Özgür Çelik
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Zeytin – Düşmez!

Zeytin – Düşmez!

0
Paylaş

Özgür Çelik’in “Zeytin – Düşmez” yazısı, toprağın ve zeytin ağaçlarının madencilik faaliyetleri ve hükümet politikaları nedeniyle karşı karşıya kaldığı tehdidi ele almaktadır. Yazar, bu meselenin yalnızca çevresel bir sorun olmadığını, aynı zamanda bir egemenlik ve bağımsızlık meselesi olduğunu vurgulamaktadır. Toprak altındaki zenginliklerin yabancı şirketlere satılması, yerel halkın yaşam biçimini ve kültürel bağlarını yok etme riski taşımaktadır. Ancak metin, halkın direnişini ve kararlılığını öne çıkararak, zeytin ağacının ve toprağın kolay kolay yenilmeyeceğini güçlü bir şekilde ifade etmektedir.

Toprağın altı sessizdir. Ama sessizliğe bakıp ölü sanmayın.

Toprağın altı, hesap tutar.

Toprağın altı hem ölülerin evidir hem hakikatin mezarı.

Ve bir gün gelir, o mezar açılır.

 

Şimdi, o mezarı kazıyorlar.

Altın için, demir için, nikel için, kömür için, lityum için…

Bu ülkenin damarlarını birer birer kesiyorlar.

Kimi ruhsatla, kimi “kamu yararı” kılıfıyla, kimi “enerji bağımsızlığı” palavrasıyla.

Ama işin özü şu: Toprağın üstündeki halkı susturup, altındaki serveti paylaşıyorlar.

 

Bu bir çevre meselesi değildir yalnızca.

Bu bir “zeytin ağacımeselesi değildir.

Bu, bir egemenlik meselesidir.

Bu, bir bağımsızlık meselesidir.

Bu, milletin toprağına kimin hükmedeceği sorusudur.

 

Meclis’ten geçen her yasa, artık bu halk adına değil, bu halkın sırtından geçiyor.

Komisyonlar değil, komisyoncular çalışıyor bu ülkede.

Stratejik maden” diyerek köylünün tapulu toprağına girmenin yolunu açıyorlar.

Taşırız ağacı,” diyorlar.

Hafızayı nereye taşıyacaksınız?

Gövdesine yaslanan nineleri, dalına salıncak kuran çocukları,

O yağla dua eden sofraları nasıl taşıyacaksınız?

 

Zeytin ağacını kolay kolay deviremezsiniz.

Altında büyüyen çocuklar vardır.

O ağaçlardan esen rüzgâr, ninniler taşır.

O sofralarda edilen dualar vardır.

O yağ, sadece ekmeğe değil, vicdana sürülür.

Zeytin, bu halkın alnından süzülen terin meyvesidir.

 

Yabancı şirketler madeni alır, millete sadece tozu kalır.

Suyun gider, ormanın gider, arıcılığın, hayvancılığın yok olur.

Ama ekrana çıkan vekiller, rapor okur gibi konuşur.

ÇED alınmıştır,” der.

Eşdeğer arazi oluşturulacaktır,” der.

Yerli üretim desteklenecek,” der.

Yani diyecek ki: Sizi kandırmaya devam edeceğiz.

 

Ama bu millet kandırılmaktan yoruldu.

Artık gözünde ne vekilin sözü var, ne bakanın siması.

Bu millet, o ağacın köküne bakar.

Kökle tutunmuş olanı bilir, köksüzü sezgisiyle ayıklar.

 

Ve şimdi biz buradayız.

Bir ağacın gövdesi gibi dimdik.

Bu toprağın köylüsü, işçisi, üreticisi olarak buradayız.

Zeytinliği için dikenli telle dövülen köylü burada.

Tarım için direnen muhtarlar burada.

Toprağı için mahkemeye dilekçe veren kadınlar burada.

 

Zeytin dalını elinden alanlar barışı da götürür.

Zeytin ağacını kökünden sökenler, milleti köksüz bırakmak ister.

Ama başaramayacaklar.

Çünkü biz gölgesiyle büyüdük o ağacın.

Biz o dalların altında kucaklandık,

Biz o yağla doyduk,

Biz o ağaçla ayakta kaldık.

 

Zeytin, sadece ağaç değildir.

Zeytin, halktır.

Ve halk, öyle kolay devrilmez.

 

Bir gün bu halk soracak:

Bu kanunu kim çıkardı?

Bu ruhsatı kim imzaladı?

O dozeri kimin emriyle sürdünüz bizim ağacımıza?

 

O gün geldiğinde, bu halk defteri açacak.

Ve sadece çevreyi değil, vicdanı kirletenleri de yazacak.

Çünkü mesele sadece doğa değil…

Mesele, milletin toprağında kimin hüküm sürdüğüdür.

 

Unutmayın…

Bir milleti yok etmek için toprağını almak yetmez.

O toprağın üstündeki ağacı kes,

Altındaki madenini sat,

Ve karşısında susan bir halk yarat…

İşte en tehlikelisi budur.

 

Ama biz susmayacağız.

Zeytin susmaz.

Toprak susmaz.

Vicdan susmaz.

Ve bu halk, bir gün dirilir.

Zeytin dalıyla değil, yumruğuyla gelir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!