Atsız Burucu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yalnızlığın İçinde bir Kral ve Krallığın Çorak Bahçesinde Düşünceler

Yalnızlığın İçinde bir Kral ve Krallığın Çorak Bahçesinde Düşünceler

0
Paylaş

Atsız Burucu’nun bu köşe yazısı, bilginin getirdiği yalnızlık teması üzerine odaklanmaktadır. Yazar, aydınlanmanın bedeli olarak yalnızlaşmayı ve cehaletin sunduğu konforun aksine, gerçeği görmenin zorluklarını ifade eder. Bilgiyi, kitlelerin “zincirinde sürünmektense” yalnızlığın tahtına oturmak olarak tanımlayan metin, bireyin iç dünyasındaki değişimleri ve yıkımları da ele alır. Hayatta değişmez sanılan inançların ve değerlerin zamanla yok oluşunu vurgularken, bu yıkımların aslında yeni bir benliğin tohumları olduğunu ve insanın her kaybın ardından yeni bir hakikat keşfettiğini öne sürer. Sonuç olarak, metin yalnızlığın bir onur meselesi olduğunu ve bireyin bu yolculuğun sonunda içsel bir huzura ulaşabileceğini belirtir.

 

Bilmenin Bedeli

İnsan ne kadar çok bilir ne kadar çok farkına varırsa o kadar yalnızlaşır. Cehalet, bir uyuşturucu gibidir; sorgulamayan, acıdan da muaf olur. Ama gerçeği görenin uyku hakkı yoktur. Dünyanın geri kalanı kendi küçük masallarında avunurken, düşünen insan o masalları yıkmanın bedelini öder.

 

Taht mı, Zincir mi?

Göçük olmak, yalnızca ağırlığın altında kalmak değil, anlaşılmamayı da göze almaktır. Ve bazen yalnızlığın tahtında oturmak, kalabalıkların zincirinde sürünmekten daha soyludur. Çünkü bilmek, çoğu zaman yalnızca susulacak bir hakikate sahip olmaktır.

 

Kırılan Heykeller

Ben, içimde ebedî sandığım nice inançların, kutsalların, uğruna ölümü göze aldığım davaların çürüdüğünü gördüm. Hayatta değişmez sandığımız her şey —sevgilerimiz, alışkanlıklarımız, değerlerimiz— er geç yıkılır. Zaman, insanın içinde heykeller kırar. Ve bir gün dönüp bakarsın: Kendini var eden direklerin çoğu yerle bir olmuş.

 

Yıkıntıların Altındaki Hakikat

O yok oluşlar, birer yenilgi değil, başka bir benliğin tohumlarıdır. İnsan, her yıkıntının altında başka bir hakikat bulur. Her kayıp, içe kapanan bir devinim yaratır; insanın kendini yeniden yoğurduğu sessiz bir fırın gibi… Ve bu fırında pişen şey, artık eskisi değildir.

 

Asude Bahar Ülkesi

Hayat, yalnızca elimizde kalanlarla değil; elimizden alınmış olanların bıraktığı izlerle şekillenir. Yalnızlığın kralı olmak, kalabalığın kölesi olmaktan daha onurludur. Ve belki de bütün bu yolculuğun sonunda, insanın vardığı yer, Yahya Kemal’in dediği gibi, “âsûde bahar ülkesidir bir rinde.”

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!