Kozmik Albay: “Kozmik Oda kumpasında birileri hesap verecekse o birilerinin kim olduğu belli.”

Kozmik Albay:

https://www.youtube.com/watch?v=3bMD-evb0RI

Hande Karacasu: Emekli Kurmay Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü, Haberiniz.com ‘a hoşgeldiniz. Kozmik Albay kitabıyla, “Kozmik oda davasında ne oldu, Kozmik odada ne vardı ve ne arandı ?” sorularını ayrıntılarıyla anlattınız.

Bugün “kozmik oda operasyonunun” 11. yılı.

Yıl 2009, dönemin Başbakan Yrd. Bülent Arınç’a suikast yapacağınız iddiasıyla emniyet size operasyon yapıyor. Bu olay Kozmik odanın açılmasına bahane bir anahtar mı oldu?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: 19 Aralık 2009’da Ankara Çukurambar’da Bülent Arınç’a suikast yapacağımız iddiasıyla bana ve binbaşı arkadaşıma polis müdahale etti. Önce bizi tabir yerindeyse derdest ettiler, kelepçeleyerek üst araması yaptılar. Cebime bu esnada bir kağıt konuldu. Kağıtta 1424 Cd. Feza A yazıyordu. Savcı bunu sorguladığında bu adreste 36 daire olduğu ve 8 milletvekilinin daha bu adreste oturduğu tespit edildi ama nedense suikast iddiası Bülent Arınç üzerinden atılıyor. 17.30- 00.00 arasında üst ve araç aramamız yapıldı. Araç araması için bomba imha ekipleri geldi. Bırakın bombayı üzerimizde beylik silahımız yoktu, çakı bile yoktu.

Gece 00.00’dan sonra savcı olay mahalline gelip ev araması kararı verdi; sabah 05.00’ e kadar evimiz arandı. 05.00’te savcı bir takım dijital bilgiler ve belgelerle evden ayrıldı. Bizi serbest bıraktılar. 21-25 Aralık arasında normal mesaimize devam ettik.

25 Aralık’ta savcı, arama emriyle birlikte  görev yerimiz Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’na geldi. Kendisine sadece idari birimleri ve genel kullanım alanlarını arayabileceğini anlattık. 11 ve 16 nolu kozmik odalara giremeyeceğini belirttik.

Savcı Bilgili, kolluk güçleriyle birlikte geldiğini ve Kozmik odada arama yapabileceğini söyledi. Gergin dakikalar yaşandı. Savcı bu esnada sadece söylenilen yerleri aradı. Ancak gece 00.00’dan sonra bu kez aldığı yeni arama kararıyla Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi nöbetçi hakimi Kadir Kayan arama yapmaya geldi.

Hande Karacasu: Aramayı yapan Savcı Bilgi kimdir? Bu savcının bir özelliği var mı ?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Savcı Bilgili, 28 Şubat’ın da savcısı, kozmik odanın da savcısı, Ankara’ya bomba yüklü araç girmesi olayının da savcısı…

Hande Karacasu: Evet oldukça özel yetkili bir savcı. Kozmik oda ısrarı neden ? Ne vardı kozmik odada?

Erkan Büyükköprü: Kozmik oda, ülke yabancı güçler atarafından işgal edildiği durumda bu işgale karşı koyacak sivil teşkilatlanmanın planlarının yapıldığı ve bu planların muhafaza edildiği yer. Bu birimler arasında lojistik, haberleşme nasıl sağlanır bu bilgiler de mevcut.

Hande Karacasu: Siz bu planlamalar yapılırken hazırlık aşamasında görev aldınız ?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Tabi. Ankara Seferberlik Bölge Başkanı’ndan sonraki ikinci adamım.

Hande Karacasu: Size nokta atışı yaptılar o zaman. Bülent Arınç suikastı bahane, kozmik odanın  anahtarı bir nevi.

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Hedef ben değilim. Amaç, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı kozmik odalarına girmek. Bülent Arınç da buna bilerek ya da bilmeyerek alet oldu. Arınç, oranın ne olduğunu kendisi bilmeyebilir ama siyaseten bundan fayda sağladı. Eğer biliyorduysa zaten bunun adı başka bir şey.

Hande Karacasu: Bülent Arınç, Kozmik Oda olayının olduğu yıl, suikast iddiasına inandığını söylemişti, daha sonraki yıllarda ise böyle bir şeye ihtimal vermediğini söyledi.

Erkan Yılmaz Büyükköprü: 19 Aralık tarihinde Sayın Arınç Ankara’da değil. Manisa ve sonra İzmir’de. Bizim suikast yapacağımız iddia ediliyor, üzerimizde beylik tabancamız yok, suikast yapacağımız iddia edilen kişi o gün Ankara’da yok.

Sayın Arınç’ı kullandılar. 19 Aralık’ta olay oluyor. Arınç 21 Aralık’ta Ankara’ya dönüyor, emniyet müdüründen bilgi alıyor ve açıklama yapıp kamera kayıtları ve belgeleri gördüğünü, kendisine yönelik suikast yapılacağını Star Gazetesi’nden Şamil Tayyar’a anlatıyor.

Bize bilgi sızdırdığından şüphe edilen albayı takip görevi verildiği için bir sene içinde o bölgeye sıklıkla gittim. Ancak ömrüm boyunca Arınç’ın ikamet ettiği 1424 Cadde’de hiç bulunmadım. Savcıya da söyledim;” O cadde de tek bir kare görüntüm bulunsun. Suçlamaları kabul edeceğim” dedim.

Hande Karacasu: Sayın Arınç o dönem neden böyle bir şey yaptı, iddiaların doğru olduğunu düşündüğünü söyledi?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Dönemin MHP milletvekili, sonradan İYİ Parti kurucuları arasında da yer alan, rahmetli Hasan Hüseyin Türkoğlu benim yakın arkadaşımdı. Bülent Arınç ile bu konuyu görüşeceğini söyledi. Mecliste görüşmüşler, Arınç kendisine , “Bana yönelik bir şey olmadığını biliyorum ama siyaseten bunu kullanıyorum.”demiş. Hasan Hüseyin Türkoğlu vefatından önce Ahmet Takan’a verdiği röportajda da anlatmış bu olayı.

Sayın Arınç 40 yıllık ceza hukukçusuyum diyor, öyleyse daha ilk dakikada bunun bir kumpas olduğunu anlamış olması gerekirdi. Eğer 21 Aralık’ta Ankara Emniyet Müdürü ile görüştükten sonra ‘’Böyle suikast falan olmaz, ben Ankara’da değilim, adamlarda silah bile yok. Bizim sokağa girdiklerine dair tek bir kare görüntü, fotoğraf yok, böyle saçma şey olmaz, Türk Subayı devletin bakanına suikast yapmaz’’ deseydi FETÖ’cülerin önünü kesmiş ve Kozmik Odalara da girilmemiş olurdu.

Hande Karacasu: Kozmik Oda aramasına geri dönelim. 26 Aralık’ın ilk saatleri hakim Kayan geliyor kozmik odayı aramak için.

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Savcıyı sokmadığımız için hakim arama kararıyla geldi. Hakime de giremeyeceğini söyledik. Tabi gerginlikler yaşandı. Genelkurmay Başkanı o dönem İlker Başbuğ Paşa idi. Paşa, hakimi makamına çağırdı; sabah Başbakan ile görüşeceğini, kendisini bu gece Kozmik odaya sokmayacağımızı, gerekirse odayı mühürlemesini söyledi. Hakim odayı mühürledi. Biz de Türk milleti adına Genelkurmay Başkanlığı tarafından bize emanet edilmiş olan Kozmik odaların anahtar ve şifrelerini altını çizerek söylüyorum, sapasağlam ve kimseye açtırmadan, rahmetli Tümgeneral Selahattin Kısacık Paşa’ya teslim ettik.

Daha sonra gözaltına alındık. Savcı sorgusunda Bülent Arınç suikast iddiasıyla ilgisi olmayan ama savcının normalde bilmemesi gereken, görevimizle yani seferberlikle ilgili sorular sordu.

Hande Karacasu: Siz de kendisini uyardınız.

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Evet. Dedim ki, “Sayın savcım, sizin bunları biliyor olmanız bile suç. Bunları bilmemeniz gerekir, biliyorsanız da sormamanız gerekir; bunlar devletin gizli bilgileri.

Savcı Bilgili,” Aaa öyle mi? Tamam bakmıyorum bile” dedi. Yani tamamen kurgu, tamamen oyun.

Yaklaşık 4.5 saat ifade verdim. Bu arada yüzüm cama dönük ayakta duruyorum, savcı karşımda oturuyor; “ perdeleri kapatalım fotoğraf almasınlar” dediğimde Savcı Bilgili, “Burası cumhuriyet savcısının odası kim fotoğraf alabilir” dedikten bir kaç dakika sonra flaşlar patladı. Yazılı ve görsel basında her gün boy boy fotoğraflarım çıktı. Şimdi sakin anlatıyorum ama insan da derin izler bırakıyor.

Gece 03.00 gibi yedi kişiden 3 kişi nöbetçi hakimliğe sevk edildik. Mahkemede tabir yerindeyse helal süt emmiş bir hakime denk geldik ve bizi serbest bıraktı. Sonra ödülünü de aldı.

Hande Karacasu: Nasıl bir ödüllendirme bu ?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Ağır ceza mahkemesi üyeliğinden asliye ceza mahkemesi üyeliğine alındı. Hukuçular buna “rütbe tenzili” diyor!

Hande Karacasu: Savcı Bilgili’ye dönelim. Soruşturmanın seyrinde rolü ne oldu?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Savcı Mustafa Bilgili. Soruşturma yaklaşık 5.5 yıl sürdü. 2015 Mart’ta takipsizlik verildi. 4 yıl boyunca savcı Bilgili soruşturmayı bir türlü kovuşturmaya döndürmedi. Bizden sonra başlayan yüzlerce sanıklı ki hukuksuz olduğunun altını da çizeyim, yine başka bir kumpas dava Balyoz nihayete erdi, bizimki bitmedi.  Savcı Bilgili 4 sene iddianameyi yazmadı, yazacak bir şey de yoktu zaten.

Hande Karacasu: Sonra savcı değişiyor. Neden?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: 17-25 Aralık sonrası özel yetkili mahkemeler kapatıldı, anayasal düzene işlenen suçlar bürosu kuruldu. Dosya savcı Bilgili’den alınıp yeni büro hakimi savcı Sadık Bayındır’a verildi.

Hande Karacasu: Bu arada sizin de şikayetleriniz var. Ama siz polis-savcı-hakim kumpas üçgeninden bahsediyorsunuz. Sizin şikayetler yerini bulmuyor sanırım.

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Asılsız gazete haberleri ile ilgili yaptığım şikayet başvuru dosyalarının hepsi kapatıldı. Teknik ve fiziki olarak yıllarca hukuksuz bir biçimde takibe alındık.

Hande Karacasu: Resmen psikolojik şiddet, işkence.

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Öyle tabi. Artık evime ve arabama gizli girişleri önlemek için izler bırakacak kadar paranoyak olmuştum. İddianameyi yazın artık yargılayın diyoruz o da yok.

Hande Karacasu: Savcı Bilgili’ye ne oldu Albayım ?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Başka savcı yok gibi bütün kumpas davalarında o vardı Ankara’da. Davamız sonuçlandıktan sonra HSYK Başmüfettiş Ali Rıza Karakan’ı bizim dosyayı incelemesi için görevlendirdi. Rapor hazırlandı. Raporda davanın kumpas olduğu ortaya çıktı. Bu davada Ankara Başsavcı vekili Şadan Sakınan, soruşturma savcısı Mustafa Bilgili, arama kararlarını veren hakim Kadir Kayan, Hasan Şatır, Halit Dönmez, Selahattin Türkeli, Dündar Örsdemir, Nihal Uslu, Abdurrahman Bahçeçi, Halil İbrahim Kütük toplam 2 savcı ve 8 hakim ile ilgili açığa alınmaları ve haklarında işlem yapılması hususunda rapor düzenlendi. Kadir Kayan ve Halit Dönmez Yargıtay üyesi seçildiği için bunların haricindekilere soruşturma izni çıktı. Açığa alınan savcı Mustafa Bilgili de başına geleceği anlayıp kaçtı. 2016 Kasım’da tebdil-i kıyafet ve sahte bir kimlikle Ankara’da yakalandı. FETÖ üyeliği ile siyasal ve askeri gizli kalması gereken bilgileri elde etmekten 17 yıl 1 ay hapse çarptırıldı. Şimdi cezasını çekiyor.

Hande Karacasu: Peki ya hakim Kadir Kayan?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Yargıtay üyesi olduğu için meslekten ihraç edilmedi, meslekten çekilmeye davet edildi. Emekli oldu. Böylece meslekle ilgili hakları saklı kaldı. Yarın bir gün milletvekili bile olabilir.

Hande Karacasu: Kozmik odaya Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla en sonunda girildi. Nasıl oldu?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Savcı Bilgili, 2013 Şubat’ta mahkemeden yeni bir karar talep ediyor. Genelkurmay Karargahında adli emanetteki hard diski istiyor çözümlemesini yapacağını söylüyor. Gelişen bir durum yok, yeni bir bilgi ya da belge yok. Mahkeme hakimi de Nihal Uslu. 13 Mart’ta savcı Genelkurmay’dan yazılı talepte bulunuyor. O dönem Genelkurmay Başkanı Necdet Özel. Genelkurmay adli müşaviri Albay Muharrem Köse, izin verilmesi ya da verilmemesinin fayda ve mahsurlarını anlatıyor.

Muharrem Köse’ye parantez açalım. Köse, 15 Temmuz sonrası darbeye teşebbüs ve FETÖ üyeliğinden yargılanıp ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi.

Konuya dönelim, Necdet Özel de adli müşavirin verdiği bilgiler üzerine Özel Kuvvetler Komutanlığı ile toplantı düzenliyor ve Kozmik odada ne olduğunu soruyor.

Muharrem Köse’nin sonradan verdiği ifadeye göre, Özel Kuvvetler hard diskin içeriğini bilmediğini söylüyor. Özel Kuvvet komutanı içeriği bilmese de bunun çok gizli olduğunu bilir. Sonuç olarak kovuşturmaya dönmemiş bir dosyada gizli bilgileri ne savcının ne de hakimin görme yetkisi yoktur. Ancak hard disk savcıya veriliyor ve savcı hard diski aldıktan tam 9 ay sonra TÜBİTAK’tan bilirkişi talep ederek hard diski çözümleyeceğini belirtiyor.

Hande Karacasu: 9 ay bekliyor yani. Kim bu bilir kişiler?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Burak Akoğuz, Ebubekir Yalçınkaya.  Sonra 17-25 Aralık oluyor ve savcı Bilgili’den aldıkları hard diski çözümleyip savcı Bayındır’a teslim ediyorlar. Savcı Bayındır; “imaj nerede?” diye soruyor. Bilirkişiler onu imha edeceklerini belirtip vermiyorlar. Savcı Bayındır 3 gün süre tanıyor ve hard diski geri istiyor.

Hande Karacasu: Başka kopyalar alınmadan teslim alabiliyor mu?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Teslim alıyor. Ama Ebubekir Yalçınkaya’nın ifadesinden anlıyoruz ki savcı Bilgili görevden alınmadan önce zaten bu hard diskin çözümlemesini bir çok kez yapmış.

Hande Karacasu: Ama Savcı Bilgili, bilir kişiyi 9 ay sonra istedi dediniz?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: TÜBİTAK bilir kişisi Ebubekir Yalçınkaya ifadesinde , “Mart ayında, bilir kişi Ünal Tatar Ankara Adliyesi’nde bu hard diski çoğaltırken beni aradı yardım istedi gittim yardım ettim.” diyor. Çoğaltma cihazı incelendiğinde diskin 16-17 ve 21 Mart’ta kayıtlara geçirilmeden çoğaltıldığı ortaya çıkıyor. Yani savcı Bilgili , Ünal Tatar ile birlikte kayıt dışı olarak diski bir çok kez çoğaltmış.

Hande Karacasu: Ünal Tatar, Ebubekir Yalçınkaya, Burak Akoğuz… Bu kişilerin akıbeti nedir?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Yurtdışındalar, firardalar. Geçenlerde basına yansıdı; Ünal Tatar ABD’de bir üniversitede siber suçlarla ilgili ders veriyormuş. “Ne, nereden, nasıl  çalınır?” onu öğretiyor herhalde sonuçta uzmanlık alanı!

Hande Karacasu: Ya kozmik odada kasada adli emanetteki belgeler? Onlar da mı böyle ortalığa saçıldı?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: 2013 Eylül’de savcı Bilgili durmuyor, bu kez de kozmik odaya girmek için karar çıkartıyor. Necdet Özel Paşa dönemin Genelkurmay Başkanı izin veriyor, oda açılıyor.

Hande Karacasu: Bülent Arınç’a suikast iddiasını araştırmak için girmek istediler, içeride arama yaparken hangi kelimelerle arama yapıldı?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Hablemitoğlu cinayeti, Abdi İpekçi suikasti, Bahriye Üçok suikasti…

Hande Karacasu: Ne demek bu şimdi? Failleri TSK’da mı arıyorlar yani ?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Özel Kuvvetler Komutanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en seçkin birimidir ve en seçkin personel görevlendirilir. Kendime pay çıkartmak için söylemiyorum ama işleyiş bu. Bu insanların içinde faili meçhulleri aramak….

Hande Karacasu: Şanlı orduya hakaret!

Erkan Yılmaz Büyüköprü: Bu cümle bile hafif kalır.

Hande Karacasu: Size iki ismi sormak istiyorum. Kozmik oda dava sürecine ve size karşı tavırlarını öğrenmek istiyorum. Birincisi Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, ikincisi ise 2013 sonrası Genelkurmay eski Başkanı Necdet Özel.

Erkan Yılmaz Büyüköprü: 19 Aralık 2009’da bize müdahale edildi. Genelkurmay Başkanlığı’nın ilk açıklaması 23 Aralık; olaydan 4 gün sonra. Açıklamada da “ Bu albay ve binbaşının orada olma sebebi bilgi sızdırdığından şüphe edilen bir albay ile ilgili kendilerine verdiğimiz görevdir.” denildi.

Hakkımızı teslim ettiler. Ama keşke 20 ya da 21 Aralık’ta bu açıklamayı yapsalardı havuz medyası bizi o sırada linç etti. Zaman, Taraf sanki başka haber yok gibi asılsız iddialarla hep bizi yazdı.

İlker Paşa zamanında 2009-2010 yıllarında İlker Paşa ve Selahattin Kısacık Paşa dik durup belgeleri vermediler. 20 Ocak 2010’da savcı orayı mühürlediğinde hard diskin imajı Genelkurmay Karargahı’nda adli emanete alındı ki bunun meali şuydu;” ne savcının ne de polisin adli emanetine güvenmiyorum bunu size teslim etmem.” Yazılı belgeler de kozmik odada çelik kasada mühürlendi ve adli emanete alındı. Ne İlker Paşa ne Selahattin Paşa hiç bir belge ve bilgiyi vermedi.

Hande Karacasu: Ya Sayın Necdet Özel?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: 2013 itibariyle savcı Bilgili’nin önce hard disk çözümleme sonra da kozmik odaya giriş taleplerini yerine getirdi. Soruşturma kovuşturmaya dönmemiş CMK 125/2 maddesine göre ne hakimin ne de savcının o bilgilere erişmeye hakkı yok. İlker Paşa kanuna uydu ve kozmik odayı açmadı ama Necdet Özel Paşa gaflete mi düştü bilemiyorum kanunun gereğini yapmadı.

Hande Karacasu:  Albayım gaflete düştü diyorsunuz ama olaylar tekrar ediyor, Sayın İlker Başbuğ’u arayıp fikir danışamaz mıydı Sayın Necdet Özel?

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Bir Genelkurmay Başkanı’nın bu odaya soruşturma aşamasında kanunen ne savcı ne hakimin giremeyeceğini bilmesi gerekir. Belki de aradı İlker Paşa’yı bilemiyorum.

Hande Karacasu:  Şu an hem Sayın İlker Başbuğ’a hem de Sayın Necdet Özel’e cevap hakkı doğuyor.

Erkan Yılmaz Büyükköprü: Ben gaflete düştü diye ifade etmek istiyorum. Büyük laflar etmek ve başka şekilde yorumlamak istemiyorum. Her şey ortada sonuç olarak Kozmik odaya girildi. Birileri hesap verecekse o birilerinin kim olduğu da belli.

 

 

 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!