Atsız Burucu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. En Sessiz Yıkım: Sinsi İnsan

En Sessiz Yıkım: Sinsi İnsan

featured
0
Paylaş

Bu deneme yazısı, doğrudan çatışmaya girmek yerine gizli ve kurnaz yöntemlerle çevresindekilere zarar veren sinsi bireylerin toplumsal dinamiklerini analiz etmektedir. Yazara göre asıl yıkım, gürültülü tartışmalardan değil, nazik görünen maskelerin ardına saklanan ve güveni damla damla tüketen sessiz müdahalelerden kaynaklanır. Bu tür insanlar; iş yerinde, aile içinde veya arkadaş ortamlarında suçlayıcı ifadelerden kaçınarak ancak manipülatif imalarla bağları koparma yoluna giderler. İlişkilerdeki bozulmalar genellikle sisteme veya zamana yorulsa da asıl nedenin bu kişilerin yarattığı görünmez tahribat olduğu vurgulanmaktadır. Sonuç olarak kaynak, açık düşmanlıktan ziyade dostane bir tavırla sergilenen sinsi davranışların insan ilişkilerini içeriden nasıl çürüttüğünü çarpıcı bir dille açıklamaktadır.

 

Hayatta en çok zarar verenler, yüksek sesle konuşanlar değildir.

Bağıranlar, çağıranlar, kapıyı çarpıp gidenler de değildir.

Asıl yıkım, sessizce dolaşanlardan gelir.

Sinsi insan bağırmaz.

Kavga çıkarmaz.

Açık düşmanlık etmez.

Güler.

Hâl hatır sorar.

Çay koyar.

“Ben kimseyi kırmak istemem” der.

Ama bulunduğu her ortamda; işyerinde, ailede, sosyal çevrede ipleri yavaş yavaş söker.

İşyerinde başlar:

Bir toplantıda “Ben sadece ek bilgi vereceğim” diye söze girer.

Bir cümle bırakır ortaya: “Yanlış anlaşılmak istemem ama…”

Kimse fark etmez ilk anda.

Ama ekipte bir soğukluk olur.

Birileri geri çekilir.

Birileri savunmaya geçer.

Güven, fark edilmeden incelir.

Sonra aileye sızar.

Aile sofralarında yüksek ses yoktur.

Ama cümleler dikkatle seçilir.

Bir bakış yeterlidir. Bir iç çekiş…

“Ben kimseyi suçlamıyorum.”

“Sadece üzülüyorum.”

Ve bir süre sonra:

Anne susar. Baba geri durur.

Kardeşler birbirine mesafe koyar.

Kimse kavga ettiğini hatırlamaz.

Ama herkes kırgındır.

Sosyal çevrede ise işler daha da sinsidir.

Dostluklar çatlamaz; gevşer.

Toplu kahveler azalır.

Telefonlar seyrekleşir.

Davetiye geç gelir.

Mesajlar kısa kalır.

Herkes birbirinden şüphe eder ama kimse “neden?” diye sormaz.

Sonra bir gün biri çıkar ve der ki: “Biz eskiden ne kadar samimiydik.” Değildiniz. Sadece sinsiye isim koymamıştınız.

Çünkü sinsi insan, zehrini tek seferde vermez.

Damla damla akıtır.

Bir yerde güvensizlik, bir yerde kırgınlık, bir yerde sessizlik bırakır.

Ve en tehlikelisi şudur: Herkes suçluyu yanlış yerde arar.

İşyerinde verimsizliği sisteme bağlarlar.

Ailede kopuşu zamana.

Sosyal çevrede uzaklaşmayı “hayatın koşuşturmasına“.

Oysa gerçek neden, hep masum görünen bir yüzün arkasındadır.

Sinsi insan bağırmaz.

Ama bulunduğu her yerde insan ilişkilerinin kemiğini sessizce kemirir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!