Kültür birliği için Avrasya orkestrası! Müzisyen Turan Manafzade anlattı

featured
Turan Manafzade

Aydınlık’tan Şevki Terzioğlu’nun haberi: https://www.aydinlik.com.tr/haber/kultur-birligi-icin-avrasya-orkestrasi-muzisyen-turan-manafzade-aydinlika-anlatti-436659

Kültür birliği için Avrasya orkestrası! Müzisyen Turan Manafzade Aydınlık’a anlattı

Cumhuriyetin 100. Yılı için yazdığı marş ile beğeni toplayan Turan Manafzade, konser öncesinde sorularımızı yanıtladı. ‘Avrasya Orkestrası’ fikrini heyecan verici bulan sanatçı, tüm Dünya’ya birlik mesajını kültür sanatla verebileceğimizi söyledi

Piyanist, orkestra şefi ve besteci Turan Manafzade, 24 Kasım akşamı İstanbul Fişekhane’de dinleyiciyle buluştu. Azerbaycan Devlet Sanatçısı olan Manafzade, solo olarak sahneye çıktığı konserde, Atatürk’ün en sevdiği Türkülerden Nazım Hikmet’e, Ömer Hayyam’dan Azerbaycan’a, Fazıl Say’dan kendi bestelerine, oradan Çanakkale türküsüne ve “Türkiye 100” marşına kadar eşsiz sesi ve piyanosuyla hayat verdi. Oldukça duygulu geçen konserin hemen öncesinde Turan Manafzade, Aydınlık’ın sorularını yanıtladı.

  • Konserinizin 24 Kasım öğretmenler gününe denk gelmesi hakkında duygu ve düşünceleriniz nelerdir?

     

Bu anlamlı günde başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ten başlayarak söylemek isterim ki, tüm eğitmenlerimizin, kendi hayatıma değer katan başta annem, babam olmak üzere tüm öğretmenlerimin ellerinden öpüyorum. Bu değerli günde konser veriyor olmak ve tarihin bugüne denk geliyor olması benim için çok manidar. Kendim de aynı zamanda yıllardır eğitmenlik yaptığım, birçok öğrenciler yetiştirdiğim ve topluma faydalı insanlar yetiştirmeye çalıştığım için empati kurmak açısından, öğretmenliğin zor bir meslek olduğunu söyleyebilirim. Tüm öğretmenlerimizin ellerinden öpüyor ve hepsini kutluyorum.

 

‘ULUSLARARASI SEVİYEDE ÇOK İŞ YAPMAMIZ GEREKİYOR’

  • Türk Devletleri Teşkilatı kuruldu ve epey ilerleme kaydedildi. Fakat henüz kültürel anlamda topluma pek yansıması olmadı. Siz aynı zamanda bir kültür elçisi olarak bu konuda yapılabilecekler anlamında neler düşünüyorsunuz?

     

Türk Devlet Teşkilatı çok güzel faaliyetler içinde olan ve iyi ki de kuruldu diyebileceğimiz kurumlardan bir tanesidir. Onun da dallarından budaklanan, kültürel faaliyet içinde olan çok güzel vakıflar ve kurumlar var. Bunlardan bir tanesi Türksoy, diğeri ise Uluslararası Türk Kültür ve Miras Vakfı’dır. Bu vakıfla benim müzik direktörlüğümde “Yedi Güzel” projesini başlattık. Dünyada ilk defa eşi benzeri olmayan bu proje, Türk dünyasının filozofu ve şairi Nizami Gencevi’nin Yedi Güzel eserine dayanıyor. 12 yy. Yazarı Nizami Gencevi, insani değerlere dokunmuş ve birçok Avrupa yazarlarına da ilham kaynağı olmuş bir değerimizdir. Gencevi’nin Yedi Güzel eserinde benim ismim de geçiyor. Oradaki yedi güzelden bir tanesinin ismi Turan’dır. Turan, İtalyan büyük besteci Giacomo Puccini’nin Turandot operasına ilham kaynağı olmuştur. Batı’da bu hikayenin Friedrich Schiller’in hikâyesinden ilhamlanarak yazıldığı söylense de tamamen bir Asya hikâyesidir. Hikâye Çin prensesini değil de aslında Türklerin Prensesini anlatır. Benim ismimin anlamı da bu hikâyenin kökenine dayanmaktadır. Turan, Türklerin prensesidir ve aynı çatı altında birleşmesi ve birçok anlamı olan bir tanrıça. Turan, Türklerin yaşadığı yerdir ve Turan taktiği de var biliyorsunuz. Turan ismi aynı zamanda Osmanlı’da da Turhan Sultan olarak da kullanılan bir isim. Şunu da söylemek istiyorum ki, ister Türk Devletleri Teşkilatı olsun, kültürel bağlamda Türk dünyası adına kurulmuş kurumlar olsun, Türk dünyasına mensup tüm insanlara çok fazla iş düşüyor. Şunu da belirtmekte fayda görüyorum; hem daha fazla kadının hem de maksimum fayda sağlayabilecek herkesin Türk Dünyası kurumlarında doğru konumlandırılması hepimize zaman kazandıracak ve yapılan işlerdeki kaliteyi artıracaktır. Çünkü Uluslararası seviyede çok iş yapmamız gerekiyor. Oldukça prestijli işler yapmaya ihtiyacımız var. Bu konularda bir hareket, dayanışma ve başlangıç var. Bunun daha da büyüyerek ve artarak devam etmesini diliyorum.

  • Cumhuriyet’in yüzüncü yılı için bestelediğiniz Türkiye 100 isimli marşınız çok sevildi. Bununla ilgili duygularınızı alabilir miyiz?

Bu konudaki duygu düşüncelerimi inanın kelimelere sığdıramam. Türkiye Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında ve hem de böyle özel bir günde “Türkiye 100” marşımı çalmak beni çok mutlu etti. İlk defa marş formunda bir beste yapmak bana nasip oldu. Tabi ki estetik yönü, melodisi, tonalitesi, temposu, her bir konuda detaylarına kadar kafa yorup düşündüm. Sözü ve müziği bana ait olan marşımın orkestrasyonunu, ağabeyim Abuzar Manafzade ile beraber yaptık. Bu eser benim Türkiye Cumhuriyetimize, tüm kardeşlerimize en güzel duygu düşüncelerimi ve temennilerimi içeriyor.

‘BİR AVRASYA ORKESTRASI NEDEN OLMASIN?’

  • Türkiye, Asya Türklüğünün dünya çapında ön cephesini oluşturuyor. Türk kadını da bu cephenin en önünde yer alıyor. Asya’dan Balkanlara ve oradan Avrupa’ya çok geniş bir kültür birbirleriyle etkileşim halinde fakat bu büyük aile güçlü bir Avrasya orkestrası oluşturmadı. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

     

Ben düşünüyorum ki, şu anda söylemiş olduğunuz, kurguladığınız ve tasvir ettiğiniz bu proje aslında belki de sizinle olan bu röportajdan sonra birçok kuruma ve teşkilata ilham kaynağı olacaktır. Aynı zamanda biz ailecek de yeniliklerden haberler veren bir aile olarak yeni projeleri yapmaya çalışan ve tüm dünyada bunları lâyıkıyla temsil eden bir aileyiz. Söylemek isterim ki, babamın bununla örtüşen böyle bir projesi vardı. Ve dediğiniz gibi de böyle bir projenin en yakın zamanda olabilmesi çok muhteşem bir sonuç doğurur. Tüm Dünya’ya da birlik ve beraberlik anlamında kültürel diplomasiyle selam vermemize güzel bir katkı sağlar.

AZERBAYCAN MÜZİK BİRİKİMİNE SAHİP ÇIKILMALI

  •  Azerbaycan müzik birikimi açısından çok derinlikli. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Çok güzel bir soru sordunuz aslında. Bizim dahi bestecilerimizin eserlerinin, Türkiye’deki konserlerde, senfonik orkestralı konserlerde, çok daha fazla çalınmasını çok isterim. Türkiye’deki sanatseverlerin Azerbaycan’ın büyük bestecilerini çok da iyi tanımadıklarını düşünüyorum. Azerbaycanlı müzisyenler tarafından sözlü aryalar ve piyano eşlikli müzikler değil, büyük eserler de dünya mirası olarak ortaya konmuş. Biliyorsunuz ki ilk defa müslüman şark dünyasında, Türk dünyasında da ilk opera Azerbaycan’da dahi Üzeyir Hacıbeyli tarafından yazılıyor. “Leyla ve Mecnun” adlı opera, 1908 yılında sahneye konuluyor. Aynı zamanda kendisi bizim dahi besteciler okulumuzun kurucusudur. Hacıbeyli, dünyada klasik müzik ile Azerbaycan müziğini bir araya getiren kişidir. Türkiye’de, Üzeyir Hacıbeyli’den başlayarak Fikret Emirovlar, Tofiq Guliyev’ler olsun, bugün halen yaşayan büyük bestecilerimizin eserlerinin çalınmasını ve sahnelerde yer almasını çok arzu ederim. Aynı zamanda benim ağabeyim de benim gibi piyanist, orkestra şefi ve hem de besteci. Onun da Balaban ve senfonik orkestra için Dünya’da ilk kez yazmış olduğu ve ilk seslendirmesini yıllar önce Amerika’da yaptıkları muhteşem bir eseri var. Ben düşünüyorum ki bu esere de çok fazla sahip çıkılmalı. Coğrafyamızda ve tüm dünyada seslendirilmeli. Şunu da belirtmekte fayda görüyorum; hem daha fazla kadının hem de maksimum fayda sağlayabilecek herkesin Türk Dünyası kurumlarında doğru konumlandırılması hepimize zaman kazandıracak ve yapılan işlerdeki kaliteyi artıracaktır.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!