Ayasofya

Ayasofya

Ayasofya temcit pilavı, bir kere daha önümüze kondu. Sonuç ne olur? Herkes merakta. Covit-19’u, yeniden yükselmeye başlayan hasta sayılarını bile görmez olduk.

“Cami olarak ibadete açılsın.” diyenler de “Mevcut durum korunsun.” diyenler de hiç endişelenmesin. Her iki tarafı da mutlu edecek bir formül bulacaktır siyaset.

Siyaset bazen gündemi değiştirmek, bazen oya dönüştürmek, bazen dış politikada araç olarak kullanmak amacıyla kamuoyunun önem verdiği hassas konuları büyük gürültüler çıkaracak biçimde ortaya atar.

Bazen işin başından itibaren bir B planı da vardır. Bazen de olayların zorlamasıyla sonradan bir B planı bulunur.

Örneği başka alanlardan verelim. Her seçim döneminde bütün siyasetçiler üniversitelere, orta öğretim okullarına giriş sınavlarını kaldıracaklarına söz verirler. Seçimi kazanıp iktidar koltuğuna oturan, sözünü tutmanın imkânsız olduğunu görür. Zaten yapılamayacağını da çoğu en baştan beri bilmektedir. Çözüm, anında bulunuverir. Uygulamada birkaç küçük değişiklik yapılarak sınavın adı değiştirilir, böylece bir önceki sınav kaldırılmış; verilen sözler de tutulmuş olur.

Bizde yapılan sınavların kısaltmaları için alfabede kullanılmayan harf kaldı mı bilmem. Ülkede hiçbir şey bu sınav adları kadar değişmedi.

Sonuçta Ayasofya konusunda suya sabuna dokunmayan birkaç küçük düzenleme yapılır. “Aha da ibadete açtık, diğer yandan müze olarak ziyaretlere de açık olacaktır.” denir.

Ne şiş yanar ne kebap. Konu siyasetin bir kez daha ihtiyaç duyacağı güne kadar rafa kaldırılır.

Aslında her ülkede siyasetçilerin gerektiğinde başvurmak üzere dağarcıklarında sakladıkları böyle konular vardır. Siyasetin gereği, olmalıdır da. Siyasetçinin, yönettiği toplumu arada bir coşturmaya da ihtiyacı vardır. Genellikle çözümü olmayan konulardır bunlar. Bazılarınca var sanılan çözüm başarılırsa, çözümü imkânsız başka bir sorunun ortaya çıktığı görülür.

Tecrübeli, kurt siyasetçiler, bu tür sorunların çözümlenmesini hiç istemezler. Sorunun çözümü demek, ondan bir daha yararlanma imkânının yok edilmesi demektir.

Hoş bir fıkrayı anımsatıyor insana: Hekimin oğlu, okulunu bitirip hekim olmuş, eve dönüp babasıyla birlikte çalışmaya başlamış. Ertesi gün, babasının eski hastasını evinde muayene edip döndüğünde babasına gururla şöyle demiş: “Baba, senin şu yıllardır derdini çözemeyip iyileştiremediğin şu zengin adamın derdini bulup iyileştirdim.” Baba burun kıvırarak cevaplamış: “İyi halt ettin, yıllardır senin okul masraflarını nasıl karşıladığımı sanıyordun şaşkın!”

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!