
Hakkında ikinci kez uyuşturucu dosyası açıldığı için ilk dosya yeniden raftan indirildi. Önce soruşturma başlatıldı ardından kamu davası açıldı.
Dava sırasında sanık avukatı, bekçilerin müvekkilini hakim veya savcı onayı alınmadan, adli arama kararı olmadan aradığını belirtti. Sanık tarafa göre arama usulsüzdü ve bulunan madde adli delil olarak kullanılamazdı.
İstanbul Anadolu 38. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava sonrası Ö.K’ya 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Bu hükmün açıklanması geri bırakılsa da Ö.K artık hukuk önünde suçluydu.
Sanığın avukatı üst mahkemeye giderek karara itiraz etti.
Dosya bu kez İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeydi.
Savcı: Usulüne uygun bir hakim veya savcı kararı olmadan yapılan aramanın haksız
O günlerde bekçilerin üst arama yetkileri yoktu. Dosyaya yazılı mütalaa veren Cumhuriyet Savcısı hem bu durumu hatırlattı hem de usulüne uygun bir hakimlik veya savcılık kararı olmadan yapılan aramanın haksız olduğunu belirtti.
Savcıya göre bu nedenle bulunan uyuşturucu madde yargılamada delil olarak kullanılamazdı ve sanık beraat etmeliydi.
Üst mahkeme, savcının bu görüşünün ardından karar verdi. Sanığın itirazını haklı bulan mahkeme söz konusu kararında “Usulüne uygun şekilde arama kararı olmaksızın ele geçirilen maddenin hukuka uygun şekilde elde edilmiş delil olarak kabul edilemeyeceğinin anlaşıldığını” yazdı. Böylece sanık hakkındaki dava düştü.
Hukuken yakalanmadan önceki durumuna geri kavuşan sanık 5 yıl boyunca benzer bir suç işlemezse hakkında hiçbir işlem yapılmayacak.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan avukat Mustafa Kaya, Yargıtay kararlarına göre kolluğun faillerin kaçmasını, kendilerine veya başkalarına zarar vermesini önlemek ve tehlike oluşturan eşyadan arındırmak amacıyla yoklama biçiminde kontrol yapma yetkilerinin olduğunu vurguladı.
”Aramayı yapan polis de olsa usulsüz”
Böylece önleme aramasının sınırlarının çizildiğine değinen Kaya, ”Silah ve benzeri cisimler dışında kaba üst aramasıyla bulunması mümkün olmayan deliller için arama kararı alınmış olmasını şartı var. Hal böyle olunca müvekkil ile ilgili kaba üst araması yapıldığı tarihte bekçilerin henüz arama yapabilme yetkileri olmaması bir kenara bırakılsa dahi, bu aramayı yapan polis de olsa kaba üst aramasının sınırları aşılarak müvekkilin cebindekileri çıkarttırılmaya çalışılması hukuka aykırıdır” dedi.
Kaba üst aramasındaki amacın silah ve benzeri cisimlerin tespit edilerek halka zarar verilmesinin önlenmesi olduğuna değinen Avukat Kaya, ”Yargılamayı yapan mahkeme her ne kadar hukuka aykırı bir şekilde ele geçirilen maddeye ilişkin savunmalarımızı kabul etmeden ceza kararı vermişse de, üst mahkeme savunmalarımızda da belirttiğimiz gibi delilin ele geçirilme şeklini hukuka aykırı kabul etti. Böylece adalete olan inancımızı pekiştirecek şekilde itirazımız kabul edildi” ifadelerini kullandı.
”Usulsüz ele geçirilen deliller nedeniyle haksız cezalar veriliyor”
Bu tür hukuka aykırı ele geçirilen deliller nedeniyle birçok sanığın haksız olarak cezalandırıldığını savunan Kaya, ”Tek temennimiz İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri ve savcısı gibi bütün hakim ve savcılarımızın adaletin doğru bir şekilde tecelli edebilmesi ve sanıkların da haklarının korunabilmesi amacıyla bu tür durumlarda meslektaşlarımızın itirazlarını ciddi bir şekilde değerlendirmesi” şeklinde konuştu.
Kaynak: Independent