“Erkeğin Sessizliğini Okumak” adlı metin, bir erkeğin sessizliğinin ve dışarıdan anlaşılamayan dünyasının ardındaki psikolojik nedenleri ve içsel mücadeleleri ele almaktadır. Kaynak, erkeğin suskunluğunun genellikle bir yenilgi değil, kimsenin bilmediği bir direniş biçimi olduğunu vurgular. Ayrıca, erkeklerin duygularını gizlemeyi, güçlü durmayı ve başkalarının yükünü artırmamayı bir erdem veya görev olarak gördüğünü açıklamaktadır. Metin, erkeğin yorgunluğunu güçle kapattığını, tartışmayı bırakmasının kabulleniş olabileceğini ve “İyiyim” demesinin aslında yardım istemeyi bilmediği anlamına gelebileceğini belirtir. Erkeğin psikolojisini anlamanın, sözlerinden çok sakladığı yerleri okumakla mümkün olduğu sonucuna varılır.
Bir erkeğin dünyası dışarıdan bakıldığında çoğu zaman anlaşılmaz. İçeride ise sessizlik sandığın kadar sessiz değildir; göğsünde biriken yüklerin gürültüsü vardır. Bir erkek kendini anlatmayı değil, dayanmayı öğrenir; sevilmeyi değil, sağlam durmayı görevi sayar. Bu yüzden çoğu zaman anlaşılmaya değil, idare etmeye yönelir. Onun suskunluğu yenilgi değil; çoğu zaman kimsenin bilmediği bir direniş biçimidir.
- Yorgun olsa bile dimdik duruyorsa, güçlü olduğu için değil, kimsenin yükünü artırmak istemediği iç
- Derdini söylemek yerine susuyorsa, duygusuzluğundan değil, kimseyi zorlamamayı erdem sandığı iç
- Bazen kabuğuna çekiliyorsa, uzaklaştığı için değil, toparlanacak güvenli bir köşe aradığı iç
- Neşesi dalgalanıyorsa, kararsızlığından değil, içindeki fırtınayı tek başına dindirmeye çalıştığındandı
- Zaman zaman sert görünüyorsa, saldırganlığından değil, incinmeyi saklamayı öğrendiği iç

Bir erkeğin psikolojisi çoğu zaman sükûtla yazılır, yüksek sesle değil.
Eğer tartışmayı bırakıyorsa bu barış değil, kabulleniştir.
Onun “İyiyim” demesi çoğu zaman “Yardım istemeyi bilmiyorum” demektir.
Uzaklaştığında ilgisini kaybettiği için değil, senin göremediğin savaşları verdiği içindir.
Gülse bile gözleri yorgunsa, yorgunluğunu güçle kapatmaya çalışıyordur.
Sessizleştiğinde umursamadığı için değil, kendini duyulmamış hissettiği içindir.
Onun sadakati yüksek sesli değildir ama acı çekse bile derinden akar.
Konuşmak yerine daha çok çalışıyorsa, ona hissetmek değil, tamir etmek öğretildiği içindir.
Kaos içinde sakin kalıyorsa bu kopukluk değil, hayatta kalma içgüdüsüdür.
Duygularını göstermeyi bırakıyorsa, kimse bunu yapmanın güvenli olduğunu ona göstermediği içindir.
Sevdiğinde, hiç göstermediği parçalarıyla bile her şeyi verir.
Sessizliği dikkatle dinlersen, içinde birikenleri görürsün. Erkek, çoğu zaman başkalarının yaslanacağı duvar olmayı görev bilir; ama o duvarın da kimi geceler çatladığını kimse fark etmez. Onu anlamak, sözlerinden çok sakladığı yerleri okumayı bilmekle başlar.