Atsız Burucu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Bilinmezin Bestesi

Bilinmezin Bestesi

0
Paylaş

Şiir, ebedi bir kalp yarasının ve sonsuz bir yalnızlığın derinliğini keşfederken, geçmişteki neşenin şimdi unutulduğunu ve ayrılığın hüküm sürdüğünü ifade eder. Şairin dostluk özlemiyle dolduğu, dünyasının daraldığı hissine kapıldığı bir üzüntü ve hasret tablosu çizilir. Metin boyunca, kaybolmuş anılar ve yalnızlıkla örülmüş bir yaşamın melankolisi şiirsel bir dille aktarılır, bu da bilinmeyenin bestesi olarak adlandırılan daimî bir iç çağrıya dönüşür.

 

Dinmez bu, ebedi yürek yarası,

Düşler üstü, sessiz gece karası.

Her nefeste artan ince sancısı,

Bir bilinmezin ezgi çağrısı.

Yalnızlık odama gölge salıyor,

Sokaklar gözümden sessiz akıyor.

Bir dost el hasreti içimi oyuyor,

Sanki tüm dünya bana daralıyor.

Ayrılık şehrimde hüzün oturmuş,

Bir vakit gülüşler, şimdi unutmuş.

Gidenin ardından yollar kurumuş,

Gözlerim yollara bakar durmuş.

Kimsesiz bir hanın eski kapısı,

Rüzgârda inleyen paslı yapısı.

Her çivisinde bir anı tapusu,

Kilitlenmiş gönül, kırık yapısı.

Gece, kandilini söndürüp gider,

Yıldızlar uzaklar, ay da kederler.

Sırdaşsız kalmışım, sözümü kim der?

Bir ben, bir yalnızlık, bir de heceler.

Bir zaman elini tutan da sendin,

Gözlerime bakıp “hep” diyen sendin.

Şimdi rüzgâr bile benden ürkendin,

Kime dökerim ben bu derin dindin?

Yolumda izlerin silinmiş artık,

Gönlümde sıcaklık yerini aldı yırtık.

Hasretin adını koymak da artık,

Bir bilinmezin bestesi artık.

Dinmez bu, ebedi yürek yarası,

Düşler üstü, sessiz gece karası.

Bir ömür sürecek ince sancısı,

Bir bilinmezin ezgi çağrısı.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!