İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Finans Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hakan Yıldırım, köşesinde kripto para meselesini ele aldı.
2009 yılında ilk kripto para olarak kullanıma sürülen Bitcoin ve 2020’li yıllara gelindiğinde popülaritesini doruğa taşıyan kripto paralar son günlerde finans çevresini aşırı bir şekilde meşgul etmektedir. Toplumun her kesimi tarafından ilgi duyulan ulusal ve uluslararası medyanın devamlı bir şekilde kripto paralardan bahsetmesi ile birlikte küresel piyasaların ünlü milyarderlerinin de lehte açıklamaları ile her geçen gün ilgi duyulan bir finansal araç halini aldı.
Kripto paralar için finansal araç ifadesinin kullanımının doğruluğuna şüpheyle yaklaşmakla birlikte, genel olarak bu şekilde ifade edilmesinden dolayı finansal araç diyorum.
Bu kripto paraların arkasında herhangi bir resmi kuruluşun olmayışı yani bir Merkez Bankası güvencesi altında kullanıma sunulmaması büyük bir risk taşıdıklarının da göstergesidir.
Bu paralar birçok açıdan değerlendirilebilir. Öncelikle iktisadi tarihe bakıldığında 1636-1367 Lale Çılgınlığı ve 2008 Küresel Kriz buna en güzel örneklerdir. Bir lale soğanı için malını mülkünü satıp lale fiyatlarının artışından kolay zengin olma yolunda servetlerini kaybeden Hollandalı yatırımcıların nasıl fakirleştiğini tarihin tozlu sayfaları hiçbir zaman unutmadı. Diğer taraftan 2008 küresel krizde CDS diye bilinen kredi temerrüt takaslarının menkulleştirilmesi sonucu yine kolay zengin olma hayali içinde alım satım yapan bireysel yatırımcıların kâbuslarını da hatırlamak mümkündür. Tarihte yatırımcıların çılgınlık içinde büyük bir coşku ile çok zengin olacaklarına inanmaları ve bu inanç çerçevesinde devamlı kâr edecekleri yönünde alım ve satım yapmaları her zaman hüsran ile sonuçlanmıştır. Bugüne bakıldığında 2020’li yılların çılgınlığı ise kripto paralar olarak yerini almaktadır. Oluşan bir fiyat balonu neticesinde balonun patlaması ve fiyatların bir anda dip seviyelere gelmesi bireysel yatırımcıları çıkmaza sokabilir ve bu durum büyük çaplı büyük kayıplara yol açabilir. Oynaklığı yüksek ve fiyat hareketlerinin etkin piyasalar varsayımı altında şekillenmeyişi bir yandan önemli bir sorun iken, diğer yandan fiyat hareketlerinin neye göre oluştuğu bilinmemektedir. Bir hisse senedi, döviz veya herhangi bir yatırım aracına ait fiyatları çeşitli göstergelere dayanarak kestirmek mümkün iken, söz konusu kripto paralara ait fiyat oluşumlarını tahmin etmek bir hayli zor.
Diğer taraftan kripto para alım satım platformlarına sahip ve müşterilere danışmanlık hizmeti sunan bunun üstüne bir de 1:10 kaldıraçlı alım satım imkânı sunan kurumların çoğalması daha da korkutucu. Bunun en temel sebebi yatırımcıya on katı işlem yapma şansı tanıyan 1:10 kaldıraçlı işlem yatırımcıları yatırım yaptığı kripto para üzerinden on katı kâr veya zarar etmesine sebep olmaktadır. Yani bu sistem ile bir yatırımcı 1.000 dolarlık bir işlem yaptığında 10.000 dolarlık işlem yapıyormuş gibi kâr veya zarar etmesine sebep olmaktadır. Bu durum yüksek oynaklığa sahip kripto paraların daha riskli hale gelmesi anlamına gelmektedir.
Bu sebepten dolayı söylenebilecek tek bir söz vardır ki bu da yatırımcıların daha temkinli ve dikkatli işlem yapmaları yönündedir. Aksi takdirde 1637 yılında yaşanan Lale Çılgınlığı ve bu tarihten 2008 Küresel Kriz dönemine kadar olan olayların tekerrür etmesi kaçınılmaz olacaktır.