Ramazan ayında, kandil gecelerinde, mevlitlerde vs. birçok yer ve zamanda dindar vatandaşlarımız Kur’an-ı Kerim okumakta, okutmakta ve dinlemektedirler. Dindar vatandaşlarımız sevap olduğu ve Allah’ın rızasını kazanmak için okuduklarını söylemektedirler. Kur’an-ı Kerim, Arapça olarak okunmakta ve dinlenmektedir. Acaba, anlamını bilmeden Arapça okumak, gerçekten Kur’an-ı Kerim okumak mıdır?
Herkesin bildiği üzere okumak, bir yazıyı, kitabı, gazeteyi vs. yazılı olan herhangi bir materyali anlamak amacıyla yapılan bir faaliyettir. Anlayabilmek için okuduğumuz materyalin bizim bildiğimiz bir dilde yazılmış olması olmazsa olmaz bir önşarttır. Bilmediğimiz bir dilde yazılmış bir materyali okuyamayız. Dolayısıyla da anlayamayız. Haydi diyelim ki, bir materyalin yazıldığı dilin harflerini tutuşturarak okumayı öğrendik. Okuduğumuz yazıdaki kelimelerin, cümlelerin anlamını bilmiyorsak sonuç olarak gene hiçbir şey anlamayız.
Dindar vatandaşlarımızın yaptıkları Kur’an-ı Kerim okuması, yukarıda işaret ettiğimiz şekilde Arap alfabesindeki harfleri tutuşturarak anlamını bilmeden yapılan bir okumadır. Okumanın asıl ve tek amacı okuduğumuzu anlamaktır. Okuduğumuzu anlayamıyorsak yaptığımız boşuna bir faaliyettir.
Anlamını bilmeden Arapça Kur’an okumanın bize bir faydası var mıdır, böyle bir okumadan sevap kazanılır mı? Okumanın asıl amacı, okunanı anlamak olduğuna göre, anlamını bilmeden Arapça Kur’an okumanın bir faydası yoktur. Anlamını bilmeden Kur’an okumaktan dolayı sevap kazanmak da mümkün değildir. Bu iddialarımızın daha iyi anlaşılabilmesi için Kur’an-ı Kerim’de Kur’an’ın anlaşılması ile ilgili ayetlerden örnekler vermek istiyorum. Şöyle ki;
Muhakkak ki, biz onu anlayasınız diye Arapça bir kitap olarak indirdik. 12.2
İşte böylece biz onu Arapça bir Kur’ân olarak indirdik. Onda tehditlerden nice türlüsünü tekrar tekrar açıkladık ki belki sakınırlar, yahut onlara bir ibret ve uyanış verir. 20.113
Bu, Arapça bir Kur’an olarak, âyetleri bilen bir kavim için ayırt edilip açıklanmış bir kitaptır. 41.3
Böylece biz sana Arapça bir Kur’ân indirdik ki, şehirlerin anası (olan Mekke) halkını ve etrafındakileri uyarasın ve hakkında hiç şüphe olmayan kıyamet gününün dehşetinden onları korkutasın. Bir grup cennettedir, bir grup da cehennemdedir. 42.7
Apaçık kitaba andolsun ki biz onu iyice anlayasınız diye Arapça bir Kur’an yaptık. 43.3
Bu ayetlerden açıkça anlaşıldığına göre Allah’ın muradı, indirmiş olduğu Kur’an-ı Kerim’in okunup anlaşılması ve ona göre amel edilmesidir. Kur’an’ın indirildiği coğrafyada yaşayan insanların dili Arapça olduğu için Kur’an-ı Kerim Arapça olarak indirilmiştir. Kur’an-ı Kerim’in Arapça olarak indirilmesinin esas sebebi budur. Başka bir sebep yoktur.
Allah’ın muradı Kur’an-ı Kerim’in okunup anlaşılması ve ona göre amel edilmesi olduğuna göre anlamını bilmeden Kur’an okumak, herhalde Allah’ın iradesine, rızasına uygun bir iş olamaz. Dolayısıyla anlamını bilmeden Kur’an okumaktan sevap da kazanılamaz.
Peki, o zaman ne yapmalıyız? Kur’an-ı Kerim’i nasıl okumalıyız? Bu sorunun cevabı gayet açık. Kur’an-ı Kerim’i Türkçe tercümesinden okuyacağız. Böylece, Allah’ın iradesine uygun olarak Kur’an-ı Kerim’i anlayabileceğiz. Kur’an-ı okuyup anlayınca ona göre de amel edeceğimiz için Allah’ın izniyle sevap da kazanabileceğiz.
Kur’an-ı Kerim’i Türkçe tercümesinden okuyup anlamanın başka büyük faydaları da vardır. Mesela; İnsanlarımız Allah’ın ne dediğini anlayıp öğrenince din tüccarları işsiz kalacaklardır. Kötü niyetli hiç kimse insanlarımızı din sömürüsü yaparak kandıramayacak, kendilerine maddi, siyasi menfaat sağlayamayacaklardır.