Bu köşe yazısı, başı derde giren kişilerin kendilerini kurtarmak için sıklıkla kullandığı “Sen benim babamın kim olduğunu biliyor musun?” sözünü ele almaktadır. Yazar, bu ifadenin bir dokunulmazlık hissi sağladığını ve genellikle kişinin babasının iktidara yakın bir iş adamı, bürokrat veya siyasi figür olmasından kaynaklandığını öne sürmektedir. Ayrıca, bu kişilerin yasalara uyanlardan ziyade güçlü partili tanıdıklara veya nüfuzlu akrabalara güvendiği bir toplum düzenini betimlemektedir. Metin, bu tür bir kayırmacılığın olduğu bir ülkede adalet sistemine olan inancın sorgulanmasını ve polisin bile yasalar ile güçlü kişilerin istekleri arasında kalmasını ironik bir dille ifade etmektedir. Sonuç olarak, metin, güven ve ayrıcalık arayanların hukuk devleti iddialarına inanmaması gerektiğini vurgulayarak eleştirel bir bakış açısı sunmaktadır.
Başı derde girenler kendilerine değil babalarının kim olduğuna güvenirler. Ve kendilerini kurtaracağına inandıkları şu sihirli sözü söylerler: “Sen babamın kim olduğunu biliyor musun?” Müneccim olmadığınıza göre şu yanıtı verirsiniz: Babanı ben değil onu bilse bilse anneniz bilir. Bir iki aday varsa sorun kolay, yapılır bir DNA testi babanın kim olduğunu belli olur. Yok aday listesi uzarsa işiniz zor. Anneniz mahalle kasabıyla mı, manavıyla mı, tüpçüyle mi, sütçüyle mi, kargocuyla mı, yoksa ilk görüşte adını bile bilmediği birisiyle mi yasak aşk yaşadı ve meyvesi siz oldunuz. Tabi bu adaylar olsa kimse demez paçası sıkışınca babasının bunlardan bir tanesinin olduğunu. O zaman size bu güven ve dokunulmaz duygusunu veren babanız çok mühim görevli birisi olmalı. İktidara çok yakın bir iş adamı veya iktidar bürokratları, vekilleri, bakanlarından biri olabilir. Böylesi bir durumda size havada karada denizde hatta uzayda bile kimse hesap size soramaz. Görevini yaptığı için polis ve gazeteciye hadlerini bildirirsiniz. Bir partilinin oğlunun şikâyeti üzerine karakolda hazır ol durumunda bekletilen polisler içinde suçlu ararsınız kameralar önünde. Sonra o polisler yasalar ve babalar arasında seçim yapmakta zorlanırlar yukarı tükürsem bıyık aşağı tükürsem sakal diyerek…

Bir de babasına değil partili tanıdıklarına güvenenler var ki sayıları son yıllarda oldukça arttı. Sihirli sözcükleri benim Ankara’da yok yüksek yerlerde tanıdıklarım var, ya da ben iktidar partimizin teşkilatlarında görev yapmış birisiyim. Ararım sonra haritadan yer beğenirsiniz.
Ülke babası ve dayısı olanlar cenneti oldu. Babanız yoksa dayınızda mı yok? Yoksa ne diye burası hukuk devleti yargı bağımsız diyenlere inanırsınız temiz kalpli kardeşim.