Medipol Mega Üniversite Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Uzm. Dr. Betül Mercan, “Kovid-19 enfeksiyonuna karşı aşı ile korunmak mümkün. Aşıların yüzde 100 koruyuculuğu olmasa bile aşı olan kişiler hastalığı daha hafif atlatıyor. Yüksek aşılanma sağlanan toplumlarda, ağır hasta sayısıyla hastaneye yatış oranının azaldığı ve yoğun bakımda yatış yüzdesinin düştüğü kanıtlanmış bir gerçek.” ifadelerini kullandı.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Uzm.Dr. Betül Mercan yaptığı açıklamada, Kovid-19 enfeksiyonuna karşı en etkin önlemin aşı olduğuna dikkat çekti.
Mercan, Kovid-19 enfeksiyonuna karşı aşı ile korunmanın mümkün olduğunu belirterek, “Aşıların yüzde 100 koruyuculuğu olmasa bile aşı olan kişiler hastalığı daha hafif atlatıyor. Yüksek aşılanma sağlanan toplumlarda, ağır hasta sayısıyla hastaneye yatış oranının azaldığı ve yoğun bakımda yatış yüzdesinin düştüğü kanıtlanmış bir gerçek. Bu nedenle Kovid-19 aşısı ile vücudun virüse karşı direncini oluşturup hastalığın vücuda etkilerini azaltarak bu virüsü yenebilmeyi amaçlıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Aşının uzun vadede yan etkilerinin bilinmediği için aşı olmak istemeyen kişilerin olduğuna işaret eden Mercan, şunları kaydetti:
“Günümüzün teknolojisi ile üretilen ve bugüne kadar üretilmiş olan her aşı için yan etki en fazla birkaç aylık bir süreci kapsar. Kovid-19 için üretilen tüm aşılar, sonrasındaki 3 aylık yan etki sürecinde izlenmiş ve gözlemler sonucu ağır yan etki bildirilmemiş. Ayrıca uzun vadede bahsedilecek yan etkiler hastalıklar için geçerli terimler olup Kovid-19 enfeksiyonunun yan etkilerinin aşıdan daha ağır ve çok farklı şekillerde olduğu ve olacağı da aşikardır.”
– “DNA’ya entegre olup değiştirebilmesi mümkün değil”
Mercan, mRNA aşılarının DNA’yı etkileyerek genetiği bozacak korkusuyla aşı yaptırmak istemeyenlerin olduğunu aktararak, aşıdaki mRNA’nın hücrenin sitoplazması içinde bulunduğunu, DNA’nın ise hücrenin çekirdeğinde olduğunu, bilimsel olarak çekirdekte bulunan DNA’ya entegre olup değiştirebilmesi mümkün olmadığını bildirdi.
Aşı ile ilgili teorilere bir yenisinin daha eklendiğini belirten Mercan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aşı ile bize çip yerleştirildiğini ve insanların izleneceğini düşünen bir kesim var. O yüzden aşı olmak istemiyorlar. Artık günümüz dünyasında insanlara entegre edilebilen radyofrekanslı çipler mevcut olup bunlar deri altına enjekte ediliyor ve yakın menzilde ancak takip edilebiliyor. Ancak bunu aşı ile verilen ufak bir partikül ile başarmak çok da mantıksal değil.”
Mercan, aşının kısırlık yaptığı iddiasının gündeme geldiğini anımsatarak, gerek yurt içi gerekse yurt dışı yapılan araştırmalarda aşının kısırlık yaptığına dair tek bir kanıt ve buna dair tek bir yayın yok olmadığını vurguladı.
Aşının iktidarsızlık yaptığıyla ilgili bilimsel hiçbir yayının da olmadığını da aktaran Mercan, sadece Kovid-19 enfeksiyonu geçirenlerde sonrasında iktidarsızlık yaptığına dair bilimsel yayınların mevcut olduğunu bildirdi.
Mercan, vaka sayılarının artmasıyla tekrar yasakların, kapanmaların gündeme gelmesinin ekonomik, sosyolojik ve psikolojik açıdan sorun yaratacağını belirten Mercan, “Öncelikle bilime güvenin. Kovid-19 aşımızı olalım ki kendimize, çevremize, ülkemize, geleceğimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirelim. Ayrıca maske ve mesafe kurallarına da uyalım.” ifadelerini kullandı.