Yüksek faiz oranları, ücretliler ve emekliler gibi gelir düzeyi sabit olan kesimleri olumsuz etkiliyor. Bu kesimler, enflasyonun artmasıyla birlikte satın alma güçlerinin azalmasıyla mücadele ederken, bir yandan da borçlanma maliyetlerinin yükselmesiyle karşı karşıya kalıyorlar.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz politikasını belirlediği Para Politikası Kurulu’nun (PPK) mayıs ayı faiz kararı, yüzde 50 seviyesinde sabit tutulması bekleniyor. Ancak bu sabitlik bile yüksek bir seviyede bulunuyor.
Geçen yılki genel seçimlerin ardından TCMB’nin politika değişikliğine gitmesiyle birlikte faiz oranları artırılmış, ancak bu durum bile bireysel kredilerin büyümesini durduramamış. En azından faiz oranlarının bu seviyelerde kalması beklenirken, halkın kredi ve kredi kartı borçlarına olan talebi devam ediyor.
Bireysel kredilerin büyük bir kısmını kredi kartları oluştururken, bu durumda kartlı harcamalarda yavaşlama hedeflense de gerçekleşmiyor. Kredi kartları, bireysel kredilerin yüzde 46’sını oluşturuyor. İhtiyaç kredileri ise yüzde 29, konut kredileri yüzde 15, taşıt kredileri yüzde 3 ve kredili mevduat hesapları yüzde 7.
Ancak yüksek faiz ortamında batık kredi riski büyüyor. Bankalar tarafından icra takibine alınan bireysel kredi ve kredi kartı borçları yılbaşından bu yana önemli bir artış gösterdi. Bu da, ekonomik dengesizliklerin bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.
Son olarak, Halkbank’ın esnaf ve sanatkârlara yönelik kredi faizlerini artırma kararı da dikkat çekiyor. Bankanın bu kararı, kaynak maliyetlerindeki artışı ve piyasa faiz oranlarını takip ettiğini gösteriyor. Bu durumda, esnaf ve küçük işletmeler de yüksek faizlerin etkilerini hissediyor.