İYİ Parti Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan bugün TBMM’de bir basın toplantısı düzenleyerek iktidarın yönetim ve demokrasi anlayışını sert bir dille eleştirdi. “2013 yılından 2019 yılına kadar ise demokrasi endeks puanı her yıl düşen Türkiye, demokratik ülkeler listesinde 167 ülke arasında 110. Sıraya geriliyor. Bu durum da net olarak gösteriyor ki, AK Parti’nin Partili Cumhurbaşkanı ısrarı ve getirilen bu ucube sistem Türkiye’yi üçüncü Dünya ülkelerinin arasına soktu.” Diyen Türkkan’ın açıklamaları şu şekilde:
Değerli basın mensupları,
Demokrasi nedir? Demokrasi, halkın egemenliği demektir. Demokraside egemenliğin gerçek sahibi “halk”tır. En net haliyle demokrasiyi tanım olarak böyle biliyoruz.
Türkiye’de de demokrasi vardır. Ve soruyorum buna gerçekten inanıyor muyuz? Türkiye’de şu anda demokrasi olduğuna, bunun sözde kalmadığına inancımız tam mı?
Evet Türkiye’de demokrasi vardır. Ama, bizi yönetenlerin, İktidar’ı elinde bulunduranların görüşüne göre Türkiye’de demokrasi vardır.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank geçen gün katıldığı bir toplantıda şöyle söylemiş: “Ülkemizin demokrasi ve özgürlük kazanımları Cumhurbaşkanımızın 18 yıllık mücadelesiyle elde edildi.” Bunun doğru olmasını en çok biz isterdik. Ama bunun doğru olmadığını gösteren o kadar çok örnek var ki ülkemizde.
Yazdıkları yüzünden, söyledikleri yüzünden cezaevlerine atılan gazetecilerin olduğu ülkede mi demokrasi vardır?
İktidar’ın kendinden olmayanların konuşmalarına tahammül edemediği bir ülkede mi demokrasi vardır?
Bir muhalefet partisi genel başkanının söylediklerine ekranda yer verilmeyen bir ülkede mi demokrasi vardır?
Düşüncesini sokakta ya da çeşitli platformlarda anayasal çerçevede söylemesine rağmen fişlenen, Cumhurbaşkanı konuşurken, “Çoluğum çocuğum aç” diye bağıran vatandaşın susturularak salondan dışarı çıkarıldığı ülkede mi demokrasi vardır?
Sırf muhalif sesler bir daha seslerini çıkaramasınlar diye Meclis’inde yasalar çıkarılan ülkede mi demokrasiden bahsedilebilir?
Sosyal medyada sade bir vatandaş muhalif bir şey yazsın, hemen hakkında soruşturma ve gözaltı kararı çıkıyor. Bu mu demokrasi?
Ya da gazeteciler. Örneğin Gazeteci Hakan Aygün Twitter’da “ey İBAN edenler” yazmış. Bu ifade nedeniyle tutuklandı. Suçlama ne? “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama ve hakaret”
İKTİDAR’IN DEMOKRASİ ANLAYIŞI İLE GERÇEK DEMOKRASİ ARASINDA DAĞLAR KADAR FARK VARDIR
Bu örnekler çoğaltılabilir. Kısacası, Türkiye’de demokrasi yoktur. Türkiye’de ciddi bir demokrasi problemi vardır, daha doğrusu İktidar’ın demokrasi anlayışı ile gerçek demokrasi arasında dağlar kadar fark vardır. Ülkemizin demokrasi ve özgürlük kazanımları AK Parti İktidarı ile kazanılmamış, tam tersine yok edilmiştir, terk edilmiştir, öldürülmüştür.
TÜRKİYE, DEMOKRATİK ÜLKELER LİSTESİNDE 167 ÜLKE ARASINDA 110. SIRAYA GERİLİYOR
Değerli basın mensupları,
İngiltere’nin başkenti Londra’daki “The Economist Intelligence Unit” adlı araştırma ve analiz ünitesi, 2006 yılından bu yana ülkelerin demokrasi puanlarını rapor halinde yayınlıyor.
Yıllara göre Türkiye’nin performansına bakıldığında, 2006 yılında 5,7 puan ile dünya ortalamasının üstünde ve 88. sırada yer alan Türkiye 2013 yılına kadar stabil bir performans sergiliyor.
2013 yılından 2019 yılına kadar ise demokrasi endeks puanı her yıl düşen Türkiye, demokratik ülkeler listesinde 167 ülke arasında 110. Sıraya geriliyor.
Bu durum da net olarak gösteriyor ki, AK Parti’nin Partili Cumhurbaşkanı ısrarı ve getirilen bu ucube sistem Türkiye’yi üçüncü Dünya ülkelerinin arasına soktu.
Merkezi Washington’da olan demokrasi ve insan hakları konularında araştırmalar yapan “Freedom House” da her yıl “Dünyada Özgürlük” başlıklı rapor yayınlıyor. Siyasi haklar ve hukuki sorumluluk başlıklı iki farklı kalemin farklı puanlandığı ve bu puanların toplanmasıyla hesaplanan özgürlük puanı kuruluş tarafından açıklanıyor. Buna göre, 2002 yılında kısmen özgür ülkeler arasında yer alan Türkiye’nin özgürlük puanı 2005 yılından 2013 yılına kadar azar azar düşüş yaşıyor, 2013 yılından sonra ise daha fazla düşüş gösteriyor. 2017 yılında 38 puanla kısmen özgür olarak nitelendirilen Türkiye’nin 2018 yılında puanı 32’ye düşüyor.
Freedom House’un 2020 yılına dair en güncel verilerine göre ise Türkiye’nin özgürlük endeksi puanı 32 ve bu puan neticesinde Türkiye, “özgür olmayan ülke” olarak sınıflandırılıyor. Ayrıca Türkiye’nin “erişim engelleri”, “içerik sınırları” ve “kullanıcı haklarının ihlali” kalemleriyle açıklanan internet özgürlüğü puanı da 37 ve bu hali ile de özgür olmayan ülke olarak tanımlanıyor.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ENDEKSİ’NDE TÜRKİYE, ŞU ANDA DA 180 ÜLKE ARASINDA YİNE 154. SIRADA
Bir de İktidar’ın hep özgür olarak gördüğü, kendinden olmayanın yazmasına, çizmesine, konuşmasına tahammül edemediği, susturmaya çalıştığı Basın gerçeği var. 2002 yılından bu yana her sene yayınlanan Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke inceleniyor.
Her ülkedeki gazetecilerin güvenliğini, çoğulculuğu, medyanın bağımsızlığını değerlendiren bu endekste Türkiye, 2003 yılında dünyadaki 166 ülke içinde 115. sırada yer alıyor. 2005 yılından 2014 yılına kadar yapılan sıralamada 154. sıraya kadar gerileyen Türkiye, şu anda da 180 ülke arasında yine 154. sırada.
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın 3 Mayıs’ta yayınladığı rapora göre şu anda Türkiye’de cezaevindeki gazeteci sayısı 86. Bu mu demokrasi?
Bakın, basına Mayıs ayında İYİ Parti cezası verildi. RTÜK, Akşener’in yayın konuğu olduğu “Teke Tek” programında Fatih Altaylı’nın kullandığı bazı ifadeler nedeni ile Habertürk’e üst sınırdan idari para cezası ceza kesti. Bu cezanın ardından Demirören Medya, daha doğrusu Tüpçü Medya, İYİ Parti’nin 19 Mayıs reklam filmini yayınlamadı.
Bu ülkede demokrasi olduğundan bahsedenlerin, 18 yıllık AK Parti İktidarı ile demokrasinin ve özgürlüklerinin kazanıldığını söyleyenlerin bu değerlendirmeleri de dikkate almalarını tavsiye ediyoruz. Kendinizi de milletimizi de kandırmayın. Siz bu ülkede demokrasi istemiyorsunuz. Demokrasiyi hakim kılmak istemiyorsunuz, demokrasinin olmasından korkuyorsunuz.
TÜRKİYE‘DE BİR “DEMOKRASİ SORUNU” MEVCUTTUR
Bir asırdan fazla bir demokrasi geleneğimiz olmasına rağmen, Türkiyede demokrasinin tam olarak bütün kurum ve zihniyet altyapılarıyla birlikte yerleşmiş olduğunu söylemek asla ve kata mümkün değildir. Türkiye’de bir “demokrasi sorunu” mevcuttur. Ülkemizin, demokrasi için gerekli olan şartları sağlamakta zorlandığı da bilinen bir gerçektir.
Türkiye’de ne yazık ki özgürlüklerin yerini yasak ve dayatma, adalet ve eşitliğin yerini yasadışılık, güvenlik ve refahın yerini ise yoksulluk, sefalet ve gelir dağılımındaki adaletsizlikler almıştır.
DEMOKRASİNİN GELİŞEBİLMESİ İÇİN ÖZEL BİR SİYASAL KÜLTÜR ORTAMINA İHTİYAÇ VARDIR
Demokrasi, kurumsallaşmış birtakım ilke ve uygulamalar ile özgürlüğün nihai teminatı ve koruyucusudur. Demokrasinin gelişebilmesi için özel bir siyasal kültür ortamına ihtiyaç vardır. Siyasal kültür ortamı; toplumsal hoşgörü, karşılıklı güven, bireysel özgürlükler, adalet ve eşitlik, ortak hedefe yönelik olarak birlikte hareket etme ve siyasal etkinlik duygusu unsurlarından oluşmalıdır. Her şeyin çıkış yolu demokrasidir. Siz demokrasiden korktukça, kendi demokrasinizi uygulamaya çalıştıkça Türkiye içinde bulunduğumuz günlerden de daha kötü günlere gebedir.
Şurası nettir: Ancak ve ancak Demokrasi yeniden kaim kılındığında içinde bulunduğumuz tüm krizlerden milletimizin gücüyle çıkabiliriz.