Kurultay İkliminde Töre Sohbetleri; Sevgi-Mustafa Kafalı

MHP Büyük Kurultayı için yola çıktığımda Saygıdeğer Feridun Yıldız beyle telefonda görüşüyoruz. “Töre ekibince düzenlenen sohbetlerin ikincisinde, Prof. Dr. Mustafa Kafalı Hocamız var,” diyor.

Görüşmeden sonra aklıma geliyor, konuyu sormayı unutmuşum. Önemlide değil, konu başlığı ne olursa olsun, tarih vardır, devlet-millet-vatan vardır, Türk vardır; meselenin anlatımında!

Bilirim bu sohbetler; gönül üzeredir, samimiyet, ufuk, vefa üzerinedir. Dün bugünle bütünleşmiş, yarın bu anı gözlemektedir…  

Tek tek yürekler, tek yürek olurda, mesafeler tükenir bu kutlu zaman dilimlerinde! 

Nitekim girişte karşılayan hanımefendinin güler yüzü salondaki manevi iklimin müjdecisi gibi!

Sohbet başlamış ilk bulduğum yere ilişiyorum, gençlerin yanındayım. Hocam içerde Merhum Nihal Atsız’ı anlatıyor, konuyu öğrenmiş oluyorum. Kulağım hocamızın anlattıklarında, gözlerim gençlerde. Kimi muhafazakâr giyimli, kimi top sakallı, kimi başörtülü, kimisi başı açık! Hepsi yan yana, hepsinin gözleri ışıl, ışıl. Belli ki son derece donanımlılar, edep üzere duruşlarının hissedilmemesi mümkün değil. Anlatılanın özüne vukufiyetlerini,  gösterdikleri tepkilerden anlıyorsunuz. Kimi zaman duygulanıyor, kimi zaman dalıp gidiyorken, kimi zaman ise gözlerinde şimşekler çakıyor.

İstikbalimiz emin ellerde diye düşünüyorum. Gözlerim dolmuş farkında değilim. Gençler fark etmiş dikkatlice süzüyorlar, hemen silkiniyorum. Ülkemin yaşadığı tüm çözülmelere karşı bir güven duygusu kaplıyor benliğimi. Yok diyorum, kimse bizi yıkamaz.

Enerjisi etrafına taşan, çevik, hareketli, gözleriyle çevresini disipline eden saçı-sakalı ak biri, gençleri kıskandıracak canlılıkla, salonu devamlı arşınlayıp kutlu tabloyu kusursuz kılma gayretinde! Daha önce gördüğüm resminden tanıyorum. Haberiniz ailesinden Saygıdeğer Kemal Gürsoy. Belli ki yaşadığı yıllar ancak azmini perçinlemiş! Bir kişi daha var devamlı hareketli olan, o ise yaşının çok daha ötesinde üstlendiği olgunluk ve duruluk ile aksayan en ufak bir şey kalmasın iddiasında! Öğreniyorum ki Sevgili İsmail Kandemir.

Kemal beyle göz göze geliyoruz, oda beni tanıyor, ana salona geçiyoruz. Feridun beyle yüz, yüze ilk defa karşılaşıyoruz, ama muhabbet kırk yıllık desek yeridir.

Saygıdeğer Mustafa Kafalı hocamızın, muhterem eşi Sevgi hanımefendi her zaman olduğu gibi yalnız bırakmıyor. Son derece hayat dolu, son derece ilgili, çevresine yaşama sevinci aşılıyor. Konuya ilişkin devamlı katkılar sunuyor.

Mustafa hocamızın genç ve diri hafızası, olayları anlatırken detaylara hâkimiyeti, berrak muhakeme vurguları, yılların omuzlarına yüklemek istediği ağırlığa meydan okuyor.

Töre emektarlarından İbrahim Metin sohbeti yönlendirirken, konunun özüne güzellikler katan anlatım, zaman zamanda, şiirlerle farklı bir derinliği o manevi iklime kazandırıyor.

Saygıdeğer Kafalı Hocamızın Nihal Atsız ve dönemi ile anlattıkları son derce kıymetli bilgileri, haberiniz sitemizde görüntülü olarak bulma imkânı olacağı için burada sadece yaşanan iklimi anlatmayı uygun oldum. En az anlatılanlar kadar orada oluşan ruh hali de kıymet ifade ediyordu. Ancak anlatılanlardan iki hususu burada paylaşmak isterim.  

Birincisi Rahmetli Atsız Hocanın o devirde yazdığı yazıların bugün olsa kesinlikle hapse alınacağını, geldiğimiz vahim durumu anlamak açısından önemli idi.

İkincisi ve en önemli gördüğüm husus ise, Atsız hocanın ısrarla bazı güruhlarca din düşmanı gösterilmek istenmesine tokat niteliğinde cevabının, canlı şahidi hocamızın dilinden dinlememizdi. Din karşıtlığı üzerine yapılan bir itham karşısında, çok sert karşılık veren Merhum Atsız Hocanın; “kendisinin İslam üzere iman ve inancının sorgulanmasının kimsenin haddi olmadığı” vurgusu tarihi bir vesika niteliğinde idi.

Sohbetin sonlarında karşılıklı konuşmaların olduğu bölümde katılımcı değerlerimize göz gezdiriyorum. Töre Dergisi editörü Ömer Faruk Beyceoğlu ve çalışma arkadaşları, Necdet Özkaya ve eşi, cefakâr büyüğümüz Sadi Somuncuoğlu, Nevin Çelik, Prof. Hanım Halilova, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercılasun, Türkan Hacaloğlu ve Yücel Hacaloğlu, Yazarlarımız Fatma Ülkü Yıldız, H. Nurcan Yazıcı, Hüseyin Yeniçeri, S. Gökçen Gürsoy, İlbilge Sıla Yıldırım, Ahmet Kutluğ Gayretli, Metehan Çağrı ve Selim Uysal, Avukat Hüseyin Düzgün oradalar.

Mekânı kutlu bir iklimle donatan ruh halinin mimarları en gencinden yaşlısına, öğrencisinden hocasına bu güzel insanlardı.

Tüm bu güzelliklerin karşısında dayanamıyorum ve şöyle sesleniyorum son olarak;

— Nasıl ki, Alparslan Gazi sırtında savaşta giydiği şehitlik kefeni ile girdiği kurultay salonunda; “Gerçek savaş fikri mücadeledir, devlet-millet olmanın, Türk Birliğini sağlamanın yolu buradadır.” demişti. Bende yarınki 4 Kasım Türk Milliyetçilerinin kurultayından önce burada kurultayımızı yaşadım. Yüce Türk Milleti bu kurultaylarını “toy” kılmaya illaki devam edecektir.-

Türk Milliyetçiliği Hareketinin, süratle ihya ve inşa edip belirleyici kılması gereken en önemli alan burasıdır.

Ne mübarek bir düşüncedir, ne kutlu bir emektir bu ruh iklimini oluşturmak!..

Minnettarız…    

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!