76 yaşında nefes alır gibi yazıp çizmesem yaşadığımın farkına varmıyorum.45 öykü (Yalnız Ağaç) ve 232 şiirden oluşan (Yalnızlığın Ayak Sesleri) eserlerimi iki kitap olarak bastırmak için bir yayıncıya başvurdum. Ertesi gün yazdıklarım kabul edildi. Bu kadar hızlı dönüşü beklememekte haklıymışım. Öykü kitabım Yalnız Ağaç bir roman gibi tanıtılmış, sonra düzeltirdim… 3/7 gün arasına kargoya verilir denilen kitaplar henüz hiçbir alıcıya ulaşmadı. Her gün sosyal medyada duyurulan “Kitaplarınızı Biz Basalım” sahtekarları faaliyetlerini sürdürüyor sorumsuzca.
En yakın dostum “Hocam sen Türkiye’de değil İtalya ve Fransa’da yaşamalıydın” dedi. Maalesef haklı, birkaç örnekle anlatayım.
Selçuk Üniversitesi Yerleşkesinde, belki de Türkiye’de ilk kez birlikte şiir ve karikatür sergisi açtım. Konya Gazeteciler Cemiyeti ve İletişim Fakültesinin ilk ve son kez düzenlediği yazılı ve görsel medyada yılın çalışanlarına ödüller verilecekti. Kameramana kadar verilen ödüller içinde sadece karikatüristlere ödül yoktu. Konya’da günlük siyasi karikatürler çizen birisi olarak itiraz ettim ve Yerel Basında yarışmaya rakipsiz katıldım.(Ulusal medyaya duyuru yapmaya zaman olmadı) Doğal olarak hayatımdaki ilk ve son ödülümü aldım. Bazı ileri geri zekalılar sırıtarak, “Tabi sen alacaksın, başka çizer mi var?” dediler. Türkiye’nin en büyük şehirlerinden Konya’da tek rakibim olmaması benim değil şehrin ayıbı olmalı. Sergi açılışımı Şair ve Yazar Yavuz Bülent Bakiler yaptı, bana, “Burada seni kimse anlamaz, İstanbul’da olmalısınız” dedi. Bazı nedenlerle İstanbul’a gitmedim. Birkaç yıl sonra aynı mekânda yine şiir ve karikatür sergimi açtım. İletişim Fakültesi kamerası giriş katta Su Sempozyumu’ndaki boruları çekerken beni görmezden geldi. İletişim Fak. Dekanı Hukuk Prof.’una durumu anlatırken verdiği yanıt tam bir kara mizah örneğiydi. Muhterem Dekan “Biz her yer ve her şeye kamera gönderemeyiz” dedi. Karikatürün en etkin iletişim aracı olduğunu bilmeyen İletişim Dekanı prof.’a “Keşke karikatür yerine karpuz sergisi açsaydım ilginizi çekerdi” dedim…
İkinci vukuatım(!) son 25 yılımı tüm öğrencilerimin genç kız olduğu Fakültede yaptım. 1972’den beri karikatür çizen biri olarak birikimlerimi Atatürkçü Milliyetçiler için bedava karikatür kursu vermek istedim.25 yılda başıma gelmeyen iki ay dolmadan geldi. Genç kızlardan birisini rahatsız etmişim. Daha önce böyle bir durum yaşandığı için sorgusuz sualsiz infaz edildim.
76 yaşında nefes alır gibi yazıp çizmesem yaşadığımın farkına varmıyorum.45 öykü (Yalnız Ağaç) ve 232 şiirden oluşan (Yalnızlığın Ayak Sesleri) eserlerimi iki kitap olarak bastırmak için bir yayıncıya başvurdum. Ertesi gün yazdıklarım kabul edildi. Bu kadar hızlı dönüşü beklememekte haklıymışım. Öykü kitabım Yalnız Ağaç bir roman gibi tanıtılmış, sonra düzeltirdim… 3/7 gün arasına kargoya verilir denilen kitaplar henüz hiçbir alıcıya ulaşmadı. Her gün sosyal medyada duyurulan “Kitaplarınızı Biz Basalım” sahtekarları faaliyetlerini sürdürüyor sorumsuzca. İçlerinde dürüst olanlarda bu suçlamadan şikayetçi… Bütün dizi ve filmler holding patronlu aşiret ağalı. Millet gına geldi… Ciddi yayıncılar ön eleme yapıp kurul oluşturduktan sonra değerli bulduklarını yayınlamalı.