Atsız Burucu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Bilmiyorum…

Bilmiyorum…

0
Paylaş

İçimde kalan son sızıysa… Sadece bir buçuk yaşına kadar görebildiğim, Sonra kaderin karanlığına karışan genetik başarım torunum. Bir yerlerde yaşıyor… Bir yerlerde nefes alıyor… Ve bu bilgi, Bütün yaralarımı saracak kadar yetiyor bana. Çünkü o, Benim yarım kalan destanımın, Kayıp mısralarıdır.

Her insanın yüreğinde, kimsenin bilmediği bir sır kutusu var mı?

Benim var.

İçimde bir oda, karanlık, sessiz, dokunulmaz…

Ne bir dosta açılır ne bir duaya,

Ne de Tanrı’nın ışığına…

 

Orada, pişmanlıklarım çürür ağır ağır.

Orada, acılarım taş kesilir,

Korkularım çığlık olup duvarlara çarpar,

Ümitlerim sessizce sönmüş yıldızlar gibi göğe asılı kalır.

Hayallerim…

Onlar, kırık dökük bir çocuk bahçesi gibi, terk edilmiş.

 

Ve en çok da,

Kimsesizliğimin, yüreğimi lime lime eden derin sancısı…

Oturur karşıma, susar…

Ve ben susarım.

 

Yalnızlığım bir insan olur orada,

Bir suret çizer kendine:

Ne ağlar ne güler; sadece bekler…

Ve ben beklerim onunla.

 

Bu, insan olmanın,

Ta derinlere, kanayan yerlere inen gerçeğidir.

Ve bu gerçek,

Bana kendimi tanıttı,

Beni acıyla yoğurdu,

Beni pişirdi, beni büyüttü.

Gözlerimin ardındaki bütün sisleri dağıttı.

 

Artık, yalnızlığın soğuk tenini tanıyorum.

Ve kimsesizliğin,

İçten içe kemiren sessiz çığlıklarını.

 

Öyle ki…

Ömrümü adadığım çocuklarımdan bile uzaklaşmak,

Yaramı kanatmadı fazla.

Çünkü çoktan kan kaybetmiştim içimde.

 

İçimde kalan son sızıysa…

Sadece bir buçuk yaşına kadar görebildiğim,

Sonra kaderin karanlığına karışan

Genetik başarım torunum.

Bir yerlerde yaşıyor…

Bir yerlerde nefes alıyor…

Ve bu bilgi,

Bütün yaralarımı saracak kadar yetiyor bana.

Çünkü o,

Benim yarım kalan destanımın,

Kayıp mısralarıdır.

 

Şimdi her günü,

Biraz daha ağır, biraz daha eksik ama

Biraz daha kabullenerek yaşıyorum.

Doğanın sessiz döngüsüne boyun eğerek,

Yavaşça toprağa karışmaya hazırlanıyorum.

 

Güzel olan çoğu gitti,

Azı kaldı.

Ve işte kötü olan da bu:

Gidenlerin ardında,

Ödenmemiş borçlar gibi yığılan pişmanlıklar.

 

Ama artık biliyorum:

Pişmanlıklar, yaşanmamış hayatlar gibi,

Sonunda sadece bir sessizliğe dönüşür.

Eğer bir şey anlam taşısaydı,

Hayatın başında,

Şimdi geldiğim yere varırdım.

 

Şimdi, sadece susuyorum.

Ve suskunluğumda,

Bütün ömrümün ağırlığı yatıyor.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!