Bazen, geçmişteki acılardan kaçarken, geleceğin belirsizliklerine düşer insan. Ve o boşlukta, hiçbir şeyin anlamı yokmuş gibi gelir. Ne geçmiş ne de gelecek… sadece bir an, ama o an da kaybolur. Ne dert ne de sevinç gelir. Bazen, hayat sadece bir boşluktan ibaret gibi görünür.
Bazen, her şey yolunda gibi görünürken, içinizde bir şeyler eksik olur. Bir ağırlık, bir boşluk. Sanki her şeyin bir anlamı kalmamış gibidir. Yediğiniz yemek bile tatsız gelir, konuştuğunuzda sesiniz bile tanıdık gelmez. Ne sevinç var içinizde ne de hüzün. Arada bir yerde, ama hangisinde olduğunuzu bilemezsiniz. Ne ileriye bakarsınız ne de geriye.
Bugün öyle bir gündeyim ben. Ne büyük bir acı var ne de derin bir üzüntü. Ama bir şeyler eksik. Her şey normal, ama bir yanımda sanki bir şeyler bozulmuş gibi bir his. Geçmişin acıları da değil, geleceğin kaygıları da değil. Sadece… bir boşluk.
O kadar yabancı bir his ki, ne yapacağınızı bilemezsiniz. Beklersiniz, ama beklediğinizin ne olduğunu da bilmezsiniz. Bir şeyler olacak gibi hissedersiniz, ama o bir şeyin ne olduğu konusunda hiçbir fikriniz yoktur. Korku mu, endişe mi, belirsizlik mi, bir tür kaybolmuşluk mu? Ne olduğunu anlamadan, gün geçer.
Bir şeyler eksik olur bazen. Hayatın neşesinden, ruhun huzurundan… ve insan, bu eksikliği, o boşluğu yaşarken neyi beklediğini bile anlamaz.
Bazen, geçmişteki acılardan kaçarken, geleceğin belirsizliklerine düşer insan. Ve o boşlukta, hiçbir şeyin anlamı yokmuş gibi gelir. Ne geçmiş ne de gelecek… sadece bir an, ama o an da kaybolur. Ne dert ne de sevinç gelir. Bazen, hayat sadece bir boşluktan ibaret gibi görünür.
İşte ben bugün, o boşluğun içinde kaybolmuş gibiyim.