AKP hükümetleri, Devletin her kurumunu: sınama-yanılma metodu ile yönetmeyi denedi. Fakat hiç biri istediklerini ve amaçlarını karşılamadı.
Hukukla oynadılar: Anayasa’nın, temel haklar ile verdiği kararı: “Kabul etmiyorum. Saygı da duymuyorum” feryadıyla karşıladılar. Oysa; Anayasa’ya bireysel başvuru hakkını da Anayasa üyelerinin atamasını da kendileri yapmıştı.
İhale yasasını en az on, ihale yönetmeliğini de yine en az yüzden fazla değiştirdiler. Yine de beklenen randımanı alamadılar.
Her okulu İmam-Hatip yapmak için eğitim sistemiyle oynadıkça oynadılar. Kendi ideolojilerini öğretebilmek için idareci atama yönetmeliğinden, programların içeriğine kadar her şeyi değiştirdiler.
Kesmedi.
Küçücük beyinleri daha iyi yönlendirmek için 66 aylık çocukları okullu yaptılar.
Sabahın köründe: Beyinleri yatakta kalan çocukların vücutlarını: okula göndermeyi de EĞİTİM sandılar.
Adı üstünde çocuk bunlar. Okulların alt yapısı da fiziki yapısı da bu çocukların eğitim almasına uygun değildi.
Ama olsundu.
Biz yaparsak olurdu. Nitekim de olmuş gibiydi ki; sosyal medyada bir haber patladı: “Eğitim sistemi sil baştan değişecek. 5 3 4 sistemine dönülecek.”
Nereye dönerlerse dönsünler. Niyet hayır olmadıkça; akıbet hayır olmaz.
Bu süt kuzusu çocukları, uykulu gözlerle servislerde, bisikletlerin arkasında, analarının ellerinde okul yollarına düşürüldüler.
Emekli olabilmenin 65 yıla çıkarıldığı bir sistemde: pantolonunu düğmesini çözemeyen bu yavrular; okullu yapıldılar.
Çocuklar bununla da kalmadı. İnanın ödev yükünün altında ezim ezim ezilmekteler. Geleceğe nefret ve kinle bakarak büyümekteler.
Hele özel okullar! Rekabet denen acımasız yarışın dişlileri arasında suları sıkılmakta, bir posaya dönüştürülmekteler. Parklarda zaman zaman görebildiğim (Ödev yüzünden görünmüyorlar ki) bu yavrulara: “Okulu seviyor musunuz?” diye sordum. İkisi hariç tamamı; “Nefret ettiklerini ve okulların yıkılması için dua ettiklerini söylediler.”
Görün, başarınızın geldiği noktayı. Nefretle dolu bir eğitimin içinden çıkmaya çalışan bu yavrulardan; nasıl bir ilim-bilim adamı bekleyebiliriz? Üniversite sınavlarında her yıl artan “SIFIR” çeken sayısının izahı burada saklıdır.
Emekli bir öğretmen olarak; ödev sisteminin gözden geçirilmesini özellikle de ÖZEL OKULLARIN bu alanda daha etkin denetlenmesi gerekir diye düşünmekteyim.
Agrasif, sinirli, yarına güveni olmayan; çocukluğunu yaşayamayan bir nesilden; neler beklediğinizi sanıyorsunuz?
Teknoloji ve bilgisayar sistemi, zaten pek çok şeyi çocuğa öğretmektedir.
Az ödev! Bol oyun. Okulu seven, pazartesiyi iple çeken nesillere ihtiyacımız vardır.
Esen kalınız.
NOT: Maksadımız eleştiri değil. Heder olan bir neslin kurtarılması ve göz bebeğimiz yavrularımızın daha iyi eğitim alması içindir.
nazim-peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı