Bu alıntı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) seçim sonuçlarını değerlendiren ve Ersin Tatar’ın kaybetmesiyle Tufan Erhürman’ın yeni cumhurbaşkanı olmasını analiz eden Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu’na ait bir metindir. Yazar, Tatar’a yönelik Türkiye’den gelen desteğin seçim sonucunu olumsuz etkilediğini öne sürerek, Erhürman’ın Türkiye ile işbirliği vurgusunu doğru bulmaktadır. Metin ayrıca, Devlet Bahçeli’nin KKTC’nin Türkiye’ye ilhakı önerisini eleştirerek, geçmiş iktidarların Rauf Denktaş’ı Annan Planı sürecinde yalnız bırakmasını ve KKTC’nin uluslararası alanda tanınmaması sorununu gündeme getirmektedir. Son olarak, yazar, hem güney hem de Kuzey Kıbrıs’ın Siyonist işgal planı tehlikesiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunarak, bağımsız Türk devletlerinin KKTC’yi tanıması gerektiğini savunmaktadır.
KKTC’de seçimi Ersin Tatar kaybetti. Seçim çalışmalarına bakınca Cumhur ittifakının aleni güya desteğini verdiği Tatar’ın kazanması sadece beka sorunu algısına bağlıydı ve KKTC seçmeni böyle bir risk faktörü olduğuna inanmadı. Türkiye’den Tatar’a destek için gidenlerin pek de olumlu etkiler yaptığı söylenemez. Yavuz Bingöl ve Süleyman Soylu ile yürütülen bir seçim kampanyasından olumlu sonuçlar beklemek abesle iştigaldi.
Seçimleri muhalefet kazandı. Tufan Erhürman KKTC Cumhurbaşkanı oldu. İlk açıklamaları beka sorunu beklentisini boşa çıkardı. Akparti cephesi ve Sayın Erdoğan da Erhürman’ı tebrik etti. Bir tek Sayın Bahçeli acilen meclisin toplanıp KKTC’nin Türkiye’ye ilhakı doğrultusunda karar almasını önerdi.
Adama sorarlar, bunu 25 yıldır niye hayata geçirmediniz diye…
Biz yıllardır söylüyoruz. 1996’da Türkiye Yazarlar Birliği genel başkanlığım sırasında Türkçenin 4. Uluslararası Şiir Şölenini KKTC’de düzenlememizin bir nedeni dünyanın Türkçe konuşulan her bölgesinden gelen şair ve yazarlarla KKTC’nin tanınması yolunda kültürel zemini hazırlamaktı.
ABD, İngiltere, Almanya, BosnaHersek, Bulgaristan, Yunanistan gibi batılı ülkelerden Türk şairler katıldığı gibi bütün Türk Cumhuriyetlerinden de geniş bir katılım oldu. Sayın Rauf Denktaş hem katıldı hem destekledi.
Fakat Türkiye ikibinli yıllarda Denktaş’ı yalnız bıraktı. Hele bir Annan Planı dayatması vardı ki evlere şenlik. Korkunç bir akıl tutulması idi. Denktaş’ın neler çektiğine, nelere katlandığına bizzat şahit olduk.
Geçen onca yıl boyunca hiçbir müspet adım atılmadı, biraz su, biraz saray dışında…
Türk Cumhuriyetleri bile KKTC’yi tanımadı, Türkiye de sanki 1974 çıkarmasına nedamet duyuyor gibiydi. Daha doğrusu edilgen dış politik figürler…
Şimdi yapılacak ne var? Seçim oldu ve bariz farkla Tufan Erhürman Cumhurbaşkanı oldu. Bence Türkiye’de Apo’ya bile kurucu felsefe yakıştırması yapanların KKTC’nin yeni başkanından bunu esirgemeleri anlaşılır bir şey değil.
Bundan sonra olacaklar, KKTC kadar Türkiye Cumhuriyeti devletini de ilgilendiriyor. 25 senedir KKTC ne bir İslam ülkesi ne Türk devletlerinin herhangi biri tarafından tanınmadı. Bugün güneyde korkunç silahlanma var, adalardaki gibi… Ayrıca hem güney hem kuzey için siyonistlerin Kıbrıs’ı işgal ya da Filistin’e alternatif vatan olarak tarihsel hedefleri dikkate alınmalı. Güneyin silahlanması büyük tehlike! Siyonist heveslere dikkat!
KKTC yeni Cumhurbaşkanı sayın Tufan Erhürman’ın seçilir seçilmez yaptığı açıklamayı da doğru buluyorum. Türkiye’siz olmayacağını ifade etmesi ve devlet geleneğimizden bahsetmesi yerindedir. İstişareye de işaret etti. Yeni KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Ergürman’ı kutluyor, başarılar diliyorum. Annan Planından beri sayın Rauf Denktaş’a acılar yaşatanların KKTC’yi destekliyormuş gibi roller yapıp Türkiye’deki sorunsallığı oraya taşımak istemelerinin sonucundan da ders çıkarmalarını tavsiye ediyorum.
Cengiz Topel’in şehit olduğu günden beri haykırıyoruz ve haykırmaya devam edeceğiz:
Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacak!
Evvelemirde bağımsız Türk Devletlerinin KKTC’yi tanıması sağlanmalıdır. Yeni bir aksakal ile elbette.
Ve dönemin iktidar sorumluları, Annan Planını destek tavrından ve Merhum Denktaş’a yaşattıklarından ötürü nedamet duyduklarını itiraf etmelidirler.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin artık basiretle yönetilmesi gerekir. Zira Kıbrıs, güneyiyle ve kuzeyiyle siyonist bir işgal planına maruzdur.