Sahi Neydi Bayram?

Sahi Neydi Bayram?

Çoluk çocuk bir araya toplandığı, dargınların barıştığı, yoksunlukların giderildiği, ihtiyaç sahiplerinin incitmeden, onurunu kırmadan ihtiyaçlarının karşılandığı, birlikte sofraların kurulduğu, çocukların korkusuzca mahalleler arasında şeker, harçlık topladığı, günler öncesinden evlerde hazırlıkların yapıldığı, heyecanla arifenin beklendiği, halıların balkonlarda bahçelerde komşularla birlikte yıkandığı, tatlıların böreklerin evlerde yapılan tatlıların ev böreklerin, evin küçüklerinin minik ellerinde mahallenin taş fırınlarına götürüldüğü, çikolata, badem şekerlerinin evin çocuklarından bayram sabahına kadar saklandığı, yeni pırıl pırıl rugan ayakkabıların alındığı, elde işlenen mendillerin çocuklara hediye hazırlandığı, bayramda herkesin evde olduğu, özellikle aile büyüklerinin evinde neşeyle toplanıldığı, bayram sabahı evin erkeklerinin sünnettendir deyip bir lokma evde pişen börekten ağzına atıp bayram namazına gittiği, onlar dönene kadar kahvaltı sofrasının hazırlanıp hep birlikte dua ile yemeğe başlandığı, ardından da büyüklerin baş köşeye oturup küçüklerin sırayla el öptüğü ve tüm bayram coşkuyla aile fertlerinin birbirini ziyaret ettiği günler değil miydi?

Sonra bayramlarda değişti… Değişen bayramlar mı sizce? Gün aynı, güneş aynı, ev aynı… Değişen bayram değil dostum, değişen bizim yaşam biçimimiz, bakış açımız, alışkanlıklarımız, seçtiklerimiz… Eski bayramlar yok derken, bizdeki bu değişikliklerin niye farkında değiliz! Neden biz kendimize dönüp bakmıyoruz! Oysa biraz düşünsek biraz ben değil de biz düşüncesini hareketlendirsek ve değerlerimize sahip çıkabilsek, kaçmasak, korkmasak yüzleşmekten, kendimizi eleştirmekten imtina etmesek… Başta eski bayramlar ardından da değerlerini yaşatan aynı toplum olmaz mıyız?

Değerlerimiz dedim… Ortak toplum değerlerimizden söz etmek istiyorum. Toplumun kişiliğini ve karakterini oluşturan bilincin huzurla hissedildiği hayat değerlerimiz… Bayram kültürü de bunlardan bir tanesi.

Son yıllarda bayram demek tatil demek anlamına gelmeğe başladı. İnsanlar aylar öncesinden tatil beldelerinde rezervasyonlarını yaptırmaya başlıyor ve o gün gelmeden evlerinden ayrılıyorlar. Sıkış tepiş plajları, izdiham içinde otelleri, kafeleri, barları dolduruyorlar. Tabii ki çocukları da onlar ile; akua parklar yabancı animatörlerin yönettiği çocuk kulüplerinde vakit geçiriyorlar. Büyükanneler, büyükbabalar, amcalar, halalar, dayılar bayram hazırlıklarını yaptı ama boynu bükük… Kimisi WhatsApp’tan gelecek görüntülü aramaları bekliyorlar.

Kaybedilen değerler eksilen uzuvlar gibidir. Kişinin bir kolunun bir bacağının ya da bir gözünün olmadığını düşünün. Ruhu ve fiziği birlikte yıpranır. Değerleri kaybetmek hepimizi ve ortak geleceğimizi birlikte yıpratır. Değerlerimizi unutarak bile bile kaybetmeğe göz yummak çocuklarımıza da olumsuz örnek teşkil etmekte. Bayram temizliğinden, misafir ağırlamaktan kaçan bir anne, ev kadını fiziksel işten kaçmamış, aynı zamanda en önemlisi ortak kültürümüzün bir parçası olan bayram ruhundan kaçarak çocuğun samimiyet, hoşgörü, birlik, aile bilinci değerlerine sahip çıkma alışkanlığını da çocuğuna öğretmekten kaçmıştır. Bayramlar mı değişti? Eski bayramların tadı mı kalmadı?

Babası, amcası, ağabeyi bayramda yüz yüze gelip, sohbet etmek yerine, tatil beldesinde yeni tanıdığı belki adını bile hatırlamayacağı insanlarla eğlence peşinde olan bir babanın oğlu, bayram da dedesini mi arayacak? Yoksa iki güne bir oyuncak ya da not kavgasına düştüğü arkadaşını mı tercih etmeyi öğrenecek?

Hay Allah! Eski bayramların tadı mı kalmadı?

Bize bizi hatırlatan, birliğimizin gücünü pekiştiren değerlerimizi yaşatıp sahip çıkamadığımız için biz mi yoksa bayramlar mı suçlu…  

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!